Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.85
Gram Altın
2438.67
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Nisan 2022

Seçim sath-ı maili ve siyasal alan

Dünyanın yeniden şekillenmeye başladığı bir zaman diliminde hem İslam dünyası hem de bölgemiz açısından çok önemli değişim ve karar süreçleriyle yüz yüzeyiz. Müslüman halklar tarihinden ve coğrafyasından kaynaklanan değerinin farkına varıyor, Vizyon geliştiriyor, sorunlarıyla yüzleşiyor, kabuğunu kırmaya çalışıyor.

Zira iki yüz yıldır, bölge coğrafyaları olarak yeraltındaki petrolün, elmasın, altının, kısacası, zenginlik ile var olan ülkelerin nasıl tarumar edildiğine şahitlik ettik.

Sayısız coğrafyalarda tüm zenginliğine rağmen, açlık, savaş ve kan ile iç içe bir kader yaşatılmaktadır.

Ha keza bugün İslam dünyasında yıllardır kanayan onlarca yara ve yangına karşı dünya Müslümanlarının demokratik zeminde vereceği siyasi mücadele sadece ülkemiz için değil İslam coğrafyaları ve bölgemiz açısından da belirleyici olacaktır.

Ülke olarak bir seçim sath-ı mailine girmiş bulunmaktayız. Bu seçimi sadece Türkiye'de oluşabilecek bir parlamento veya iktidar değişimi olarak görmemek lazım.

2023 seçimi ve sonrası Türkiye'nin duruşu önümüzdeki yüz yılda bölgede oynayacağı rol ve misyon açısından hayati önemdedir. Tüm bölgeyi hatta ve hatta tüm İslam coğrafyalarının kaderi üzerinde etki edebilecek belirleyici bir gelişme olarak okumak gerekiyor.

Ülkedeki siyasal zemin üzerinde seyir eden seçim atmosferini okurken, günümüz dünyasında hayatın her alanında çok büyük değişimlerin yaşanmış olduğunu, iletişim teknolojilerindeki yenilikler, ulaşım araçlarındaki gelişmeler ile yeni ilişki biçimleri ve ağlarını göz ardı edemeyiz. Evet bu gelişmelerden en çok etkilenen alanlardan biri de siyasal alan olmuş/olmaktadır.

Bu yeni dönemin belirleyici unsurlarından olan iletişim teknolojileri ve kitle iletişim araçları gerek kurumsallaşmış siyasal yapıların gerekse bireylerin siyaset yapma biçimlerini de yapısal olarak dönüşmesinde önemli bir etken olmuştur.

Türk siyasi tarihinde 1923’den günümüze kadar yüzlerce siyasi parti kurulmuş, çoğu kapanmış/ kapatılmış, bir kısmı da geçmişten günümüze kadar siyasi hayatına devam etmektedir.

Siyaset aracılığıyla bireysel veya toplumsal talepler açıklanmakta ve bu talepler uygulamaya geçirilmektedir. Dolayısıyla siyaset, toplumsal yaşamı etkileyen her alanda yönetime ilişkin düşünceleri ve eylemleri içermektedir.

Bireylerin karşılaştığı sorunların çözümü, karar alma mekanizmalarında o sorunları yaşayan kişilerin bulunması ile mümkündür. Bu nedenle bireylerin karar alma süreçlerinde aktif yer alması hem toplumun genel sorunlarının hem de sosyal yaşamda var olan problemlerin çözümünde yeni yaklaşımların ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Kişilerin siyasal sistem karşısındaki davranışlarının ve tutumlarının farklı olmasında birçok sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal faktör etkilidir.

Siyasal katılım ile amaçlanan, bireylerin demokratik değerleri benimsemesini sağlamaktır.

Mekan ölçeğinde bir araya gelmek yerine sosyal araçlar yoluyla birbirleriyle kolaylıkla iletişim kuran gençlik, küresel yaşantı ve markalarla ilgili bir kültürü oluşturmuştur. Bu yeni kuşak, hem küreselleşen dünyanın küresel sorunlarının mağduru olmuş hem de imkânlarından faydalanan en etkin grubu haline gelmiştir.

Süreç itibariyle görünen; toplumun siyaset ile ilişkisi kopukluk değil düzensizlik içermektedir. Toplum siyasal konulardan uzaklaşmamakta fakat bunun yanında siyasetin sıkışmış zaman ve mekânlarından siyaseti kopartmaktadır. Artık siyasetin en temel mekânı sosyal medya olmuş durumda.

Toplumsal tepkileri yönetmenin bu kadar zor olduğu dönemde siyaset, gençleri mevcut ile yetinmek ve geçmiş ile teselli etmek anlayışından çıkıp gelecek için yeni dünyalar imar etme anlayışı sunan bir yaklaşıma kavuşmalıdır.

Girilen sath-ı mailde siyaset nasıl bir toplum ve gençlik aramalıdır? sorusu en can alıcı noktadır.

Gençliğin dinamizmi ile yeniliklerin itici gücü olan bir toplum ve gençlik mi? Yoksa geçmişin alışkanlıklarını devam ettirmesi gerekli bir kitle mi? Toplumun ve gençliğin siyasete katılımındaki engellerin ortadan kaldırılmasında ilk olarak bu soruların yanıtlanması gerekmektedir.

Sosyal ve siyasal yapıda bu kesimler merkeze alındığında siyasetin belirli düşünce ve eylem biçimleri ile sınırlı kalması son bulacak, toplumsal ve yönetsel meselelerde farklı bir bakış açısı ortaya çıkacaktır.

Demokrasilerde, bir seçim veya seçim sisteminin iyi ya da kötü oluşu, sonuçta hangi parti ya da partilere yarar sağlayacağı açısından değil, demokratik seçim ilkeleri ve ülke menfaatleri çerçevesinde nasıl işleyeceği ve hem lokal hem de genel olarak siyasal alanda ne gibi sonuçlar doğuracağı açısından değerlendirilmelidir.