Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2431.28
BIST 100
9718.93
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Ocak 2021

Testi çatladı bir kere

Hatırlayın! Trump Başkan olup, Beyaz Saray'a geldikten sonra; "RUSYA BAŞKANLIK SEÇİMLERİNE MÜDAHALE ETTİ" iddiaları ortalığı karıştırmıştı. Amerikan hukukçuları İki yıl süren davada, “bazı delillere ulaştıklarını” söyleseler de, dava “kesin kanıt bulunamaması” gerekçesiyle düşürülmüştü. Bu aslında bir pazarlığın sonucuydu ve Trump’un başkanlığı süresince, ensesinde bir HANÇER gibi onu hep takip etti. Nitekim arkasındaki gücün, en kritik kararlarını hayata geçirmekten hiç geri durmadı. Mesela ne Suriye ve Irak’tan asker çekebildi, ne de önceki Başkanlar gibi Kudüs’ün başkent olarak tanınma mevzusunu erteleyebildi. Yani birilerinin istekleri dışında, hiçbir zaman bağımsız hareket etmedi/edemedi. Sonucunda ise bir kâğıt parçasına benzer biçimde, buruşturulup ÇÖPE ATILMAKTAN kurtulamadı. Çünkü kendi çizgisindeki Cumhuriyetçi senatörlerin, Trump’a sahip çıkmamaları; yine Cumhuriyetçi George Bush, Dick Cheney gibi deve dişlerinin, rakibi Biden’ı açıkça desteklemeleri ve Yahudi seçmenlerin, ezici çoğunluğunun Biden saflarına geçmesi, bu izlenimi bize fazlasıyla hissettirdi. Hatta Kongre baskınına adeta kapı aralayan, gizli servis ile güvenlik güçlerini de cebimize koyarsak; daha düne kadar Trump’la aynı düşünen Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının, “yeni Başkan’ı” koruma amaçlı yayınladığı “muhtıra” da elbette buna dâhildi.

Kısaca Joe Biden öyle ya da böyle ELİT BİR ZÜMRENİN MUTABAKATIYLA, artık Amerikan Başkanı seçildi. Peki, şimdi ne olacaktı? Gerçi Trump, “geri döneceğini” ifade etti. Lakin günün sonunda Twitter hesabı kapatılan, finansal zorluk yaşayan, bankalarca kara listeye konan, mali denetim kıskacına alınan ve COVID'e önlem almayan bir BAŞKAN olarak yansıtılan Trump, ailesiyle hedef listelerinde yer aldı. Bu ise Amerika içerisinde zaten devam eden bir ayrışmayı, körüklemeye oldukça meyyal bir durum… Dış siyasette ise İran konusunda belirgin bir YUMUŞAMA, ilk aklımıza gelenler arasında sivriliyor. Ama yine de İran’da bir rejim değişikliği fikrini, alttan alta sürdürmekten de vaz geçeceklerini pek sanmıyorum. Ayrıca Yeni Yönetimin, Rusya ile meselelerini önceleyen, Çin’i erteleyen ve TRANSATLANTİK İLİŞKİLERE ağırlık veren bir yol yürüyeceği de net. Dahası mı? Suriye’de PKK/PYD terör örgütünü silahlandıran, Lloyd Austin’in Savunma Bakanı olması sanırım yeterince açık.

Fakat kamuoyumda pek algılanmasa da, Biden koltuğa oturur oturmaz FRANSA İKLİM ANLAŞMASINA geri dönüş kararını imzalaması, diğerleri kadar önem arz ediyor. Nasıl mı? Fosil yakıtlardan, önceki yazılarımda kısmen bahsetmiştim. Kömür, petrol ve benzin gibi fosil yakıtların tüketimi, karbondioksit salınımına neden oluşturduğu malumunuz. Karbondioksitin atmosfere karışması da, dünyanın sıcaklığını arttırdığı uzmanlarca söylenmekte... Uluslararası araştırmacılar eğer tedbir alınmaz ise dünyanın gün geçtikçe daha da ısınacağı, buna mukabil İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve KURAKLIK gibi felaketlere sebep olacağı görüşünde hemfikirler. İşte meselenin BAM TELİ, tamda burası… Zira bahsedilen SERA GAZINI, en çok oluşturan ülkelerin başında ÇİN geliyor. Yani Çin’in mevcut sistemde fazlaca üretim yaptığı, bunları sattığı, para kazandığı ve büyükçe büyüdüğü düşünüldüğünde; İklim anlaşması üzerinden, Çin'in dünyayı kirletmemesinin istenmesi ve bu bahaneyle "DAHA AZ ÜRETMESİ, AZ KAZANMASI VE BÜYÜMESİNİN ÖNLENMESİNİN” amaçlandığı kesinlikle tartışılmaz. Fosil yakıt işi askıya alındığındaysa SÖZDE ÇEVRECİ Bill Gates, Tesla ve Elon Musk gibi isimlerin, öne çıktığını sanırım söylemeye gerek yok. Bu da beraberinde Twitter-YouTube-İnstagram-Whatsapp, DİJİTAL DÜNYA ve DİJİTAL PARA kavramlarını, ileride yoğunlukla tartışacağımız bir iklim anlamına geleceği inkâr edilemez.

Ama ne olursa olsun, artık Amerika’nın “İÇ TERÖRÜ” tartışan bir ülke konumuna geldiğini, hiçbir şey değiştirmeyecektir. Öyle ki bundan sonra “BEYAZ IRKÇI TERÖR”ü ve ANTİFA gibi gruplarla, kendi içinde savaşacakları kati surette şüphe kaldırmaz. Kendi Başkanının ifade özgürlüğünü yasaklayarak, kimseye demokrasi dayatması yapamayacakları, yapsalar da inandırıcılıklarının olmayacağı ise aşikâr… Tabi Amerika’da sosyal medya şirketlerinin yaptığı DARBE’nin, birçok ülkeye örnek teşkil etmesi nedeniyle önlem almaları da tetikleyeceği muhakkak… Özetle Amerika’da bir İÇ HESAPLAŞMA, ufukta kuvvetle muhtemel görülüyor. Bunu engellemek adına, birçok bölgede çatışma ve savaş çıkarmak isteyeceklerdir belki… Fakat bunun orta vadede, bir sonuç vermeyeceği şüphesiz. Kaldı ki TESTİ ÇATLADI BİR KERE…