Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Şubat 2021

Turkonot

Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan, Türkiye’nin on yıllık UZAY PROGRAMINI, geçtiğimiz haftalarda açıkladı. Ülkemizde de EKSERİYETLE, büyük bir sevinç dalgasına yol açtığını gördük bu haberin. Uzay alanında önde olan ülkelerin ise bunu dikkatlice analiz ettiği malumunuz. Fakat tarihe bakılırsa, bizim bu vizyonumuzun İLK OLMADIĞINI söyleyebiliriz. Öyle ki bu hususta Göktürklere kadar uzanan, bir hikâyeden söz etmek bilhassa mümkündür. Nasıl mı? ANLATILANLARA GÖRE; 630’lu yıllarda Çin İmparatoru T'ai-tsung, haddini aşarak kendisini Türklerin Gök Kağanı ilan etmişti. Bunun üzerine dağılmaya başlayan Türk ve diğer boyların, DABU KAĞAN tarafından topladığı rivayet edilir. Sonraki dönemde Dabu Kağan, bu topluluktan Çin’e karşı bir ordu oluştursa da, Çin’in yüksek setlerini aşmaları zamanın şartlarıyla neredeyse imkânsızdır. Fakat Dabu Kağan ve önde gelen Türk Bilgeler imkânsızı kabul etmeyerek, önemli bir mühendislik zekâsını tarih sayfalarına kazımayı başarırlar. Yani büyük ve sivri kaya parçalarını, sıcak hava balonlarının içerisine koyarak, tarihte “İLK HAVA HAREKÂTINI” gerçekleştirirler. Anlayacağınız mühendisliğin yanında, meteoroloji ve geometriyi de işleterek, binlerce kayayı setlerin üzerinden balonlarla geçirmek suretiyle patlatırlar. Ve üzerlerine düşen sivri kayalarla T'ai-tsung’un ordusu bir anda darmadağın olur. Dabu Kağan’ın balonların içerisine koydurduğu taşlarda, kendisini Türklerin Gök Kağanı ilan eden T'ai-tsung’a ithafen şu ifadeler yazılıdır. “AYI GÖRMEK İSTERSEN GÖKYÜZÜNE BAK…”

Bu bağlamda incelediğimizde, kayalara yazılan ifadelerin, tarihin birinde göklerdeki hâkimiyetimizin yeni olmadığına delil teşkil ettiği tartışılmaz. Zira bu sözünün yazılı olduğu Monolit’lerin, Göbeklitepe’de sergilenmesi de bir o kadar dikkat çekici. Tabi sonraki dönemlerde İbni Sina’nın bu konudaki (gök bilimi-uzay) araştırmaları ve özellikle Muhiddin İbni Arabi’nin bazı eserlerinde ki tespitleri de cabası… Kısaca bin yıllardan beri, medeniyetimizin aynı vizyona sahip olduğu muhakkaktır. O yüzden de açıklanan Uzay Programıyla, “BIRAKTIĞIMIZ YERDEN YENİDEN BAŞLADIĞIMIZI” söylersek, kesinlikle hata yapmamış oluruz.

Evet, yeni bir dönem açılıyor artık önümüzde. Türkiye’nin bu hamleyle, dünyanın öncü birkaç ülkesinden biri olması ise işten bile sayılmaz. Elbette uzay vizyonunun, çok zor ve meşakkatli bir yol olduğu aşikâr. Ama Türkiye’nin bugün iddialı, kararlı, hedeflerini iyi seçen ve küresel güç olma çizgisinde yükselen bir yıldız ülke olması hasebiyle, bana hiçte afaki gelmiyor. Fakat Uzay Programını, tek başına bir atılım olarak da değerlendirmememiz şart. Nitekim bunun teknolojik olduğu kadar, bir siyasi vizyona da karşılık geldiği net. Kaldı ki mevcut program sayesinde bir takım ülkelerle entegrasyon sağlayarak (Pakistan, Malezya, Kazakistan, İran, Katar hatta Suud…), yakın stratejik ilişkiler kurmamız hiç uzak bir ihtimal değildir. Bu nedenle de dost-düşman herkesin, DENGELERİ DEĞİŞTİRECEĞİMİZİN farkında olduğunu açıkça söyleyebiliriz.

Hal böyleyken her zaman olduğu gibi bu çalışmamızı da, baltalamak isteyecekleri kuvvetle ihtimal. Tamam, dışarıdan ZATEN MARUZ BIRAKILDIĞIMIZ ekonomik, siyasi, güvenlik… vb. alanlarda, baskıları artırmaları olası. Gerçi bunları düşünseydik, bir arpa boyu da ilerleyemezdik bu güne kadar. Lakin Sn. Erdoğan’ın açıklamaları akabinde, İÇERİDEN BİRİLERİNİN kötüleme, alaya alma, sulandırma telâşına girmesi oldukça manidar. Fakat Devletimizin üstlendiği bu vizyon; hiç bir zihinsel körlüğe, hasede, kişisel hırslara, intikam duygularına kurban edilemeyecek dereceğe önem arz ediyor. O sebeple de saldırı nereden gelirse gelsin, ne şekilde şer ittifakları kurulursa kurulsun, Türkiye bu büyük devrimi tamamlamakla mükelleftir ve tamamlayacaktır da Allah’ın izniyle. Zira İstikbal; kocaman bir inanca, kocaman bir akla, kocaman bir yüreğe ve kocaman bir zihniyete sahip olanlarındır.

Not: Bilindiği üzere uzay yolculuğu yapanlara, dünyada farklı farklı adlar veriliyor. Mesela Amerikalılar Astronot, Ruslar Kozmonot, Çinliler Taykonot gibi isimlerle hitap ediyorlar. Sn. Cumhurbaşkanımızın YERLİ yeni bir isim bulma çağrısı üzerine de, birçok kişiden birçok öneri geldi malumunuz üzerine. Tıpkı Sn. Bahçeli’nin "Cacabey diyelim" teklifi gibi. Bu konuda bana da soran dostlarım oldu. Haddimiz olmayarak ben de “TURKONOT” ismini belirledim kendimce. Ne diyelim, tam olarak Türkçe değil belki. Ama çevremde mantıklı ve uyumlu bulan, çok insan olduğunu söyleyebilirim. En azından, çorbada tuzumuz bulunsun…