Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.94
Gram Altın
2323.68
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Eylül 2022

​Yeni Dönemin Şifreleri: 72 Millete Bir Nazarla Bakma Dönemi Geliyor

Geçen hafta yapılan “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Alevilerin Bugünü ve Geleceği” Çalıştayı gelecek dönemin şifrelerinden birinin daha anlaşılması açısından önemliydi. Basında da yer alan haberlerde Ehli Beyt Ocaklarından 27 kurum Hacıbektaş’ta iki günlük bir kurultay düzenledi. Kurultay sonuç bildirgesinde yeni dönemin şifrelerinden biri daha açıklandı. Bu bildiriyi, kısmen naklen ve kısmen de bütün kesimlerin ortak deklerasyonu gibi yorumlayarak aşağıda işledik.

Biz her bir yolu, kavram olarak “Ehli Beyt Ocakları” ve “Ehli Sünnet” kavramları ile nitelemeyi ve bunların bireylerini de “Mensupları” olarak nitelemeyi daha kapsayıcı ve kuşatıcı buluyoruz. Beş maddelik bildirge analizler gerektiren bir metin halinde duruyor. Bunu, hiçbir kişi veya grubu dışlamadan, yaşam ve düşünce biçimi dayatması ve dışlaması oluşturmadan ülkenin tamamını kucaklayıcı olacak şekilde yorumlamak lazım geldiğini düşünüyoruz. Bildiride bu husus “72 millete bir nazarla bakma” düsturunun ülkeye hakim kılınması konusunda kesinlikle çok net duruş sergileneceği belirtmiş. Zaten, kendi düşüncesini doğru bulup “tek doğru benimki” demek, “uzlaşma” kavramını da “benim fikrimi kabul et” şeklinde düşünmek, hayalperestlikten öteye gitmeyen otoriter ve totaliter, anti demokratik bir düşünce biçimidir ki, ülkemizin son iki yüzyılı bu zihniyetle heba edilmiştir. “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında” bu yanlışı “herkes kendi düşünce ve yaşam alanında” düzelterek toplumsal dönüşümü sağlarsa sonuca ulaşırız…

Öncelikle varoluşsal gerçekliği gözardı ederek veya yok sayarak bir yere varılamayacağı ortadadır. Anadolu ve balkanların müslümanlığı, “Ehli Beyt Ocakları” ve “Ehli Sünnet” kardeşliğinin bir meyvesidir. Aslında “ortak mefkure” ve temel ilkeler etrafında toplanmanın insanlığa çok büyük faydalar ürettiğine tarih şahittir. Bu kardeşliğin, milletimizin ortak değerlerinde, öz benliğinde, kültürel-milli-manevi değerlerimizde buluşmasının sağladığı asırlarda oluşturduğu “medeniyet” bilinmektedir. Ne zaman ki, bu kardeşlik bağı zayıflatılmış, milletimizin bünyesine uygun olmayan düşünce ve yaşam biçimi bu topraklara dışarıdan getirilmiş, işte o günden sonra bir daha bu coğrafyada bir medeniyet oluşturulamamıştır. Allah’ı bir, Peygamberi bir, Kitabı bir, Ehli Beyt aşkı bir, Ehli Beyte yapılan zulmün hüznü bir, İmam Maturudi ile itikad imamı bir olan ve bunlar gibi “binlerce birlik içinde, bir” olan Ehli Beyt Ocakları” ve “Ehli Sünnet” kardeşliğini yeniden bu toplumun ortak değerlerinde buluşturup “evrensel insanî değerler odaklı” yeni bir medeniyeti birlikte tesis etmenin zamanı gelmiştir.Çözümüne yönelik her adımın olumlu sonuçlar vereceğinden ve bütün vatandaşlarımızın üzerine düşecek her türlü sorumluluğu göstereceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Samimiyetsiz ve çözüm odaklı olmayan, usul ve esas açısından yanlış olan dayatmacı, diyetçi, biatçı, dilencileştirici, eşitsiz, dışlayıcı, asimilasyoncu veya böyle anlaşılmış yöntemler, her konuda olduğu gibi bu konuda da ülkemize zarar vermektedir. “Çözümün öncelikli yolu, düşmanlaştırılmış bütün kesimlerin mağduriyetlerinin derhal sona erdirilmesi ve eşit yurttaşlık bilincinin ürünü olan uygulamaların bütün kesimlerce, samimiyetle kabul edilip uygulanmasıdır.”Kendilerine karşı düşmanlığın sona erdirilmesine ilişkin talepleri olan “herhangi bir grubun veya şahsın” başkalarına düşmanlık beslemesi fevkalade samimiyetsiz bir yaklaşım olur.

İbadethanelerin statüsünün kabul edilerek, tüm hakların tanınması ve el konulmuş “dergahlar”dahil özel yerlerin iadesi ve …dedelik, seyitlik, …babalık, … gibi unvan ve sıfatların” kullanılması için Anayasa’daki devrim kanunları dâhil her türlü değişikliğin yapılması,

Eğitimin, evrensel insani değerlere dayalı, bilim, sanat, kültür, medeniyet ışığında yeniden modellenmesi ile topluma giydirilen deli gömleğinden kurtulmanın sağlanması,

Dinin ve dini kurumların siyasete alet edilmemesi,

Kamuda liyakat, emniyet, adalet ve eşitlik ilkelerinin mutlak olarak işletileceği bir sistem kurulması, hiçbir grubun dini veya etnik düşüncesi ve/veya yaşam biçimi dayatması veya dışlamasına maruz bırakılmaması,

Geçmişte siyasi otoritelerin yaptıkları her türlü hata ile samimi bir yüzleşme ve her türlü mağduriyetin giderilmesinin sağlanması.

Kurumlar ile ilişkilerde, uzun yıllara yayılan mücadeleyle oluşturulmuş kurumlar muhatap alınmalıdır. Ancak bütün kurumlar samimi olarak bir diğerinin varlığını kabul etmelidir ki, gerçek bir milli birlik zemini oluşsun. Bu bağlamda evrensel değerlere göre kurumların iç yapılarının da revize edilmesi gereklidir.

Bütün kurumlarımız ve bireylerimiz, sadece kendi mağduriyetinin değil, bir bütün olarak Türkiye’nin bütün mağdurlarının sorunlarının çözümü için gerçekten samimi uğraş verdiği sürece bir yere varılır. Bütün yurttaşlara “her türlü farklılıkları ile birlikte eşit yurttaşlık”, herkese gerçekten evrensel insani değerlere göre oluşturulmuş yüksek bir medeniyet kurma çağrısı yapılmalıdır.

“Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında kendi bağımsız tutumunu ilan” eden Ehli Beyt Ocakları Mensuplarının bu açıklamasından, hiçbir siyasi düşüncenin arka bahçesi olmayacağı gibi hiçbir siyasi düşüncenin de karşıtlık üretmek için kullanabileceği kitle olmayacaklarını, iki taraftan da bağımsız tutum içinde olacaklarını açıklıkla deklare ettikleri anlaşılıyor. Halkın mevcut ittifaklardan şikayetinin arttığı bu dönemde bu mesaj çok manidardır.

Modern, aydın ve ilerici tarzın devamı ve kendilerini saflaşmaya hapsetmek isteyenlere karşı da, yeni taleplerin yükseltileceği açıklıkla ifade edilmiş. “Her türden tek tipleştirmeye karşı ikinci yüzyıla ilişkin perspektifimiz, çok kimlikli çok kültürlü bir Türkiye’nin gerçekleştirilmesi, kimsenin kimliğinden dolayı mağduriyete uğramaması, eşit yurttaşlık hakkının tüm herkes için sorgulanamaz bir hak haline getirilmesidir. Birinci yüzyılını mağduriyetle, asimilasyonla, katliamlarla geçirdiğimiz Cumhuriyetin ikinci yüzyılında artık Pirlerimizin belirttikleri çizginin, yani “72 millete bir nazarla bakma” düsturunun gerisinde kalan bir yedeklenmeyi kimse bizlerden beklemesin.” cümleleri de kelime kelime üzerinden düşünülmesi gerekli açıklamalardır.

Bu deklarasyon Anadolu birlikteliğinin yeniden sağlanacağının işaretidir. Ayrıştırmacı ve kutuplaştırıcı politikalara karşı, birleştirici “72 millete bir nazarla bakma” politikasıyla millet olma bilincinin sağlanmasıdır. Ülke meselelerinde “bağımsız tutum”içinde olarak kimsenin arka bahçesi veya karşı tarafı olunmayacağı da belirtilmiştir. İlerici duruşun inançla bağdaşır yorumunun da mümkün olduğu ortaya koyulacaktır. Dinin ve devlet kurumlarının siyasete alet edilmesinin ülkemize verdiği zararların ortadan kaldırılması için çalışılacağı da ortaya koyulmuştur. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kendi özümüze dönüp, kendi “medeniyetimizin modellemesini” ve “devletimizin sistemini” kuracağımız yüzyıl olacak, hep birlikte insanlığa modern ve medeni bir model sunacağız.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan