Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Şubat 2022

Sıla'nın öldürülmesi, insanlığın yıkımıdır!

Giresun’da bir vahşet yaşandı. 16 yaşındaki Sıla Şentürk, Hüseyin Can Gökçek tarafından vahşice katledildi. Felçli babaannesine refakat eden Sıla, boğazı kesilerek öldürüldü. Sıla’nın eski nişanlısı olduğu söylenen Hüseyin Can Gökçek isimli vahşi yaratık, Sıla’nın sosyal medya üzerinden birisiyle yazışmasına sinirlendiğini ve sonra da Sıla’yı vahşice öldürdüğünü söylemektedir.

Ülkemizde neredeyse hergün kadın cinayeti işlenmektedir. Kadın cinayetlerinin günlük hayatın karanlık bir parçası olması, hayatımıza çöken karanlıkla acilen yüzleşmeyi ve arınmayı zorunlu kılmaktadır. Kadın öldürmeye doymayan erkeklik denilen vahşiliğimiz, her geçen gün daha fazla kurban istemektedir. Kadına karşı işlenen her vahşetten sonra yasa boğulmamız, çözüm değildir. Kadına karşı şiddet denilen vahşetten sahici şekilde arınmadan, huzur bulamayacağımız gerçeğini idrak etmek lazımdır. Kadının her gün öldürüldüğü bir yerde siyasetin, ticaretin, toplumun, bilimin, felsefenin, ahlakın kısacası insana dair hiçbir şeyin işlevsel olarak işleyeceğini söyleyemeyiz. Kadın yaşadıkça, gerçek anlamda yaşayabiliriz. Kadın öldürüldükçe, içimizdeki cehalet, şiddet ve çürüme hepimizi yıkıma götürecektir.

Sıla, 16 yaşında bir çocuktu. 16 yaşındaki bir çocuğun zorla evlendirilmesi, hiçbir şekilde ahlaka, akla ve adalete sığmamaktadır. Kız çocuğu, hiçbir şekilde cinsel arzuların hedefi değildir. İnsan, 18 yaşına kadar çocuktur. Hiçbir kız çocuğu, kendi rızasına aykırı bir şekilde ailesinin ve çevresinin zoruyla bir başkasıyla evlenmeye zorlanamaz. Çocuk yaşta evliliği meşrulaştıran bütün kültürel ve ataerkil kalıplar, anlayışlar, adetler ve kabuller, bir sapkınlık ve patolojiden başka bir şey değildirler.

Kız çocuklarını ailenin ve çevrenin zoruyla evlendirmeye kalkmak, günümüze ait bir değer ve uygulama değildir. Geçmiş karanlık çağların ataerkil anlayışlarını, uygulamalarını ve kabullerini günümüze taşımak, insan haklarıyla, insan onuruyla ve bireysel özgürlüklerle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır.

Kız çocuğu, hiçbir erkeğin sevgilisi, kapatması, metresi veya karısı değildir. Kız çocuğu 18 yaşına kadar sadece çocuktur. Kız çocuğu, zihinsel, sosyal, psikolojik, duygusal ve biyolojik açılardan kendisini geliştirmeye, eğitim almaya ve birey olarak kendi kararlarını alma hakkına sahiptir. Kız çocuğuna bir erkeğin karısı veya kölesi olmayı dayatan anlayış ve uygulamalar, kız çocuğunu canlı bir şekilde öldürmeyi amaçlamaktadırlar. Kız çocuklarını diri diri gömme adeti, geçmişte cahiliye dönemlerinde kalmamıştır. Kız çocuklarının zorla evlendirilmesi, kız çocuklarının diri diri gömülmesinin günümüzdeki adıdır.

Kız çocuğunun ihtiyacı olan şey, evlilik veya bir erkeğe köle olmak değildir. Kız çocuğunun eğitime, sanata, bilime, felsefeye, edebiyata ve müziğe ihtiyacı vardır. Kız çocuğu, alacağı eğitimle, ruhundaki sanatı, müziği, resmi, felsefeyi, edebiyatı, bilimi üretme imkanlarına sahip olmalıdır. Kız çocuklarına evlilik, istismar, taciz ve kölelik yerine sanat, müzik, spor, eğitim, güvenlik, özgürlük ve üreticilikten oluşan yeni gelişim imkanları sunmak için seferber olmalıyız.

Kadın cinayetleri konusunda büyük bir başarısızlık içindeyiz. Erkekler, cezasızlığa duydukları güvenle her gün pervasızca en yakınlarındaki kadınları öldürmektedirler. Kadına karşı şiddetin cezasız kalmayacağı bir hukuki, psikolojik, sosyal ve kültürel yapı oluşturmak hepimizin sorumluluğudur. Kadına karşı şiddetle mücadele ciddi bir iştir. Sözde üzüntülerin bildirilmesi, kadın cinayetlerinin takipçisi olunacağı gibi klişelerin tekrar edilmesi, ciddiyetten, samimiyetten ve sorumluluktan uzak tutumlardır.

Kız çocuğu, ailesi dahil hiç kimsenin malı değildir. Kız çocuğu, aklı, onuru ve özgürlüğü olan bireydir. Birey olan kız çocuğuna, ailesi dahil hiç kimse şiddet uygulayamaz, istismar edemez ve evlilik gibi konularda onun adına karar veremez. Kadını eşit ve onurlu bireyler olarak görmeyen cinsiyetçi, ayırımcı ve ataerkil yozluk, Sıla gibi kız çocuklarının hayatını söndürmektedir. Kadına karşı şiddetle mücadelenin yolu, kadın-erkek eşitliğini gerçekleştirmekten geçmektedir. Ya kadın-erkek eşitliği, ya vahşet!