Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2435.08
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Temmuz 2021

Mehmed Âkif Ersoy'dan Mehmed Şevket Eygi'ye

Mehmed Âkif’den Mehmed Şevket Eygi’ye uzanan münevverler, mütefekkirler, şairler, yazarlar ve sanatkârlar topluma yol ve yön gösteriyorlar.

Bir milletin şair ve yazarları, düşünür ve aydınları, o toplumun genel karakterini, ruh yapısını ve özelliklerini yansıtırlar. Bizde kalem erbabı olanlar, bünyesinden çıktıkları toplumun meselelerini ele almış ve bunları eserlerine aksettirmişlerdir. MehmedÂkif Ersoy da cemiyet için sanat anlayışını benimsemiş olan edebiyatçılarımızdandır. Âkif 1908’den sonraki Türk edebiyatının en önde gelen isimlerinden birisidir. O şair, fikir adamı, seçkin bir ahlak abidesi ve örnek bir baba olarak iyi bir insan ve sorumluluk duygusu taşıyan değerli bir münevverdir. Fikirleri ile milletimizin hislerine tercüman olmuş, eserleri ile gençliğe yol göstermiş, onlara ışık tutmuş, deniz feneri olmuştur. Bocalayan kalabalıklara kılavuzluk yapmış, karanlıkta yol arayan gençlere ‘Asım’ın Nesli’ni işaret etmiştir. Servet-i Fünûn devrinde ağır ve ağdalı şekilde kullanılan Türkçeyi gerçek mecrasına oturtan, onu en güzel şekilde kullanan ve eserlerini bu ahenkli, dil ile kaleme alan bir edebiyat adamıdır Âkif. Onun şiirlerinde derin bir heyecan, ince bir fikir, süzülmüş duygular ve hepsinin önünde ve ötesinde gerçek bir samimiyet ve coşku buluruz. Eserlerinde ders alınacak hususlar, fikirlerinden ibret toplanacak konular vardır. Mahalleyi de anlatmıştır şiirinde camiyi de… Kahveyi de tasvir etmiştir mısralarında harp cephesini de… Çocukluk yıllarını yâd ederken ev ortamında verilen irfan derslerini hatırlatır bize. Şiirlerini okurken ailenin sıcaklığını hissederiz.

Toplumla kaynaşan şair

MehmedÂkif denilebilir ki, toplumumuzla, milletimizle en çok kaynaşmış bir edebiyatçıdır. Bugün Anadolu’nun en ücra yerlerindeki vatandaşlarımız bile Âkif’inSafahat’ını okumamışsa bile “İstiklal Marşı”nı bilir, ismini rahmet ve saygıyla anar. Bu gerçek İstiklal Marşı’nın her zaman ve her yerde okunmasından da kaynaklanmıyor esasında. Çanakkale Destanımızı şiirleştiren, şehitlerimizi en iyi anlatan Âkif değil mi? Tam bir halk adamı olan Âkif çarşı pazarda, camilerde, kahvelerde en çok dolaşmış, halkıyla özdeşmiş ve toplumun nabzını iyi tutmuş realist bir şairdir. O, bir kahramandır, yiğittir, cengâverdir. Nasıl Millî Mücadele yıllarında her ortam ve zamanda düşmana karşı millî ruhu ve direnişi savunmuşsa inanıyorum ki şayet 15 Temmuz 2016 tarihinde katil FETÖ darbecilerinin o geceki saldırısına şahit olsaydı meydanlara ilk inecek, belki de tankların üstüne çıkacak isimlerden biri de MehmedÂkif olurdu. Zira o alperen bir vatanperver ve vatanına âşık bir münevverdi. Çiğner, çiğnenir ama asla Türkiye’nin parçalanmasına izin vermezdi. O darbeyi yüce dinimizi kullanarak yapmaya tevessül eden güruha karşı “ölümüne” yola çıkar, gerekirse kahramanca şehit olmayı göze alır, şehadet şerbetini de içerdi.

Bıraktığı eserler

O, çok sevdiği aziz milletine 7 eser, 108 şiir ve 11 bin 240 mısra bırakmıştır. Peki, başta “İstiklal Marşı” olmak üzere halkına armağan ettiği bu şiirleriyle kıymeti hakkıyla bilinmiş midir, kısmen evet. Şüphesiz her geçen gün değeri yeni yeni yeni anlaşılan bir şahsiyettir. Mısır’a gittikten sonra adı anılmaz olmuş, bu durum vefat edeceği tarihe kadar sürmüştür. Fakat Âkif, adı zikredilmese de İstiklal Marşı’yla gönüllerde taht kurmuş ve aziz Türk milletinin yüreğinde sevgiyle hatırlanmış, saygıyla anılmıştır. Kendisini toplumuna adayan şairi, insanları da asla unutmamış, her dem şükran ve rahmetle yâd etmiş, hatırasını muhabbetle kucaklamıştır. Bugün “İstiklal Marşı” ile “Çanakkale Şehitlerine” şiiri ve Safahat’ı ile Âkif, Türkiye’de en çok sevilen bir sanatkâr hüviyetine sahiptir. Onu toplumundan, vefalı milletini de kendisinden hiç kimse ayıramamıştır. Elbette bu bağ kopmayacak, sarsılmaz sağlam köprü yıkılmayacaktır.

Mehmed Âkiflerin buluşması

Bu sevgi, MehmedÂkif isminin yeni doğan çocuklarımıza çok fazla verilmesinden de anlaşılıyor. Bir ara İstanbul’da düzenlenen bir törende adı MehmedÂkif olan yüzlerce çocuğumuz Edirnekapı Şehitliği’nde adaşları olan büyük şairi saygıyla anmışlardı. Zira o sadece Millî Marşı’mızın şairi değil aynı zamanda Millî Mücadele davamızın da öncü kahramanlarındandır, hatta birçok kişinin deyişiyle “İstiklal Savaşı’nın Manevi Komutanı”dır. Millî Mücadele yıllarında büyük yararlılıkları görülmüş ve kendisine “İslam Şairi” denilmiş, gazetelerde bu şekilde övülmüştür. Bugüne kadar hakkında düzenlenen anma toplantılarının haddi hududu bilinmiyor, adına açılan sergilerin ve yarışmaların sayısı da meçhul. Son 80 yılda Safahat şairi Türkiye’de en çok rahmetle yâd edilen, hatırlanan ve hakkında muhtelif programlar yapılan şahsiyetlerden biridir. Sanıyorum yurt genelinde büyük bir anket açılsa ve herkese “En çok sevdiğiniz şair kimdir?” sorusu yöneltilse alınacak cevap “MehmedÂkif” olacaktır. O her ne kadar bazı aydın geçinen şair ve yazarlar tarafından dışlanmak istenmişse de milletimizin kalbinde ve kafasında bir Âkif mutlaka vardır. Vefatından önceki yıllar hariç hakkında basınımızda da en fazla yazı yazılan ediplerimizdendir. MehmedÂkif aziz milletimize mal olmuş büyük bir değerdir. Unutulmasın ki bir zamanlar “Hafız-ı Safahat”lar çıkmış aramızdan. Yani şairimizin bütün şiirlerini ezbere bilen idealist insanlar yaşamış bu güzel topraklarda. Safahat, Yûnus Emre’nin İlahiler’inden ve Süleyman Çelebi’nin Mevlid-i Şerifi’nden sonra en çok okunan Türkçe dinî ve edebî metindir.

Yedi ayrı eser bir arada

Bu sene İstiklal Marşı’nın Kabulünün 100. Yılı dolayısıyla pek çok eser hazırlanıyor. Ötüken Neşriyat, iki kıymetli eseri bu vesile ile kültür dünyamıza kazandırdı. İlki Safahat. Dr. Salim Çonoğlu’nun titizlikle hazırladığı eserde şairimizin Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hâtıralar, Âsım ve Gölgeler adını taşıyan yedi ayrı eseri bir arada. Orijinal hâliyle neşredilen Safahat’ta bilinmeyen kelimeler için sayfa altlarında sözlük verilmiş. İkinci eser, Fevziye Abdullah Tansel’in MehmedÂkif Ersoy Hayatı ve Eserleri isimli eser. Prof. Dr. Abdullah Uçman’ın hazırladığı kitapta şairin hayatı ve eserleri, eserlerinin hususiyetleri,tenkitli bibliyografya ve Safahat’ta bulunmayan şiirleri ayrıbölümler hâlinde bir araya getirilmiş. Abdullah Uçman da makalesinde Âkif’in şiir ve fikir hayatı ile bazı hususiyetleri üzerinde duruyor. Uzun zamandır baskısı bulunmayan eserin edebiyat âleminin istifadesine yeniden sunulması büyük bir hizmet olmuştur.

Bir İstanbul beyefendisi

Aydın Gülan ve İsmail Coşkun’un birlikte hazırladıkları Mehmed Şevket Eygi kitabı, “İstanbul Beyefendisi. Müslüman Bir Münevverin Portresi” alt başlığıyla dikkat çekiyor. Kitaba ‘sunuş’ yazan Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, merhumun ‘lâtif taleb’ini şöyle açıklıyor: “Mehmed Şevket Eygi, Zeytinburnu Kültür Sanat’taki derslerinden birinde, ‘Öyle bir İstanbul istiyorum ki ikindi çayını içmek için çok büyük bir bahçeye gideyim ve bahçede ördekler göreyim; siyah beyaz kuğular göreyim; yaşlı insanların ellerine konup tane yiyen munis kuşlar göreyim.”

‘Vefatına düşülen tarih’

“Yalnızlığı arkadaş edinen kişi” olarak tarif edilen Mehmed Şevket Eygi ile Beşir Ayvazoğlu ve Birol Biçer’in yaptıkları röportajlar dikkatle okunuyor. Yakup Öztürk, merhumun “gazeteciliği” üzerinde duruyor. Cem Sökmen ise “gazeteci ve kültür adamı” olarak portresini çiziyor. Mehmet Erken “Bedir Yayınevi”ni anlatırken ben de onun “Ev”ini dile getirmeye çalışıyorum. İsmail Coşkun, Ayhan Tuğlu, Hanife Gökduman,Ozan Yıldırım, Ensar Karagöz, Nurullah Özden, MehmedSafiyüddin Erhan, Mustafa S. Kaçalin, İsmailGüleç, Haldun Lengerlioğlu, FatihÖzcan, FatmaAfyoncu, ŞeymaŞahin, M. Selim Özdemir, Mücahit Bayram Işık, Ömer Faruk Demirkan, Dr. Muhammed Burak Kaya, Yasin Göçer, Hadi Karakaya, Sefa Saygılı,Ali Akben ve Recep İncecik münevverimizin farklı cepheleri üzerinde duruyor. Bazı yazılar hatıralardan meydana geliyor. Bu kısmın sonunda yazarın “vefatına düşülen tarih”ler var.

Mehmed Şevket Eygi

Mehmed Şevket Eygi 2018 ve 2019 yıllarında Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde sohbetler yapmıştı. Bu sohbetler de çözülerek metne dönüştürülmüş ve okuyucunun istifadesine sunulmuş. Başlıkları şöyle: “Ülkemiz ve Dünya Ahvâli”, “Memleket ve Tarih Meseleleri”, “Müslüman İtikat, Ahlâk ve Estetiği”, “Din Büyükleri ve Cemiyet Yapımız”, “Gençlerle Sohbet”, “Gündelik Hayta ve İslam”, “Dünya, Ülkemiz ve İstanbul”, “Sosyolojide Dominant Unsur ve Gençlerimiz”. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan eser, ömrünü İslam’a adamış olan bir gazeteci, düşünür, yazar, yayıncı, koleksiyoncu, kültür-sanat hamisi, kitap âşığı ve Müslüman vasıflarıyla temayüz etmiş nadir bir şahsiyeti bize yakından tanıtıyor. Davasını, fikirlerini, ideallerini ve inancını yansıtıyor. Büyük bir dinin mensubu olan Mehmed Şevket Eygi’nin aynı zamanda muhteşem medeniyetimizin takipçisi olduğunu da bu eseri okuyunca anlıyoruz.