Yeni Dönemin Şifreleri: 72 Millete Bir Nazarla Bakma Dönemi Geliyor
Geçen hafta yapılan
“Cumhuriyetin
İkinci Yüzyılında Alevilerin Bugünü ve Geleceği” Çalıştayı gelecek
dönemin şifrelerinden birinin daha anlaşılması açısından önemliydi. Basında da
yer alan haberlerde Ehli Beyt Ocaklarından 27 kurum Hacıbektaş’ta iki günlük
bir kurultay düzenledi. Kurultay sonuç
bildirgesinde yeni dönemin şifrelerinden biri daha açıklandı. Bu bildiriyi,
kısmen naklen ve kısmen de bütün kesimlerin ortak deklerasyonu gibi
yorumlayarak aşağıda işledik.
Biz her bir yolu, kavram olarak “Ehli Beyt Ocakları” ve “Ehli Sünnet” kavramları ile nitelemeyi
ve bunların bireylerini de “Mensupları”
olarak nitelemeyi daha kapsayıcı ve kuşatıcı buluyoruz. Beş maddelik bildirge
analizler gerektiren bir metin halinde duruyor. Bunu, hiçbir kişi veya grubu dışlamadan, yaşam ve düşünce biçimi dayatması ve
dışlaması oluşturmadan ülkenin tamamını
kucaklayıcı olacak şekilde yorumlamak lazım geldiğini düşünüyoruz.
Bildiride bu husus “72 millete bir nazarla bakma” düsturunun
ülkeye hakim kılınması konusunda kesinlikle çok net duruş sergileneceği
belirtmiş. Zaten, kendi düşüncesini doğru bulup “tek
doğru benimki” demek, “uzlaşma” kavramını da “benim fikrimi
kabul et” şeklinde düşünmek, hayalperestlikten
öteye gitmeyen otoriter ve totaliter, anti demokratik bir düşünce biçimidir
ki, ülkemizin son iki yüzyılı bu zihniyetle heba edilmiştir. “Cumhuriyetimizin
ikinci yüzyılında” bu yanlışı “herkes kendi düşünce ve yaşam alanında”
düzelterek toplumsal dönüşümü sağlarsa sonuca ulaşırız…
Öncelikle varoluşsal
gerçekliği gözardı ederek veya yok sayarak bir yere varılamayacağı ortadadır.
Anadolu ve balkanların müslümanlığı, “Ehli Beyt Ocakları”
ve “Ehli Sünnet” kardeşliğinin bir
meyvesidir. Aslında “ortak mefkure” ve temel ilkeler etrafında toplanmanın
insanlığa çok büyük faydalar ürettiğine tarih şahittir. Bu kardeşliğin,
milletimizin ortak değerlerinde, öz benliğinde, kültürel-milli-manevi
değerlerimizde buluşmasının sağladığı asırlarda oluşturduğu “medeniyet”
bilinmektedir. Ne zaman ki, bu kardeşlik bağı zayıflatılmış, milletimizin
bünyesine uygun olmayan düşünce ve yaşam biçimi bu topraklara dışarıdan
getirilmiş, işte o günden sonra bir daha bu coğrafyada bir medeniyet
oluşturulamamıştır. Allah’ı bir,
Peygamberi bir, Kitabı bir, Ehli Beyt aşkı bir, Ehli Beyte yapılan zulmün hüznü
bir, İmam Maturudi ile itikad imamı bir olan ve bunlar gibi “binlerce birlik içinde, bir” olan Ehli Beyt Ocakları” ve “Ehli Sünnet”
kardeşliğini yeniden bu toplumun ortak değerlerinde buluşturup “evrensel insanî değerler odaklı” yeni bir
medeniyeti birlikte tesis etmenin zamanı gelmiştir.Çözümüne yönelik her
adımın olumlu sonuçlar vereceğinden ve bütün vatandaşlarımızın üzerine düşecek
her türlü sorumluluğu göstereceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
Samimiyetsiz ve çözüm odaklı
olmayan, usul ve esas açısından yanlış olan dayatmacı, diyetçi, biatçı,
dilencileştirici, eşitsiz, dışlayıcı, asimilasyoncu veya böyle anlaşılmış
yöntemler, her konuda olduğu gibi bu konuda da ülkemize zarar vermektedir. “Çözümün
öncelikli yolu, düşmanlaştırılmış bütün kesimlerin mağduriyetlerinin derhal
sona erdirilmesi ve eşit yurttaşlık bilincinin ürünü olan uygulamaların bütün kesimlerce, samimiyetle kabul
edilip uygulanmasıdır.”Kendilerine karşı
düşmanlığın sona erdirilmesine ilişkin talepleri olan “herhangi bir
grubun veya şahsın” başkalarına düşmanlık
beslemesi fevkalade samimiyetsiz bir yaklaşım olur.
●
İbadethanelerin statüsünün kabul edilerek, tüm
hakların tanınması ve el konulmuş “dergahlar”dahil
özel yerlerin iadesi ve “…dedelik,
seyitlik, …babalık, … gibi unvan ve sıfatların”
kullanılması için Anayasa’daki devrim kanunları dâhil her türlü değişikliğin
yapılması,
●
Eğitimin, evrensel insani değerlere dayalı,
bilim, sanat, kültür, medeniyet ışığında yeniden modellenmesi ile topluma
giydirilen deli gömleğinden kurtulmanın sağlanması,
●
Dinin ve dini kurumların siyasete alet
edilmemesi,
●
Kamuda liyakat, emniyet, adalet ve eşitlik
ilkelerinin mutlak olarak işletileceği bir sistem kurulması, hiçbir grubun dini
veya etnik düşüncesi ve/veya yaşam biçimi dayatması veya dışlamasına maruz
bırakılmaması,
●
Geçmişte siyasi otoritelerin yaptıkları her
türlü hata ile samimi bir yüzleşme ve her türlü mağduriyetin giderilmesinin
sağlanması.
Kurumlar ile
ilişkilerde, uzun yıllara yayılan mücadeleyle oluşturulmuş kurumlar muhatap
alınmalıdır. Ancak bütün kurumlar samimi olarak bir diğerinin varlığını kabul
etmelidir ki, gerçek bir milli birlik zemini oluşsun. Bu bağlamda evrensel
değerlere göre kurumların iç yapılarının da revize edilmesi gereklidir.
Bütün kurumlarımız ve
bireylerimiz, sadece kendi mağduriyetinin
değil, bir bütün olarak Türkiye’nin
bütün mağdurlarının sorunlarının çözümü için gerçekten samimi uğraş verdiği
sürece bir yere varılır. Bütün yurttaşlara “her türlü farklılıkları ile birlikte eşit
yurttaşlık”, herkese gerçekten evrensel insani değerlere göre
oluşturulmuş yüksek bir medeniyet kurma çağrısı yapılmalıdır.
“Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında kendi bağımsız tutumunu ilan”
eden Ehli Beyt Ocakları Mensuplarının bu açıklamasından, hiçbir siyasi
düşüncenin arka bahçesi olmayacağı gibi hiçbir siyasi düşüncenin de karşıtlık
üretmek için kullanabileceği kitle olmayacaklarını, iki taraftan da “bağımsız
tutum” içinde olacaklarını açıklıkla
deklare ettikleri anlaşılıyor. Halkın mevcut ittifaklardan şikayetinin
arttığı bu dönemde bu mesaj çok manidardır.
Modern, aydın ve
ilerici tarzın devamı ve kendilerini saflaşmaya hapsetmek isteyenlere karşı da,
yeni taleplerin yükseltileceği açıklıkla ifade edilmiş. “Her türden tek tipleştirmeye
karşı ikinci yüzyıla ilişkin perspektifimiz, çok kimlikli çok kültürlü bir
Türkiye’nin gerçekleştirilmesi, kimsenin kimliğinden dolayı mağduriyete
uğramaması, eşit yurttaşlık hakkının tüm herkes için sorgulanamaz bir hak
haline getirilmesidir. Birinci yüzyılını mağduriyetle, asimilasyonla,
katliamlarla geçirdiğimiz Cumhuriyetin ikinci yüzyılında artık Pirlerimizin
belirttikleri çizginin, yani “72 millete
bir nazarla bakma” düsturunun gerisinde kalan bir yedeklenmeyi kimse bizlerden
beklemesin.” cümleleri de kelime kelime üzerinden düşünülmesi gerekli
açıklamalardır.
Bu deklarasyon Anadolu
birlikteliğinin yeniden sağlanacağının işaretidir. Ayrıştırmacı ve
kutuplaştırıcı politikalara karşı, birleştirici “72 millete bir nazarla bakma” politikasıyla millet olma bilincinin
sağlanmasıdır. Ülke meselelerinde “bağımsız
tutum”içinde olarak kimsenin arka bahçesi veya karşı tarafı olunmayacağı da
belirtilmiştir. İlerici duruşun
inançla bağdaşır yorumunun da mümkün olduğu ortaya koyulacaktır. Dinin ve
devlet kurumlarının siyasete alet edilmesinin ülkemize verdiği zararların
ortadan kaldırılması için çalışılacağı da ortaya koyulmuştur. Cumhuriyetimizin
ikinci yüzyılında kendi özümüze dönüp, kendi “medeniyetimizin
modellemesini” ve “devletimizin
sistemini” kuracağımız yüzyıl olacak, hep
birlikte insanlığa modern ve medeni bir model sunacağız.