Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Sanat mı? Bağımlılık mı?

İnsanın tam bir işlevselliğe sahip olarak yaşaması, onun önündeki en büyük meydan okumadır. Okuma, eğitim, çalışma, üretme ve yenilenme, tam işlevsel bir kişiliğe ve hayata sahip olmak için yaptığımız faaliyetlerdir. İşlevsel olduğumuz sürece, hayat verimli, yaratıcı ve dinamik olmaktadır.Tam olarak işlevsel bir hayat yaşamanın meydan okumasından korkanlar ve kaçanlar, hayatı yaşamak yerine alkolizme, sigaraya, uyuşturucuya, otoritelere köleliğe ve dijital bağımlılıklara mahkûm olmaktadırlar, Her türlü bağımlılık, hayatı işlevsel olarak yaşamak yerine, hayatı ataletle, cehaletle ve taklitle tüketme patolojisinden kaynaklanmaktadır. Her bağımlılık, bir patolojidir ve kişiliğin, hayatın ve ilişkilerin tıkanmasından kaynaklanan anormalliklerdir.

Sanat, boş bir zaman faaliyeti değildir. Sanatın boş zamanların keyifli bir şekilde değerlendirme aracı olarak görülmesi büyük bir hatadır. Sanat, kişiliğimizin ve hayatımızın tam zamanlı faaliyeti, bakış açısı ve tecrübesidir. Sanat konusunda sağlıklı bir bakış açısı geliştirmeden, hayatımızı derinlikli, nitelikli ve verimli tecrübelerin alanı haline getiremeyiz. Sanat, yaşamın hepsini kapsayan bir duygu, düşünce ve davranış durumudur. Edebiyata, müziğe, tiyatroya, resme, tarihe, kitaba, sinemaya, romana, şiire, mimariye ve heykele hayatımızın tamamı içinde yer vermeliyiz. Sanata hayatlarında yer açanlar, bütün bağımlılıklara, köleliklere, taklitçiliklere ve saplantılara karşı en güçlü bağışıklığı kazanırlar.

Sanata müdahale eden veya sanatı yasaklayan otoriter ve totaliter bakış açılarının gerçekleştirmek istediği temel şey, insanları kendilerine bağımlı kılmak, köleleştitrmek, düşünmeyen ve hissetmeyen robotlara dönüştürmektir. Taklit ve bağımlılığın hiçbir türü özgürlük ve sanatla bağdaşmamaktadır. Bağımlılık ve taklidin olduğu yerde kaçınılmaz olarak sanat ve özgürlük ortadan kalkmaktadır. Sanat özgürleştirirken bağımlılık ise köleleştirmektedir. Her bağımlılık, bir kölelik yoludur.

Sanat, hayata, insana ve doğaya bakış ve tecrübe konusundaki sonsuz ve sınırsız farklılıkların oyunudur.Maddi, bilişsel, zihinsel, kültürel, manevi bağımlılıklar, insani farklılıkları ortadan kaldırmak, sınırlamak, verimsizleştirmek, dondurmak ve yasaklamak için üretilen yapay, yıkıcı ve yakıcı sapmalar, saplantılar ve sapkınlıklardır.

Sanat ve bağımlılık birbirlerine tamamen zıt ve düşman durumlardır. Hayata, doğaya ve insana sanat perspektifiyle bakmak kişinin anı, aklı, anlamayı ve anlatmayı birlikte gerçekleştirmesini gerekli kılmaktadır. Sanatı tecrübe etmek için 4 A olarak nitelediğim ana, akla, anlamaya ve anlatmaya ihtiyacımız vardır. Anı, aklı, anlamayı ve anlatmayı yitirenler, sanat, bilim, felsefe ve ahlaktan yoksun olurlar. Değişik bağımlılıklara köle olmuş insanların, anı, aklı, anlamayı ve anlatmayı yitirdiklerini görmekteyiz.Bağımlılıkların köleliğine karşı sanatın özgürleştiriciliğini tecrübe etmek duygu, düşünce ve davranış düzeyinde an, akıl, anlama ve anlatma yeteneklerimizin canlı olması ve sürekli olarak geliştirilmesi lazımdır.

Sanat, bizi doğanın, toplumun ve ilişkilerin aktif bir öznesi haline getirmektedir. Maddi ve manevi, bedensel ve ruhsal bağımlılıklara köle olan kişiler, doğanın, toplumun ve ilişkilerin aktif bir öznesi değildirler. Taklit, otoriteye tapma, gelenekleri körü körüne yerine getirme, tabulara tapma, uyuşturucuya, alkole, sanal âleme bağımlılık gibi her türlü bağımlılık çeşidi, insanı verimsiz ve tüketici bir nesne haline getirmektedir. Kişi, demokratik, özgür, çoğulcu ve açık bir toplumun parçası olduğu sürece sanatı özgürleştirici birsüreç olarak yaşamaktadır. Otoriter, kapalı, tek tipleştirici ve dayatmacı toplumlarda sanat olmadığı gibi, kişiler sadece kolayca her türlü bağımlılığın nesnesi ve kölesi olarak yaşamaktadırlar.

Bağımlılıklar, kişileri körleştirmekte, kötürümleştirmekte ve nihayetinde tüketmektedir. Bütün bağımlılıklar, küçük ve değersiz bir nesne olarak yok olmayı ifade etmektedir. Sanat, doğayla ve toplumla etkileşim içinde onların içinde özgürce yaşama çabasının ifadesidir. Sanat, insanın, doğanın ve toplumun birlikte özgürce varoluş tecrübesidir.Birlikte varoluş çerçevesi içinde bütün bağımlılıklarımızdan kendimizi özgürleştirme şeklinde çetin bir meydan okuma önünümüzde durmaktadır.