Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Şubat 2014

ÖZEL SEKTÖR BORÇLARI ALARM VERİYOR

Atasözümüz der ki, borç yiğidin kamçısıdır.

Doğrudur.

Yalnız bir şartla.

Alınan borç tüketimde değil de yatırımda kullanılır ve vadesi gelince en azından bir bölümü özkaynaklardan karşılanırsa geçerlidir.

Eğer borç tüketime harcanıyor, borç borçla kapatılıyorsa ekonomi kırılgan hale geliyor demektir.

Açıklığa kavuşturulması gereken ilk husus borçlanmada kamu özel sektör ayrımıdır.

Ekonomi yönetiminin "özel sektörün borcu bizi ilgilendirmez" deme lüksü yoktur.

Aynı gemideyiz.

Özel sektörün zor duruma düşmesi ekonomiyi derinden sarsar.

Bu çerçevede son 11 yılın borçlanma grafiğine baktığımızda tablonun iç açıcı olmadığını görüyoruz.

Önce kamudan başlayalım.

Hükümet kanadından sık sık şu ifadeleri işitiyoruz: "2002 yılında IMF'ye borcumuz 23,5 milyar dolardı. Geçen yıl itibariyle borcumuzu sıfırladık. İlaveten de 5 milyar dolar borç vermeyi taahhüt ettik. Artık borç alan değil, borç veren ülke konumuna geldik".

Takdir edilmeli.

Yıllardır tepemizde demoklesin kılıcı gibi sallanan, acı reçeteler dayatan IMF boyunduruğundan kurtulmamız önemli bir dönemeçti.

51 yıl önce başlayan ve bu süre zarfında 19 adet stand-by anlaşması imzaladığımız IMF ile 20'ncisini imzalamadan ilişkimizi noktaladık.

Yolumuza IMF'siz devam etme kararı aldık.

Tabii bu kararı alırken dünyada bol ve ucuz para olmasının da rolü vardı.

IMF'ye gerek duymadan global piyasalardan uygun şartlarda rahatlıkla borçlanabilme imkanı doğmuştu.

Ayrıca kamunun ekonomiden elini ayağını çekmesi ve yatırımlarda öncülüğü özel sektörün üstlenmesi kamunun eskiye oranla borçlanma ihtiyacını azalttı.

Özelleştirme gelirleride bu süreci hızlandırdı.

Buna rağmen aşırı olmasa da kamunun dış borcunda artış gözleniyor.

Merkez Bankası2013 yılının 9 aylık dış borç verilerini açıkladı.

2002'de 86 milyar 536 milyon olan kamunun dış borcu, bu dönemde 117 milyar 372 milyon dolara çıktı.

Kamunun alacakları dikkate alınırsa dış borç stoku ekonomi için bir tehlike arz etmiyor.

Ancak özel sektörün dış borç stokundaki artış son derece çarpıcı.

2002'de 13 milyar 854 milyonu kısa vadeli, 29 milyar 207 milyonu uzun vadeli olmak üzere toplam 43 milyar 061 milyon dolar olan borcu, 2013'te 110 milyar 687 milyonu kısa vadeli, 155 milyar 593 milyonu uzun vadeli olmak üzere toplam 266 milyar 280 milyon dolara ulaştı.

Öyle anlaşılıyor ki özel sektör borcunu borçla öderken, bir yandan da devamlı borçlanma cihetine gitmektedir.

İşte bu yüzden ekonomi kırılganlaşıyor.

Artık likidite eskisi kadar bol ve ucuz olmadığından finansman sıkıntısı baş gösterebilir.

Bu ise ekonomide dengeleri bozabilecek bir risktir.

Çünkü ekonomide çarklar dış kaynakla dönüyor.

Fon akışınınduracağına dair söylenti bile borsayı çökertiyor, kurları zıplatıyor, faizi çift haneye taşıyor.

Bu kısır döngüyü kırabilmek için tasarruf oranımızı arttırarak veüretim yapımızı değiştirerek dış kaynağa olan bağımlılığımızın azaltılması gerekir.

Son olarak üzerinde pek fazla konuşulmayan bir hususa iki cümle ile değinelim.

Özel sektörün dış borcu 6,2 kat artarken ekonominin 3,5 kat büyümesi de sorgulanmalıdır.

Demek ki alınan borçların bir kısmı tüketimde ve verimsiz yatırımlarda kullanılmış.

[email protected]