Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.50
Gram Altın
2474.76
BIST 100
9565.87
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Ekim 2022

Milletvekillerinin transferleri ve etik boyutu

Milletvekili transferleri bir kez daha gündeme geldi, siyasetin farklı ve pragmatist yüzü ortaya döküldü. İYİ Partili Tamer Akkal, Tuba Vural Çokal ve İsmail Ok'un ardından CHP ve MP'li Mehmet Ali Çelebi de AK partiye geçti. Bu hafta içinde uzun yıllar AK Parti’de belediye başkanlığı, vekillik ve bakanlık yapmış olan Ahmet Eşref Fakıbaba, partisinden ve vekillikten istifa etti. Önümüzdeki günlerde İYİ Parti saflarına katılacağını söyledi. İktidar partisine transferler çok şaşırtıcı olmuyor, malum adı üstünde İKTİDAR… Lakin iktidar partisinden istifa edip, muhalefet partisine transfer olmanın soru ve cevapları da çok kolay olmuyor.

Ülkemiz artık seçim sath-ı mailine girdi. Her hafta partilerin grup toplantılarında vekil ve vekil namzetlerinin transferlerini göreceğiz. Bu sürecin başlamasıyla bu transferlerin veya katılımların etik olup olmadığı tartışmaları da başladı.

Milletvekillerinin siyasi kanaatlerinin samimiyetle değişmesi ya da parti yönetiminin başlangıçtaki beklentilerle uyuşmaması durumlarında, seçildikleri partilerden istifa etmeleri kabul edilebilir bir durumdur; ancak her seçim öncesi gerçekleştirilen milletvekili transferleri, seçmenlerce maddi veya siyasi bir çıkar karşılığında gerçekleştiği kuşkusuyla “siyasal etik “bakımından sorgulanmakta.

Türkiye'deki milletvekili transferlerinin; görünen, gösterilen gerçek sebeplerini araştırmak ve bu olguyu siyasal etik bakımından ayrıca incelemek gerekir.

Seçim dönemlerinde aktif vekillerin "transfer" olgusu nerdeyse vakay-I adiden sayılır hale geldi. Siyasette dün dündür, bugün bugün”, “tekkeye mürit aramıyoruz, siyaset yapıyoruz” anlayışı bu yaklaşımın en kutsal cevabı olsa gerek.

Siyasi etik, milletvekillerinin meclis içerisinde gösterdikleri tutum ve davranışlarını kapsayan üst bir kural koyucu olarak hareket eden bir kavramdır. Siyasi etik milletvekillerinin tutum ve davranışlarının yanında, siyaset yaptıkları süre boyunca meclis içinde ya da meclis dışında kurallara uygun davranmaları, siyasi parti üyesi olmalarından kaynaklanan sorumlulukları yerine getirmelerini de kapsar. Fakat siyaset sadece parlamentoda oluşan bir eylem değildir. Dolayısıyla siyasetçiler parlamentoda bulunmasalar dahi görevleri bakımında etik kurallara uymak zorundadırlar.

Türkiye’de siyasal partiler açısından etik değerlerin gelişmesi ve sorun olmaktan çıkması, üç temel unsurun varlığıyla gerçekleşir. Bu unsurlar “bilinçli seçmen, sorumlu parti anlayışı ve ülkenin yönetim kalitesidir”. Bu unsurların olmadığı yerde etik hiçbir şey ifade etmez. Aksine ülkenin problemlerinin derinleşmesine neden olur.

Ülkemizdeki siyaset kurumunun kendine özgü önemli bir etik sorunu da şudur: Siyaset gerçekten niçindir? Neden yapılır? Türkiye’de ki yaygın kanaat; siyasetin bir kazanımlar alanı olarak algılanmasıdır. Siyaset, kazanımlar alanı değil, aksine bir değerler alanıdır.

Siyaset ve etik arasındaki ilişki öznelerle bellidir. Bu özneler içinde siyasal partilerin belirgin ve eylemde bulunan süjesi siyasetçidir. Siyasetçi sadece kendisinin değil kendisini destekleyenlerin de sorumluluğunu taşır. Bu anlamıyla siyaset bir sorumluluk alanıdır. Bu sorumluluk alanında hareket eden siyasal partiler bu bilinç ve yörünge içinde ilkeli siyasetçileri seçerek siyaset yapabilirler.

Eski Yunanca’da “karakter” anlamına gelen “ethos” sözcüğünden türemiş olan “etik” kavramı, birçok dilde benzer biçimde kullanılmakta. Günümüzdeki anlamında, insanların tutum ve davranışlarının; toplumsal ilişkilerinin temeli olan değer, norm, yargı ve ilkelerinin iyi, kötü ya da doğru, yanlış gibi ahlaki yargılarla değerlendirilmesini içerir.

TBMM’de istifaların önüne geçilmesi için yasa çıkarılması ne kadar doğru olur bu da ayrı bir tartışma konusu...

Demokrasilerin en büyük kaleleri olan siyasi partiler ve o partilerde hür iradeleriyle siyaset yapanları zapturapt altında tutmakta etik olmaz. O sebeple, yola kiminle çıkılacağını iyi bilmek gerekir. Sonra yolda bulduklarıyla her şey değişebiliyor.

Türkiye siyasi hayatında, 1 ay içerisinde üç defa parti değiştirmesi ile rekora imza atan 20. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili Kubilay Uygun anmadan olmazdı.

Görünen o ki; bu aylar transfer mevsimi olarak geçecek. Bu kış çok hareketli ve çetin geçecek…