Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.97
Gram Altın
2330.84
BIST 100
9079.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Nisan 2021

Montrö'ye Çözüm: Yeni düzende KEİ'ye rol verelim

Kuruluşundan bu yana “muasır medeniyet” seviyesi olarak Batı'yı hedefleyen Türkiye, 1970'li yıllarda ortaya çıkan “ideal devletten ekonomik devlet düzenine geçiş” sonrasında muasır devletlerdeki dönüşümü yakalayamadı.

Turgut Özal ile neoliberal politikaların hâkim olduğu bu dünyaya giriş yapan Türkiye'nin adımları Gümrük Birliği’ne katılmasıyla sıklaştı.

Recep Tayyip Erdoğanlı yılların başında AB'nin “aranılan çözüm” olduğu fikrine tekrar sarılan Türkiye’nin adaylık için ortaya koyduğu mücadele tüm dünyanın takdirini toplasa da aslında beyhudeydi.

Atlantik'in iki yanında yer alan kapitalist dünya düzeninin iki büyük temsilcisi ABD ve AB'nin biriken sermaye ile ortaya koyduğu finans dünyası muhakkak surette tüm dünyanın iştahını kabartan bol meyveli bir pasta gibi görülüyor.

Tüm dünya devletleri Batı’nın finans piyasalarına ulaşmaya çalışıyor.

Devletimiz de Batı’nın finans piyasasını ülkemize sokmak için yıllardır canla başla çalışıyor.

Yeni ideal olarak lanse edilen bu düzenin ortaya koyduğu finans balonu artık korkulan bir prangaya dönüşmüş durumda...

Finansal piyasalar, ilk zamanlarda yatırımların artmasına imkân verse de artık amacını unutan bir ejderha gibi vadiyi korumak yerine sadece bitmeyen iştahını doyurmaya odaklandı.

ABD’nin koronavirüs salgını nedeniyle yaptığı nakit yardımlarında bu metaforun hayat bulduğunu görüyoruz.

Yerel kaynaklardan aldığım bilgilere göre dağıtılan nakit yardımların hatırı sayılır bir miktarı finansal piyasalara gidiyor.

Reel ekonomiye katkı sunmak isteyen ekonomistlerin çarpan etkisi düşük olsa da en hızlı ekonomik döngü oluşturacak para dağıtımına cevaz vermesi siyasilerin epey bir işine geliyor.

Ama finansal balonu şişiren bu durum tüm işleri karıştıracak gibi...

Bu devletlerde artık tombul, işe yaramayan reel sektöre dayanmayan ve dünyaya katkı sunmaktan uzak bir finans piyasası var.

Gelişmekte olan veya geri kalmış devletlere yapılacak yatırımları kârlı görmediği için uzak duran bu düzen artık dönüşüme girdi.

Reel ekonomi yerine tahvil, bono ve hisse senedi üzerinden yürüyen balon giderek büyüyen finansal kârı daha da artırmaktan öteye geçmiyor.

Kripto paralar bu arayışın en somut göstergesi oluyor.

Parayı sisteme kazandırmak ve etki alanını genişletmek gerekiyor.

Avrupalılar, “Yeşil Enerji’ye Geçiş” adı altında Birleşmiş Milletlerin belirlediği sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşarak ekonomilerini reel sektöre dokunarak dönüştürmeye çalışıyorlar.

Bu projeye inanmayan ve Avrupa Birliği’nin kurumsal bir balon hâline geldiğini düşünen İngiltere bu prangadan kurtularak “Küresel Britanya” hedefiyle gerçekleştirdiği BREXIT ile yeni bir yola girse de AB kendi yolunda kararlı bir şekilde ilerliyor.

O kadar ki bu uğurda ABD'nin hışmını çekmemek için bir taraftan Doğu Türkistan nedeniyle Çin’e yaptırım uygularken bir yandan da Çin ile ticaret anlaşması imzalıyor.

Zenginliğini korumak isteyen AB, hem ekonomik dönüşüm yapmak hem de dünyadaki güç değişiminde ortada kalmaya devam etmek istiyor.

AB’nin bir süredir Türkiye’ye yönelik sıcak mesajları bu minvalde ele alınmalı.

AB ile yürütülen siyasette mülteci kartı üzerinden kurgulanan komplolar büyük resmi göremiyor.

Gücün kaydığı bir düzlemde Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomik Birliği, Avrupa Ortak Pazarı, Şangay İşbirliği Örgütü ve Çin’in son büyük adımı olan Kuşak Yol Girişimi birbiriyle rekabet halinde bulunan buzdağının görünmeyen yüzünü oluşturuyor.

Türkiye’nin bu amansız güç ve para dengesinde pozisyon alma girişimlerini iyi okumak gerekiyor.

Rusya’yı Karadeniz üzerinden sıkıştırmak isteyen ABD’nin tekrar Türkiye’nin jeopolitik konumunun farkına varması Montrö konusunu alevlendirdi.

Montrö’nün Türkiye için büyük bir kazanım olduğu gerçeğini kimse inkâr etmemeli.

Ama buna rağmen AB’nin bile görüp kabul ettiği güçlenen Türkiye gerçeğine uygun manevralardan da kaçınılmamalı.

Eğer Montrö’yü masaya yatıracaksak bu ticari bir gerekçe ile olmalı ve kuruluşundan bu yana misyon veremediğimiz Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü bu anlamda aktif görev alarak Türkiye’ye yeni dünyada bir kontrol alanı kazandırmalı.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan