Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Temmuz 2019

Siyasal Demokrasi ve Suriye

Öğrencilik yıllarımda siyaset sosyolojisi derslerimize giren Prof Dr Cemil Oktay’ın bir eserini derslerimizde kaynak kitap olarak vermesi, İslam ve Demokrasi kavramında bende yepyeni ufuklar açmıştı. İlk kez o kitap ile tanıştım bu iki kavram arasındaki ilişkiye.

“Hum Zamirinin Serencamı” adını taşıyan bu eserde, İslam ve demokrasinin kökeni olarak kur’an’daki “ bir iş yaparken onlara danış” mealindeki ayete atıfta bulunmakta idi.

“Sen onlara sırf Allah’ın lutfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” Al-i İmran 159

1217 Magna Carta ile başlayan Batı Demokrasi kültürü bizde, daha geriye gider bu anlamda.. Tabi özü kaybettik o ayrı.

Batı’yı inceleyen fikir akımlarının ortak kanaati oradaki özgürlük, Demokrasi ve eşitlik gibi kavramların slogan olmaktan öteye geçmiş olmasıdır. Farklı fikirler şiddete yönelmeden bir havuzda yoğrularak Batı Demokrasisini oluşturmuştur. Oysa biz de öyle mi ?

Son asrın en özgür İslam ülkesi olan ülkemiz, Batı Medeniyeti karşısındaki ezikliği iliğine kadar hissetmektedir. Bu anlamda en Demokratik ülkesi de yine Türkiye olmuştur.

Sağ Sol çekişmelerinin ve Batı kaynaklı Vesayetçi politik uygulamaları bir yana koyarsak en özgür ülke Türkiye...

Ekonomisine yansıttığı potansiyeli ile Dünyanın en büyük 17. Ekonomisi olması son çeyrek asırda kısır döngü oldu. Bu kırılamadı.

Esas dikkat çekmek istediğim nokta mutlaka daha fazla Demokrasi ve daha fazla özgürlük bizi daha ileri noktaya taşıyacaktır varsayımına inanmamdandır.

Sadece kendimize değil temsilcisi olduğumuz İslam Dünyasına da bir kurtuluş reçetesi susmaktadır.İslam Medeniyet iddiamızın hayat bulması sadece Türkiye ile vücûd bulmaz. Topyekun bir diriliş gerektir.

Bu Ruha ab-ı hayat olacak kavramsa Demokrasiden başka bir şey değildir. Ünlü siyaset bilimci Alven Toffler üçüncü dalga isimli kitabında Demokrasi ile gelişme arasındaki ilişkiyi çok açık göstermiştir.

Öyle ki otoriter devletlerin bile demokrasi yolunda yaptığı hamleler ile gelişmişlik arasında çok büyük bir bağ vardır.

Zaten bizim de ihtiyacımız daha fazla insani talepler değil midir ? İslam Dünyası maalesef ki bu gayet insani duruşun çok gerisinde.

Bakın coğrafyamızda ne dolaplar dönüyor, yeter ki halklar Özgür iradeleri ile yöneticiler getirmesinler diye. İslam Dünyasının dönüşümü için elimize altın değerinde bir fırsat gelmişti aslında.Ne idi O?

2010 yıllarının hemen başlarında patlak veren Suriye politikası ...

Her şeyi berbat etti. Öyle ki İslam Dünyasının ana gövdesini oluşturan Arap Aleminde yepyeni bir soluk fırsatı.. Türkiye ile Suriye arasındaki o sıcak ilişkilerin değerini bilemedik. Oysa Alven Toffler’ın dediği o demokratik dönüşüm İçin fırsat ayağımıza kadar gelmiş ve Tüm Araplara ve halklarına bir yol haritası İçin Aydınlanma koridoru açılmıştı.

Şimdilerde, Kul Ahmet’in Emevi camisinde namaz kılma ve stratejik derinlikle tarihe gömdüğümüz dış politika çıkmazı belki bambaşka mecralara sokacak gidişatı hüsrana döndürdü. Arap halklarına örnek olacak bu sıcak diyaloğumuz tam bir beceriksizlikle içinden çıkılmaz bir yapıya döndü..

Yüzlerce yıllık aşiret yapısı ile yönetilen Araplar, İslam Dünyasının zenginliği üzerinde oturan ve sömürülen halklar olarak zillet içinde kalmak istemiyorlarsa, siyasal sistemlerini Demokratik yapılara dönüştürmeliler. Bundan böyle hem kendimiz için ve hem de İslam Halkları için tam özgürlük taleplerini her platformlarda dile getiren bir Türkiye fotoğrafı olmalıdır.

Tabi önce kendi ülkemizde bunu sağlamalıyız. Her şeyi hakkı ile bilen Allah tüm mazlum halklara da Hakkı üstün tutan yöneticiler nasip etsin.. Allah’a emanet olunuz, Vesselam..