Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2437.41
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Nisan 2021

Laik tarih böyle yazılıyor

Laikçi kesim sosyal medyada çakma ve kirli bir bilgi dolaştırıyor. Diyorlar ki;

“Çanakkale Savaşı’nda kimler askerlikten muaftı?”

Sorunun, cevabını da kendileri şöyle veriyorlar;

1- Müslüman oldukları halde, Boşnaklar, Arnavutlar, Araplar.

2- Medreselerde okuyanlar,

3- İmamlar,

4- Müezzinler,

5- Tekke şeyhleri,

6- Türbe görevlileri.

Bu bilgiler için, Mehmet Aslan’ın “Birinci Dünya Harbinde, Çanakkale Cephesinde Asker Alım İşlemleri ve Askerlerin Cepheye İntikalleri-Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, yıl 13, Bahar 2005 sayı 18” makalesini kaynak gösteriyorlar.

Ve de ekliyorlar: “Çanakkale’de hiç biri yoktu!”

Sanırsınız ki; Çanakkale’ de, İstanbul duvarlarına “Zulüm, 1453’te başladı” yazanlar, Kıbrıs’taki şehit cenazelerine Türk Askeri gelmesin diyenler, İzmir, AB’ye bağlansın, İzmir’e ayrı bayrak, ayrı para olsun, diyenler savaştılar.

Evvela şunu söyleyeyim.

İddialarına kaynak gösterdikleri makale, iddialarını doğrulayan tek kelime, tek harf içermiyor, hedef aldıkları dindar insanlarla birlikte makale sahibine de açıkça iftira ediyorlar.

Çakma tarih yazanlar, hızlarını alamayıp, kaynaklarının 2015 olan yayın tarihini bile, 2005’e değiştirerek yalana, hileye başvurmuşlar.

Kaynak gösterdikleri makale, laikçileridesteklemek bir yana, baştan sona laikçi iddiaları çürüten bilgilerle dolu.

Laikçiler bu kadar fabrikasyon, düzenbaz, hilekâr, o kadar da sırıtan, bönce, yalanlara neden ihtiyaç duyuyorlar?

Çanakkale Şehitlikleri’nde, şehitlerin doğum yerleri başuçlarındaki levhalarda asılıdır. Beyrut, Halep, Hama, Deyrizor, Gazze, Medine, Kudüs, Bağdat, Basra, Bingazi, Hicaz, Bingazi, Kosova, Tiran, Berat (Arnavutluk), Saray-Bosna, bu levhalarda sıklıkla ismi geçen şehirlerdir. İsteyen gidip şehitliklerde yatan Arap, Arnavut, Bosnalı şehitlerin mezar taşlarını hemen görebilirler.

Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü’nün Çanakkale Şehitleri Listesi’nde Arap, Arnavut ve Boşnak şehitlerin kayıtları alel aşikâr görülmektedir.

“Laikçi tarih”, işte tam buradaki gibi çarpıtma, örtbas, tersyüz, çakma bilgilerle doludur.

Gelelim söz konusu makaleye...

Makaleden bazı cümleleri kısaltarak, sadeleştirerek aynen aktarıyorum:

“Seferberlik başladığında ordunun mevcut askerlerinin doğum tarihleri 1891, 1892, 1893’tü. Geçici asker alma kanununu ile, 1894 doğumlular da, 1914 yılında orduya katıldılar.

“Yedek Subaylar Kanunu” çıkarılarak lise mezunları, üniversite, yüksekokul ve medrese öğrencileri yedek subay yapıldı. Asker alımlarına başlamasıyla birlikte gençler, talimgâha girmek için koşmakta ve bütün kapılar, avlular, koridorlar gençlerle dolmaktadır.

12 Mayıs 1914’te de Padişah V. Mehmet Reşat’ın iradesiyle Mükellefiyet-i Askeri Kanûn-i Muvakkati yürürlüğe girer. Kanun, Şeyhülislâmlıktan çıkarılanları askerlikten muaf tutuyordu. Hayri Efendi, Şeyhülislamlıktan kendisi dahi çıkarılsa, askere alınması gerektiğini belirterek, kanunun bu kısmını sildirdi.

Osmanlı coğrafyası, 12 kolordu asker alma bölgesine bolündü. Irak’taki 13. Kolordu Asker Alma Dairesi Irak bölgesinde, Arap aşiretler içerisinden gönüllü birlikler oluşturdu.

Hicaz Kolordusu (Asir) 58. Tümen ve geçici 3 piyade tümeninden oluşuyordu.

Medreselerin yoklama defterleri incelendiğinde Batum, Dağıstan ve Bosna’dan medrese eğitimi için gelen talebelerin askere gittikleri görülür. Bayezid Medresesi kayıtlarında 30 kişiden 9’unun Çanakkale’ye askere gittiği görülmektedir.

Osmanlı Devleti’nin çok uluslu bir yapıya sahip olmasından dolayı, Çanakkale Muharebelerinde savaşmak üzere bölgeye sevk edilen askerler içinde Türk ve Arap gibi Müslüman askerlerin yansıra, sayıları çok olmamakla birlikte, Rum, Musevi, Ermeni, Keldani, Yezidi ve Nusayri gibi gayrimüslim askerler de vardı.

İtilaf Devletleri, Rum ve Ermeni gibi gayrimüslim askerleri, istihbarat kaynağı olarak kullanmak istiyorlardı. Askere alınan Ermeniler de yer yer Ruslar, Fransızlar ve İngilizlerle işbirliği yapıyorlardı.

10. Tümen, 8 Mayıs 1915’te Kudüs’te teşkil edildi. Nablus’a doğru yürüyüşe başladı. Üç günlük yürüyüşten sonra, vagonlarla Satta, Cenin, Sile istasyonları geçilerek Dera’ya gelindi. Buradan Şam, Halep, Rayak yoluyla Raco’ya, oradan da önce yürüyüşle ve sonra trenle Çanakkale’ye gitmek üzere, Tarsus’a gelindi.

Libya, Mısır, Tunus, Afganistan, İran, Gürcistan, Azerbaycan, Kırım gibi ülkelerden gönüllü olarak gelenler, Çanakkale Cephesi’nde Osmanlı Devleti’nin saflarında savaşa katıldılar.

Osmanlı Devleti’nden kopmuş Balkan topraklarında yaşayan Müslüman halk ise savaşın patlak vermesiyle birlikte anavatan olarak gördükleri Anadolu’nun elde çıkmaması için gönüllü olarak Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, Bosna ve Kosova gibi ülkelerden trenlerle aç susuz haftalarca süren yaya yolculuklarından sonra Çanakkale’de savaşa katıldılar.

Yazar, laikçilerin iddiasının aksine imam, müezzin, tekke, türbelerden tek kelime bahsetmezken, papaz ve hahamlardan askerlikten ilgisiz olarak bahseder.

Makalede medrese öğrencilerinin askere gittikleri, Şeyhülislamın askerlikten muaf olmayı kabul etmediği Hicaz, Filistin, Ürdün, Suriye, ve Irak’tan Çanakkale için kolordular tertip edildiği anlatılır. Balkanlardan her milletten Müslümanlarla, Libya, Mısır, Tunus, Afganistan, İran, Gürcistan, Azerbaycan, Kırım Müslümanlarının akın akın Çanakkale’ye savaşmaya gönüllü geldikleri belirtilir.

Laikçiler, Çanakkale’de bizimle omuz omuza savaşan Arap, Boşnak, Arnavutlara böylesine kin doluyken, 300 bin Türk’ün katili İngiliz, Fransızlara neden sevda doludurlar?

Laikçiler, bugünkü İsrail Ordusunun çekirdeğini oluşturan “Siyon Katır Birliği”nin Çanakkale’de bizimle savaşmış olmasına tek laf etmezlerken, içlerinden bazıları, arada bir ağlama duvarında neden ağlamaktadırlar?

Laikçiler, Arap, Arnavut, Boşnaklara kin kusarken, Çanakkale’de düşmana çalışmış Rum, Ermenilere neden sevgi doludurlar?

Laikçiler 1929 yılında, Çanakkale şehitlerinin daha kefenleri kurumamışken, Türk katili İngiliz donanmasını, İstanbul’un tüm eğlence yerlerini beyazlara boyatarak, adeta İstanbul’a gelinlikler giydirerek İngilizlerle kucak kucağa, dansları, baloları, neden tertip ettiler?

Laikçiler, Libya, Mısır, Tunus, Afganistan, İran, Gürcistan, Azerbaycan, Kırım’dan koşturarak gelip can veren Çanakkale şehitlerine bu iftiraları neden reva görmektedirler?

Neden?