Dolar (USD)
34.19
Euro (EUR)
37.45
Gram Altın
2886.25
BIST 100
8964.1
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 May 2021

Suçlu İsrail mi, ABD mi?

Doğu Türkistan’da Çin, Filistin’de ABD ve İsrail bayramı Müslümanlara zehir etti. Çin, Müslüman Uygurlara uyguladığı soykırımın dozunu artırdı. İsrail, bütün dünyanın şaşkın bakışları arasında Doğu Kudüs’ü Müslümanlardan temizlemek için Ramazan’ın son günlerinde harekete geçip, sivil Siyonistlerin öncülüğünde eylem başlattı. Buna karşı çıkan Müslümanları da pis postalları ile İslam’ın kutsal mabedine giren İsrail polisi plastik mermilerle taradı. Attıkları bombalardan çıkan dumanları Siyonist İsrailliler dans ederek kutladı.

Yetmedi, Gazze’de sivil yerleşim yerlerini bombalayarak çocuk, kadın demeden katletmeye başladılar. İsrail, Siyonist emellerine kavuşmak için başından beri Kudüs’ün asırlara dayalı dini ve hukuki statüsünü değiştirerek istiyor. Bu mukaddes beldeyi bir Siyonist kenti haline getirmek için adım adım İslam dünyasının duyarlılığını azaltmanın peşinde.

Peki, bunun sorumlusu sadece İsrail mi? ABD, 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü resmi olarak İsrail’in başkenti olarak tanıdı. 14 Mayıs 2018’de, İsrail’in kuruluş yıldönümünde Trump, İsrail’e bir hediye daha verdi. ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı. Yetmedi, 25 Mart 2019’da Birleşmiş Milletler kararları ile Suriye toprağı olarak tescilli bulunan Golan Tepeleri’nde İsrail ilhakını tanıyacağını duyurdu.

***

Trump’ın bu akıl dışı politikalarına karşı seçimi kazanan Joe Biden yönetimi ne yapıyor? Trump’un aldığı birçok kararı iptal ederken bunları iptal ediyor mu? Edemez çünkü Biden’in de Trump’dan farkı yok. ABD’deki Yahudi lobisi, Biden’in bir gün ABD Başkanı olacağını hesaba katarak 2017 yılında New York’ta yapılan Dünya Yahudi Kongresi’nde ona Theodor Herzl ödülü veriyordu. Biden kürsüye geliyor ve şöyle diyordu: “Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok.”

Daha önce ne kadar koyu bir Rum dostu olduğunu “Bana Bidenapulos derler” diye ifade den Joe Biden, bu kez de çıkıp ülkesinde sıkışmış olan Yahudiler’in bile yetki vermediği, iki yıldır İsrail’i oldubittilerle yöneten Netanyahu’ya arka çıkıyor, “İsrail’in kendini savunma hakkı var” diyordu. Kendi partisinden milletvekilleri ise onu çok ağır şekilde eleştirerek “İsrail’in var da, Filistin’in kendini savunma hakkı yok mu?” diye soruyordu.

ABD açısından bakıldığında Filistin için tek bir ümit yolu var. O da Demokrat Parti’ye seçilen genç parlamenterler. Onlar İsrail’in Filistin’e yaptığı zulmü görmeye ve etkili şekilde dile getirip yönetim üzerinde baskı oluşturmaya başladı. Geçmişte Yahudi lobisinin satın aldığı kaşarlanmış isimler yavaş yavaş yerini insan haklarına duyarlı bu genç parlamenterlere bırakmaya başladı.

***

ABD’nin en saygın sivil toplum kuruluşlarından Human Rights Watch, 2021 Nisan ayı sonunda yayınladığı raporda İsrail’in “apartheid” yani ırk ayrımcılığı suçu işlediğini uzun uzun yazdı. Apartheid, uluslararası hukukta insanlığa karşı suçlar kategorisinde yer alıyor.

Ülkesinde yolsuzluklarla yargılanan, başı hem hukukla, hem seçmenle dertte olan Netanyahu, İsrail’i savaşa sürükleyip, bir süre daha iktidarını devam ettirmek istiyor. Düzenli olarak yeni yerleşim yerleri kuran İsrail, sadece sınırlarını genişletmekle kalmıyor, buralara yurt dışından büyük vaadlerle getirttiği fanatik Yahudileri yerleştirerek Müslümanları topraklarını terk etmeye zorluyor.

Geldiğimiz aşamada Türkiye’nin öncülüğünde üç dinin kutsal başkenti olan Kudüs’e çok uluslu bir barış gücü konuşlandırmak en etkili çözüm yolu olarak gözüküyor. ABD’ye rağmen bu yapılırsa İsrail’in Siyonist yayılmacılığı ancak durdurulabilir. Netanyahu istemese de, bölgede barışın yolu, İsrail ve Filistin’in eşit şekilde özgürlük, güvenlik ve refaha sahip olduğu iki devletli çözümden geçiyor.