Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.92
Gram Altın
2323.39
BIST 100
9079.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Nisan 2021

Kültürel iktidar ve AK Parti

20 yıl kadardır AK Parti iktidarda olmasına rağmen “kültürel iktidar”ı yerinden bile kıpırdatamadı.

“Kültürel iktidar”, 1800’lerin başlarında iktidar oldu. Cumhuriyet’ten çok evvel ülkenin kültürünü teslim almıştı. Selçuklu-Osmanlı eksenli kadim kültürümüzü hayatımızdan adım adım sürdü.

1820 yılındaki Yunan isyanının ardından, Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Rum tercümanların çoğunun ihanet ettikleri anlaşılmıştı.

Bunun üzerine yabancı dil bilen Türk ve Müslümanlar yetiştirilmesine karar verilir.

Ortaokul ve liselere yabancı dil dersleri konulur.

Bir kısım Türk ve Müslüman çocukları da yabancı ve/veya azınlık okullarına gönderilmeye başlanır.

Azınlık/yabancı okullar, sadece İstanbul’un Galata’sıyla sınırlı değillerdi.

Tanzimat’la birlikte Osmanlı coğrafyasının en ücra köşelerine kadar yabancı okullar yayılır.

Beyrut’tan Bağdat’a, Edirne’den İzmir’e, Şam’dan Elazığ’a, Merzifon’dan Bursa’ya kadar ülkenin her yerinde yabancı okullar açıldı. ABD okulları başı çekiyordu, sayıları 6 bine dayanmıştı.

Yukarıda bahsettiğimiz sebeple, azınlık tercümanlara tepki olarak başlayan ve yabancı dil ihtiyacını karşılamak amacıyla, yabancı okullarına teveccüh, bir müddet sonra ihtiyaç olmaktan çıkıp, bir moda ve akım haline dönüşür.

Sadece yabancı dil amacıyla değil, artık olağan eğitim için de yabancı/azınlık okulları tercih edilir oldu.

Bu okulların hocalarının tamamına yakını misyonerlerdi. Müslüman öğrenciler, her gün sabah akşam okuldaki Hristiyan ayinlere katılmak, suç işlediklerinde haç öperek özür dilemek zorunda idiler.

Birçok ünlü ve devlet adamı, çocuklarını iyi bir eğitim almaları için azınlık/yabancı okullarına gönderiyorlardı.

Bu okullardaki Türk ve Müslüman yoğunluk gittikçe arttı.

Son 2 asırda Türk toplumunu etkileyip şekillendiren, toplum üzerinde derin, kalıcı, dönüştürücü tesirler oluşturan, edebiyatçı, şair, fikir adamı, politikacı, diplomat, bürokrat, sanatçı, gazeteci gibi pek çok kişi, işte bu azınlık/yabancı okullarında yetiştirildiler.

Bunların en ünlüleri;

Nazım Hikmet, Halikarnas Balıkçısı, Halit Ziya Uşaklıgil, Hasan Ali Yücel, Orhan Veli, Vedat Nedim Tör, Refik Halit Karay, Vala Nurettin, R. Eşref Ünaydın, H. Fahri Ozansoy, Kemal Tahir, Ahmed Haşim, Halide Edip Adıvar, Tevfik Fikret, Nurullah Ataç, Orhan Pamuk, Ayşe Kulin, Çetin Altan, Esat Arseven, Mehmet Ali Birand, Zeynep Oral, Agop Dilaçar, Metin Toker.

Sanat dalında; Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Timur Selçuk, Selami Andak, Barış Manço, Nezih Güzel, Fikret Kızılok ve Çiğdem Talu.

Ömer Kavur, Ömer Lütfi Akat, Ferhan Şensoy, Bilge Zobu, Ali Sururi, Şevket Altuğ, Haldun Taner, Refik Erduran, A. Tarık Tekçe, Nevra Serezli, Tanju Korel, Can Gürzap, Erol Günaydın, Enis Fosforoğlu, Orhan Dingilli, Orhan Boran, Bora Ayanoğlu, Zeki Alasya ve Aydemir Akbaş.

Siyasette; İTP’nin ünlü Meclis BaşkanıAhmet Rıza Bey, Başbakan Talat Paşa, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Nihat Erim, Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Mesut Yılmaz, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Mümtaz Soysal, Mehmet Ali Aybar.

Azınlık/yabancı okulları mezunları başlangıçta sadece Dışişleri’ndelerken, kısa zamanda bürokrasiye, ekonomi, edebiyat, sanat, medya, siyaset, diplomasiye hakim olup ülkenin kaderini ele geçirdiler. Halen, özellikle medya ayağını pek maharetle kullanmaktalar.

“Kültürel iktidar” işte bunlardır.

19. yy.da kuvvetle esen pozitivizm/materyalizm/darwinizm gibi dehri akımlar, azınlık/yabancı okullar eliyle ve “Kültürel iktidar” üzerinden Türkiye’ye yayıldılar.

Azınlık/yabancı okul mezunlarının, Türk Eğitim sisteminin müfredatını ele geçirmeleriyle, Türk okulları da azınlık/yabancı okullarına paralel bir yapı kazandılar.

Türkiye’nin kendi okulları, artık azınlık/yabancı okul mezunlarına ihtiyaç bırakmaksızın bol bol eleman yetiştirir oldular.

Ülkenin kalkınması için Avrupa’dan damızlık erkek getirilmelidir” diyen Abdullah Cevdetler, “Anayasa’ya ‘Türkiye’nin Dini Hristiyanlıktır’ yazılmalıdır” diyen Mahmut Esat Bozkurtlar ve daha on binlercesi bu eğitim sistemimizin ürünüydüler.

Bernard Lewis’e göre, 1914’te İstanbul öğretmen okulunun 90 öğrencisinden 89’u dinle alakaları bulunmadığıyla iftihar ediyor, Jön Türk subaylar arasındaysa konyak içip, domuz yemek artık şeref sayılıyordu.

Lewis, kendileri adına gururluydu.

Şu andaki “Kültürel iktidar”ın Türkiye için arzuladığı tablo tam budur. Kaftancıoğlu’nun kocası yarım domuzu mideye bu kafayla indirmiştir.

1930’larda okullarımızda insanın, Allah’ın kulu değil tabiatın çocuğu olduğu, görebildiklerimiz dışında her şeyin uydurma olduğu öğretiliyordu.

Pozitivist/materyalist/darwinist safsatalar, “Quantum Fiziği” ile darmadağın olmuşken, eğitim sistemimiz çocuklarımızın beyinlerini henüz bu 19. asır hurafeleri ile kirletmeyi sürdürüyor.

AK Parti, bu müfredatı Türk Eğitim Sisteminden behemehâl temizlemelidir.

Bu Ay’a gitmekten, İstanbul’a kanal açmaktan daha evladır.

128 Milyar dolar tezviratçılığı, LGBT nin kuyruğunda siyaset yapmalar, Gezi kepazelikleri, Türkiye’yi Biden’e şikayet gibi emellerini müstevlilerin emelleriyle tevhit etmeler, Karabağ savaşında kalplerin Ermenistan için çarpması, güneyimizde laik PYD devletine aşermeler, Kıbrıs’ta Kur’an kursu yasaklamalar, “Kültürel iktidar”ın vaka-i adiyeleridir.

“Kültürel iktidar” ekonomik imtiyazlarını gün gün kaybetmenin deliryumu ile dört koldan saldırıyor.

“Kültürel iktidar”ın “siyasi kanadı”, ülkeyi, ekonomiyi mahvetmiş, hiç bir başarıya imza atamamış, 1820’lerden 2000’lere kadar ülkeyi adım adım çökertmiş, Türkiye’ye gün yüzü göstermemişlerdir.

Mevcut “Kültürel İktidar” 21. Asır Türkiye’si için eski bir gömlektir, yeri artık bit pazarıdır.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan