Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Mart 2022

Rusya-Ukrayna iki kardeş ülke neden düşman oldu?

Son günlerde, dünya gündeminin en önemli sorunu, hiç tartışmasız Ukrayna-Rusya sorunudur.

Asıl soru şu: Coğrafya itibariyle, yakın tarih ve akrabalığa sahip bu iki ülke, nasıl düşman oldu?

İki ülke arasında, gerilimden savaşa giden tarihsel süreç nedir?

Sovyetler Birliği sonrası hangi gelişmeler yaşandı?

Ukrayna ve Rusya'nın tarihsel kökeni, bugün Ukrayna'nın başkenti olan Kiev'e dayanıyor. Kiev; 882-1132 yılları arasında hüküm süren Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna'nın atası sayılan Kiev Knyezliği'nin (Kievskaya Rus) başkentiydi.

12.ve 13. Yüzyıllarda Kiev Rusyası'nın dağılarak bağımsız prenslikler haline gelmesiyle, bugünkü Ukrayna'nın toprakları Moskova ve Belarus'un hakimiyeti altına girdi.

Ruslar ve Ukraynalılar "Kievskaya Rus"u kendi parçası olarak görüyor. İşte film tam olarak da burada kopuyor. Her iki ülkenin milliyetçileri de bu devletin kendilerine ait olduğunu öne sürüyor.

"Kiev Knezliği sonrasında Rusya siyasi olarak bir imparatorluk haline gelirken Ukraynalılar kendi devletlerini kurmayı başaramadı. 17. Yüzyılda bugünkü Ukrayna'nın geniş kesimleri Rus İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi.

Tarihe her ülke kendi açısından baksa da somut olan gerçek, Ukrayna'nın 1991 'de Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından 30 yıldır bağımsız bir devlet olduğudur.

Putin, ortak tarihe dayanarak bu ülkelerin "tek bir halk" olduğu tezini savunuyor. Gerçekte ise Rusya ve Ukrayna halkları yüzyıllar öncesinden birbirinden ayrılarak iki dil ve iki kültür geliştirdi. Yakın akrabalığa rağmen tarihi süreçte farklı halklar oluştu. Ancak iki ülke arasında başlangıçta önemli gerilimler yaşanmadı. Hatta Ukrayna, bağımsızlığın hemen ardından Rusya ve Belarus ile birlikte kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna (BDT) dahil oldu. Rusya BDT'yi bu iki ülkedeki nüfuzunu korumak için bir araç olarak gördü. Ukrayna, Batı ile yakınlaşma başladığı an yolları ayırdı. Ancak Rusya ile Belarus arasında güçlü bir ittifak oluşurken Ukrayna giderek yüzünü Batı'ya döndü. Bu durum Moskova’yı rahatsız etse de gerek Batı'nın Ukrayna'yı Avrupa'ya entegre etme konusunda gösterdiği isteksizlik gerek iki yüzlü politikaları, Rusya'yı frenliyordu.

Ukrayna'nın Batı'ya yakınlaşması, 2004'te Batı yanlısı muhalefetin protestolarıyla gerçekleşen "Turuncu Devrim" ve 2014'te Rusya yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in devrilmesiyle sonuçlanan Meydan protestoları, ülkeyi Rusya ile Batı arasında yaşanan amansız güç mücadelesinin ortasında bıraktı. Rusya, 2014'te Kırım yarımadasını ilhak etti. Ukrayna'nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçı milislere desteğini arttırdı. Batı yanlısı Ukrayna yönetiminin "Rusya Tehdidi"ne karşı NATO'ya girme isteği Moskova'da bardağı taşıran son damla oldu. Ukrayna'da yaşanan krizin temelinde etnik köken ve dil farklılıklarının yattığı düşüncesi ağır basıyor. Yani Rusça konuşup kendilerini Rusya ile özdeşleştirenler ve Ukraynaca konuşup kendilerini Kiev hükümetiyle özdeşleştirenler çatışıyor.

TÜRKİYE VE DENGELİ SİYASET

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan: "Ne Ukrayna ile özel ilişkilerimizden vazgeçeriz ne de Rusya'dan vazgeçeriz” diyerek 'Dengeli Siyaset' uygulayacağı mesajı verdi. Denge siyasetinin en önemli kozu ve sigortası Montrö anlaşmasıdır. 1936'dan bu yana yürürlükte olan Montrö boğazlar sözleşmesi, ticaret gemilerinin geçişine tam serbestlik tanırken, askeri gemilerin geçişine ve Karadeniz'de kalma süresine ise belirli sınırlamalar getiriyor. Her ne kadar Ukrayna Büyükelçisi Bodnar, Boğazların Rus gemilerine kapatılmasını talep etse de sözleşmeye göre, Türkiye'nin bunu yapabilmesi için belirli şartlar gerekiyor. Sözleşme, Türkiye'ye tarafı olduğu bir savaşta ya da kendini savaş tehdidi altında hissetmesi durumunda diğer ülkelerin savaş gemilerinin geçişini kısıtlama imkanı veriyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelensky, Türkiye'nin Ukrayna'nın güvenliği için "garantör ülke" olduğunu belirterek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da güçlü bir lider olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Denge Siyasetine yönelik gelişmeler şöyle;

Erdoğan NATO liderler zirvesi öncesi ittifakı "yeterince kararlı davranmamakla" eleştirdi.

Türkiye Montrö hamlesi yaptı ve ABD ve Almanya dışişleri bakanlıkları Türkiye'nin Montrö hamlesini takdirle karşıladı. Rusya bu karara olumsuz açıklama yapmadı.

Bıçak sırtı bir siyaset yapan Türkiye'nin, bugüne kadar sürdürülen denge siyasetinin devam edeceğini düşünüyorum.

Her iki ülke ile de olağanüstü çıkarlarımız açısından Türkiye'nin bu tarafsızlığını sürdürmesinde, ulusal çıkarlarımız açısından olağanüstü faydalar olacağı kanaatindeyim.

"Savaşların kazananı yoktur, güçlü olan da güçsüz olan da kaybeder."