Muhalefet havlu attı
2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilleri seçimleri
tamamlandı. Yeni yüzyıllın ilk seçimi; çok ittifaklı ve farklı ideolojileri
içinde barındıran, Türkiye siyasetinde ilk defa yaşanan bir deneyimle tarihe
geçti.
Bu seçimin, mutlak galibi her anlamda iktidar oldu. Meclis
çoğunluğunu ve Cumhurbaşkanlığı yetkisini AK parti kazandı. Ülkeyi beş yıl daha
yönetme hakkını halk Erdoğan ve ekibine verdi.
Seçim süreci başladığında,
21 yıllık iktidarın yorgunluğu, ekonomik kriz, deprem ve afetler AK
parti ve hükümetin karnesinde eksilerdeydi…
Muhalefet ise bu seçimlere, iktidarın yıpranmışlığı ve bu
karne eksilerinden aldığı cesaretle, çok daha heyecanlı ve coşkulu kampanya
başlatmıştı. Büyük umutlarla girdiği bu seçimde ağır bir yenilgiye uğradı.
Siyaseten ortaya koydukları siyasi dil olgunlaşmıştı ama meyve vermeye yetmedi.
Seçim bitti, seçilen milletvekilleri yemin ederek
görevlerine başladılar. Yeni kabinenin açıklanmasıyla iktidar “şahlanış”
dönemine hazır olacak. İktidar kendisine verilen yetki ile ülkeyi yönetmeye
kaldığı yerden devam edecek.
Pandora’nın kutusu açıldı; muhalefet partilerinde istifalar, suçlamalar, itiraflar ve hesaplaşmalar
başladı. Deyim yerindeyse “yaprak dökümü” başladı.
CHP MYK üyelerinin tamamı istifa etti. Asıl beklenen
istifanın sahibi Kemal Kılıçdaroğlu olması gerekirken, kendisi bu durumu üstüne
hiç alınmadı. Kemal Kılıçdaroğlu girdiği 12. seçimi kaybetmenin sorumluğunu
göstermeyince CHP‘nin A takımı toplu istifa etti. CHP içinden, muhalif medyadan,
yandaş köşe yazarlarından, yayıncı, gazetecilerden istifa çağrısı yapıldı. Bu
çağrılara tepki verende cevap verende olmadı…
CHP MYK üyelerinin istifası belki de sadece öfkeleri sakinleştirme
adına sembolik bir durumda olabilir veya gaz alma operasyonu da. Sonuçta yeni
bir MYK oluşacak ve istifa edenler arasında görev alanlar olabilir.
Bu seçimin en büyük kaybedeni HDP/ YSP yüzünden Kürtler oldu. Siyasi
stratejisini eksik ve yanlış yapmanın bedelini en ağır şekilde ödediler. Bu
duruma ilk sesli isyan veya özeleştiri Demirtaş’tan geldi…
"Kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya
koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum" diyerek aktif politikayı
bıraktığını duyurdu.
Demirtaş, Artı Gerçek'te yer alan yazısında partisinin
seçim çalışmalarına yönelik eleştirilerini dile getirmişti. "Alarm
zilleri zaten uzun zamandır çalıyordu, bu seçim sonuçları da son uyarı
oldu" diyen Demirtaş, "Partimiz, oylama gününe bir ay kala seçim
çalışmasına yüklendi, o da yarım yamalak ve dağınık bir çalışma şeklinde
olabildi ancak."
Demirtaş yazısında ayrıca "Son beş yıldır HDP Genel
merkezine yazdığım mektuplarla, gönderdiğim mesajlarla ve makalelerimle bu
gerçeği anlatmaya çalışıyorum fakat her seferinde, sesim yankılanıp bana geri
dönüyor. Yaşanan birçok şey var ve bunları halka yansıtmayı doğru bulmadığım
için kurumları işletmeye gayret ediyorum. Ne yazık ki çoğu zaman da kurumlar işlemiyor"
ifadelerini kullandı.
Demirtaş’ın açıklamasına karşılık Ahmet Türk’ten geldi.
“Ahmet Türk de Demirtaş ile eleştirileri ve verdiği kararın nedenlerini
konuşacağını belirtti. Demirtaş’ın “Sesim yankılanıp bana geri dönüyor” diyerek
eleştirilerinin dikkate alınmadığını belirttiği kısmı "doğru bulmadığını"
belirten Türk, “Partinin bir merkezi var, onlarla dayanışma içinde sürdürülmesi
gerekiyor” dedi. Demirtaş’ın seçim sürecine dair eleştirilerine ise destek
veren Türk, “Örgütlü bir yapı yoktu. Parti içinde birçok genel merkez oluştu”
dedi. Sandıktan çıkan sonuçların ortada olduğunu belirten Türk, “Hepimizin
yeniden düşünmesi gerekiyor” diyerek özeleştiri yapılması gerektiğini kaydetti.
Türk eleştirilerin haklı olduğunu belirterek “Seçim sürecinde eksiklik vardı.
Bu eksiklikler, adaylıklardan programa birçok yerdeydi. Kürt bölgelerindeki
sonuçlar bunu gösteriyor. Bundan sonra halk konuşacaktır” diye konuştu.
Muhalefetin 1. ve 2. partilerinde sular durulmuyor. Küçük
partiler de durum şuan için stabil. Türkiye siyasetinin en büyük sorunu, güçlü,
erdemli ve başarılı bir muhalefetinin
olmamasıdır. Muhalefet ve iktidar
birbirlerinin hem zehiri hem de
panzehiridir. Demokrasiyle yönetilmenin temel koşullardan biri, iktidarın
karşısında örgütlü bir muhalefetin bulunmasıdır. Türkiye siyasetinde muhalefet
görevinin bilincinde ve idrakında değil.
Muhalefeti sadece kendi iktidarını koruma olarak bilen anlayışlar asıl
diktatördür…
Yeni dönemin ülkemize ve halkımıza hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye yeni
yüzyılı başlasın…