Şehirlerinde bir ruhu vardır
Binlerce yıllık medeniyete ev sahipliği yapmış tarih, kültür ve medeniyet şehri Bursa, yeşili, denizi ve dağlarıyla bambaşka bir şehir. Yaşadığımız havasını teneffüs ettiğimiz, suyunu içtiğimiz bu şehrin de bir ruhu vardır. Kadim şehir Bursa, Roma’dan Osmanlı’ya kadar medeniyetlerin yaşadığı bir şehir, Osmanlı’ya başkentlik yapmış, medeniyetlerin ruhu bu şehirde yaşamaktadır.
Ulu
Cami’de sabahın o ıssız vaktinde, saba makamında okunan ezan sesi, semaya
yükseliyor.Ardından güneşin ışıkları yavaş, yavaş şehrin üzerine doğuyor.
Yüzlerce yıldır anılara ev sahipliği yapan
arnavut kaldırımlı taşlarda yürüyen
insanlar bir anda bu sessizliği bozuyorlar.
Elbette
her şehrin kendine özgü bir hikâyesi vardır. Bu hikayeleri bazı şairler
şiirlerin de ki dizelerde öyle güzel anlatırlar ki imrenirsiniz, o şehri gidip
yeniden görmek istersiniz. Daha önce gördüğünüz ya da, yaşadığınız bir şehir
ise neden önceden bu güzelliği fark etmedim diye hayıflanırsınız kendinize
Tıpkı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Bursa’yı
anlatan
Bursa’da zaman
adlı şiirinde olduğu gibi;
Bursa'da bir
eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda
şakırdıyan su;
Orhan zamanından
kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta
ihtiyar çınar
Eliyor dört yana
sakin bir günü.
Bir rüyadan arta
kalmanın hüznü
İçinde gülüyor
bana derinden.
Yüzlerce
çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili
göğün mavisi
Ve mimarîlerin
en ilâhisi.
Aslında
şehirlerin ruhu, şehirde yaşayan insanlardan çok da farklı değil, hatta
benzerlikler gösteren bir yanları bile var. İnsanın elif gibi dimdik
durduğu şehrin mezarlıklarından
gökyüzüne bakan ve elif gibi dik duran Selvi ağaçları ve mezar taşlarının da bir
ruhu vardır bu şehirde. İnsanlar mezarlıklarda için için ağlarken, Anadolu erenlerinden
bizim Yunus’un dediği gibi;
Yalancı dünyaya
konup göçenler
Ne söylerler ne
bir haber verirler
Üzerinde türlü
otlar bitenler
Ne söylerler ne
bir haber verirler
…
Yunus der ki gör
takdirin işleri
Dökülmüştür
kirpikleri kaşları
Başları ucunda
hece taşları
Ne söylerler ne
bir haber verirler
İnsanın
ölümlü olduğunu nede güzel anlatıyor bizim Yunus zamanın mekânın ve şehrin
ruhunda, ömür dediğin nedir, dünya denen bu iki kapılı handa yüz senede yaşasan
sonuç aynı değişmez, ölümlüdür insan.
Şehirler ise ölüleri mezarlıkların altında
saklarlar. Bu gün yer üstünde gezenler yarın yeraltında olacaklardır.
Hacı Bayram Veli’nin şu sözü
önemlidir.“İnsan, şehri inşa ederken aslında taşın, toprağın arasında kendisini
inşa eder.’’der.
İnsan ve şehir kavramı; aslında
birbirini tamamlayan iki kelimeden ibarettir. Şehir ve insan ayrılmamaya yemin
etmiş iki sevgiliden farklı değildir adeta.
Şehirler vardır, yaşam ile iç içe geçmiş,
hayatın merkezidir buralar. Hastaneler, okullar, karakollar, cezaevleri,
huzurevleri, camiler ve son durak kara
toprak olan mezarlıkların da bir ruhu vardır. Bize ölümü hatırlatır, nasıl
yaşarsanız öyle ölürsünüz der gibi. İnsanlar gibi şehirlerinde, elbette yaşayan
bir ruhu vardır.