Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.85
Gram Altın
2423.84
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Şubat 2020

Osmanlı Devleti’nde ulaşımın modern hale getirilmesi

AKADEMİSYEN Ali Akyıldız’ın TİMAŞ Yayınlarından çıkan “Osmanlı’da Ulaşımın Modernleşmesi” isimli kitabı, Osmanlı’nın son yüzyıldaki durumuna ve modernleşmesine farklı bir bakış açısı getiriyor. 272 sayfalık kitap, Osmanlı döneminde İstanbul’da ulaşım ve haberleşmenin nasıl olduğuna dair ilginç bilgilerle başlıyor. Batılı bazı şairlerin “İki farklı dünya” diye nitelendirdiği İstanbul’un Avrupa ve Asya yakasındaki ulaşım ağının serencamını okurken heyecanlanıyor insan.

Şirket-i Hayriye’nin kuruluşu, bu şirketin Ermeni tasalludunda olduğunu fark eden Sultan Abdülhamid’in buna engel olma gayretleri. Boğazlar’daki kayıkçı esnafının, vapurların devreye girmesiyle zor duruma düşmesi… İstanbul’da yapılan ilk yollar, gelen ilk otomobiller, atlı tramvaylar, omnibüsler (atların çektiği yolcu otobüsü) banliyö hatlarının kurulması, İstanbul-İzmit posta yolu gibi konularda hayli bilgi veriyor kitap insana.

Telgraf’ta Türkçe’ye geçiş: Kitabın 22. Sayfasında şöyle enteresan bir bilgiye rastladım: “Telgraf önceleri Fransızca çekilirken, Mustafa Efendi’nin çabaları neticesinde 1856’dan itibaren Türkçe alfabe kullanılmaya başlanır ve böylece halkın telgrafı daha yaygın bir şekilde kullanmasının önü açılır.”

Telefon ne zaman geldi?.. “Bir Haberleşme aracı olan telefon, icadından beş yıl sonra, 1881’de İstanbul’da kullanılmaya başlanmasına rağmen, 1886’da 2. Abdülhamid tarafından yasaklanır, ancak 2. Meşrutiyetin ilanından sonra devlet dairelerinde kullanımı yaygınlaşır.”

Kadınlara özel yer: Önceleri kadınların Boğaz’da yolcu taşıyan vapurlara binmesi yasakmış. Bir gün, 5-10 civarında bir kadının Boğaziçi’nde yolcu taşıyan bir Rus vapuruna bindiği ortaya çıkar. 20 Eylül 19850 tarihli irade ile kadınlar için ayrı mekan oluşturmak şartıyla, kadınların da vapurlarda yolculuk yapmasına izin çıkar.

Haliç nasıl dondu?

Kitapta Haliç’in nasıl donduğu da anlatılıyor: “7 Şubat 1893’te şiddetli soğuğun da etkisiyle Haliç’in donup vapur seferlerinin aksaması üzerine bahriye askerleri, sandallara bindirilip, buzlar kırdırılır. (…) Şehremini Rıdvan Paşa’nın Eyüp’ten Sütlüce’ye buzlar üzerinden yürüyerek gidildiğini belirtmesi, soğuğun ve buzlanmanın şiddetine işaret eder ve denizin üzerindeki bu kalınlığı yer yer 10 cm’ye kadar ulaşır.”

Bu arada Haliç’in bundan sonra birkaç kez daha donduğunu son buzlanmanın ise 23 Şubat 1954 tarihinde görüldüğünü belirteyim.

Galata Köprüsü ücretliydi: 1800’lü yılların ikinci yarısında Galata ve Eminönü esnafı, her iki yakayı birbirine bağlayan bir köprü yapılmasını ve bu köprüden geçiş için ücret vereceklerini söylemesi üzerine Sultan Abdülmecid’in emriyle ilk Galata Köprüsü 21 Kasım 1845 tarihinde yerine yerleştirilir. Bu köprü aynı zamanda gemilerin geçiş yapması için açılır kapanır şekilde tasarlanmıştır. İlk 3 gün geçenlerden ücret alınmaz.

Ali Akyıldız beyin emeğine yüreğine sağlık… Bu kitap sayesinde İstanbul’da ulaşımın tarihi gelişimini, bilmediğim ve duymadığım bilgilerle öğrenmiş oldum… Size de tavsiye ederim.