Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2429.74
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Ocak 2021

Sessiz ölüm!

Bu mevsimde ölünmez. Aman diyeyim, dikkat et. Üşütme, hasta olma, mevsim kış, kalın giyin, hırkanı unutma, kabanını almadan çıkma sokağa, bol bol C vitamini yüklemesi yap vücuduna. Sosyal mesafeye, hijyene dikkat et, maskeni tak, virüse yakalanma. Ne yaparsan yap, bu mevsimde ölme. Ölürsen bu mevsimde, nasıl öldüğüne bakmazlar ve bir gariban gibi gömülürsün. Kimse gelmez cenazene. Yalnız ve sessiz bir şekilde gidersin. Dört kişi bulunursa tabutunu taşıyacak, en büyük lütuf olur sana.

Bak, Kabasakal ne kadar sessiz. Her zamankinden daha fazla mesaide aslında. Ek mesai yazmasalar da görevini ihmal etmeyen bir işçi modunda. Açılıyor toprak, alıyor emanetini içine, sonra tekrar kapanıyor. Kendinden olanı tekrar alıyor kendine. Topraktan var olan insan toprağa gidiyor filmin nihayetinde.

Kabasakal Mezarlığı öyle kalabalık değil bu günlerde. Ölen çok, lakin defnetmeye gelen sınırlı sayıda. Korkma, cenazen kalmıyor yerde. Yıkayan görevliler hazır bekliyor, musallaya taşıyacak dört kişi olsa da kapında hazır bekliyorlar. Bir de başında bir imam, soruyor:

-Nasıl bilirdiniz ey cemaat?

Cemaat dediğime bakma, dört kişiden ibaret en fazla. Dört kollu tahtadan atı taşımaya yetecek kadar. İyi biliniyor öldükten sonra herkes, ne kadar kötü yaşamış olsa da.

Asrî Mezarlığı, her şehrin en kadim ölüm sembolü. Mezar taşları tarihin aynası, en hüzünlü kaydı. Şehrin dar sokaklarında kalmış, bir yol üstü istiratgâhı. Onun da sessizliği yüzüne yansımış. Dinginliğini dinliyoruz bir cami hoparlöründen. “Es-Sela” diye başlayan en hüzünlü merak dikiliyor tepemizde. Bugün kim eksildi hanemizden, hane dediğim dünya, koca bir ev. Her gün daha fazla yükseliyor selalar minarelerden. Bu dünyada son defa ismimiz dökülüyor dillerden. İsmimiz minarelerden yükselirken göğe, ruhumuz da varıyor asıl Sahibine.

Buruk, boğuk, boğazda düğümlenmiş bir dram Buruk Mezarlığı. Şehrin bir ucundan ötekine en uzun yolculuğun son durağı. Toprağın tüm kötülükleri temize çektiği bir âlem gibi duruyor yanı başımızda. Yanılışlarımızın, yanlışlarımızın, yanışlarımızın son kapısı. Sadece başın önde değil, göz de kapalı, beden de sessiz bir şekilde ve en cansız halinle geçeceksin o kapıdan, ansızın. Her ölüm ansız değil mi Azizim! En beklenmedik anda çalıyor kapımızı. Yapacak o kadar işimiz varken, bitiyor tüm işler bir anda.

Ey insan, irili ufaklı daha nice topraktan evlerin var senin, bu âlemde, bir bilsen. Yeter ki öl, üstüne atılacak ve tüm gözleri doyuracak bir avuç toprak hepimiz için var bu dünyada. ‘Filmin sonunda herkes toprak sahibi oluyor’. Toprak bu dünyada kalıyor ama ateşi yanında götürüyor insan öteki tarafa. Asıl sır, bu sözde gizli Azizim!

Bugünlerde bir bildirim kadardır ölüm. “Falan kişinin filan kişisi bilmem şu rahatsızlıktan dolayı Allah’ın rahmetine kavuştu. Şu namaz vaktinden sonra bilmem şu mezarlığa defnedilecektir. Ailesine sabırlar, kalanlara sağlık, gidene ise rahmet edilerek” bitirilen bir bildirim kadardır ölüm.

Ve altına düşülen acı bir not: “Salgın nedeniyle maalesef taziye çadırı kurulmayacaktır.”

Ölümün acısını daha fazla depreştiren bir giyotin gibi iniyor sinemize bu söz. Boğaz bir kez daha düğümleniyor. Bir ölüm sessizliği kuşatıyor insanın ruhunu, sessizce.

“Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.”

Yahya Kemal, bu dizeleriyle bize bugünleri anlatmış gibi. Sokaklarımızda sessiz bir ilerleyiş oluyor ölüm. Bu sessizlik bildiriminin altına sevenlerinden birkaç baş sağlığı ve taziye mesajı, o kadar. Dört tane cengâver çıkıyor her mezar için, omuz veriyorlar, biraz sonra bitecek seremoni, sonra herkes bıraktığı yerden devam edecek yaşamaya.

En sessiz seremoni oluyor ölüm bu günlerde. Dikkat et, bu takvimlerde ölme, ölürsen çok sessiz gideceksin. Arkanda bıraktığın her şey arkanda kalarak ağır aksak çekileceksin bu dünyadan.

“Ölümün de hayırlısını isteyin.” denir ya, ne kadar doğruymuş. İçinde bulunduğumuz günlerde daha iyi anlıyor bunu insan. “Dostum var.” diye başın dik dolaştığın sokaklardan elin ayağın çekilirken biriktirdiğin dostların bile katıl/a/mıyor son yolculuğuna. Hep bir bahanenin arkasına gizleniyor, hep bir sebepler mezarları oluyor zihnimiz. Birini sebebi söndürürken diğerinin arkasına gizleniyoruz. Kuru bir taziye telefonu, soğuk bir başsağlığı mesajı, o kadar.

Bu dünyada biriktirdiğin her şey bir bir değil, topyekûn eksiliyor ömründen, sen de düşerken kayıttan. Ne kadar acı olsa da, ölüm herkesi tek kalemde eşitliyor. Ves-Selam.

Hayatını kaybeden bütün sevdiklerimizin ruhu ve Allah rızası için el-Fatiha!