Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2436.49
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Mart 2021

Savunma Sanayinin Ekonomik Etkileri

Türkiye’de ekonomik meseleler genellikle döviz kuru üzerinden takip edilir. Döviz kuru yükseldiğinde ekonominin kötüye gittiği, döviz kuru düştüğünde ekonominin iyiye gittiği zannedilir. Bu düşünce yapısı aslında 90’lı yıllardan kalma bir alışkanlıktır. Türkiye’nin 1990’lı yıllarda yaşadığı siyasi ve iktisadi kaos ortamı sebebiyle döviz kullanımı oldukça yüksekti.

2002 sonrasında Türkiye’de yaşanan siyasi istikrar ortamıyla birlikte Türkiye’nin yaşadığı puslu hava bir nebze dağılmıştı. Ancak 2013 yılında gezi olaylarıyla başlayan süreç ve sonrasında yaşananlarla yeniden Türkiye’nin 90’lı yıllarda yaşadığı siyasi ve iktisadi kaosa dönmesi için uğraşıldı.

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye’ye karşı başlatılan ekonomik saldırılar, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın bir yolu olarak görüldü. Ekonomik saldırıların en büyüğü yaptırımlar ve döviz kuru manipülasyonları üzerinden gerçekleşti. Döviz kuru üzerinden saldırabilmelerinin nedeni Türkiye’nin cari açık sorunundan kaynaklanıyor. Cari açığın en önemli nedenlerine bakıldığında ise enerji ve altın ithalatı geliyor. Bu iki unsuru dışarıda bıraktığımızda cari açıkla ilgili en önemli sorunun çözüldüğünü söyleyebiliriz. Ancak Enerjinin üretimin en önemli girdisi olması ve altının ülkemizde önemli bir yatırım aracı olması cari açığın şişmesine neden oluyor.

Cari açığı azaltacak diğer unsurlar ise Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme modeli uygulamasıdır. İşte döviz kurunun bir seviyeye kadar yükselmesinin avantajı da burada ortaya çıkıyor. Uluslararası rekabet edilebilir bir kur seviyesi Türkiye’nin ihracatını artırıcı bir etken olmaktadır. Ancak sadece döviz kuru üzerinden dış açığı azaltmak eksik ve yanlış olur. Nitekim Türkiye’nin böyle bir amacı da yok zaten.

Dış açığı azaltmak için enerji yatırımları artarken başta savunma sanayi olmak üzere yüksek teknolojili yatırımlarını da artırma çalışmalarını da sürdürüyor. Savunma sanayinde yakalanan başarı ile yerli elektrikli otomobil, uzay çalışmaları, tıbbi ve medikal alanda da önemli gelişmeler yaşandı. İmalat sanayindeki ara ve yatırım mallarının Türkiye’de üretilmesi konusunda önemli katkılar sağladı. En önemlisi ise büyük bir zihni dönüşüm yaşanmasına vesile oldu.

Savunma sanayinde sağlanan başarı, yeni sanayi kollarının kurulmasına imkân sağlarken, ana sanayi dallarına destek verecek yan sanayi dalların da ortaya çıkmasını sağladı. Savunma sanayine yönelik parçalar ve yazılımlar geliştirmek üzere girişimcilik faaliyetleri artmaya başladı. Gençlerin buraya yönelmesiyle birlikte yerli ve milli yazılımlar ve parçaların üretildiği haberlerinin her geçen gün arttığını görebiliyoruz.

Savunma sanayinin yüksek teknolojili bir alan olması sebebiyle gerek elektronik ve haberleşme, bilişim, bilgisayar, makine mühendisliği gibi birçok mühendislik alanında nitelikli iş gücünün gelişmesine önemli katkılar sağladığını görebiliyoruz. TEKNOFEST gibi yarışmalar sayesinde üniversitelerin mühendislik fakültelerinde okuyan birçok genç bu alana yönelmeye ve eğitimlerini daha başarılı bir şekilde tamamlayabilmek için gayret göstermeye başladı. Önceleri İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerin üniversitelerinden katılım olurken artık Türkiye’nin dört bir yanından katılımlar olmaya başladı. Böylece bilgi ve tecrübenin tabana yayılması sağlandı.

Savunma sanayindeki ürünleri kalite bakımından da kritik öneme sahip bir alandır. Bu bakımdan bu sanayi dalında sağlanan kalitenin diğer sanayi dallarına da yayılması sağlanıyor. Savunma sanayine mal ve hizmet sağlayan diğer sanayi dalları da bu anlamda kalitesini artırmak zorunda kalmaktadır. Bununla birlikte yerli otomobil ve uzay çalışmalarının gelişmesiyle birlikte bu yelpaze daha fazla genişleyecektir.

Türkiye’nin savunma sanayinden enerjiye sağlıktan otomotive birçok sektöründe yaşanan bu gelişmeler Türkiye’nin cari açık probleminin çözülmesi için akademisyenler tarafından sürekli tekrarlanan “yüksek katma değerli üretim” konusunda da önemli katkı sağladığı görülmektedir.

Türkiye’nin coğrafi konumu düşünüldüğünde çevresinde yaşanan terör ve savaş ortamı sebebiyle zorunlu olarak geliştirdiği savunma sanayi diğer sanayi dallarının da olumlu anlamda gelişmesine katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda yüksek katma değerli üretimlerin artması sağlanmakta ve bu alanda ithalatı azaltırken ihracatın artmasına ve cari açığın azalmasına katkı sağlamaktadır. Böylece finansal istikrarın sağlanmasına da olumlu etki yaparken Türkiye’nin ekonomik güvenliğine de destek olmaktadır.