Yeni Dünya Düzeni ve Covid-19
Oxfam'ın raporuna göre dünya servetinin yüzde 60'ı, 2 bin 153
kişinin elinde. Bu topluluğun ülke ekonomilerine ve borsalarına olan etkilerini
tahmin edebilirsiniz.
Kendilerinin özel bir soydan geldiğine inanan
bu sapkın topluluk; ülkelerin para birimlerini dolar karşısında değersizleştiriyor ve onları
mali krizlere sokarak dirençlerini kırıyor. Böylelikle kendi nüfuz alanlarını
genişletiyorlar.
Serveti, enerji kaynaklarını, teknolojiyi, DSÖ üzerinden ilaç ve aşı
endüstrisini, medyayı, sivil toplum örgütlerini tekelinde tutan bu topluluğun,
Yeni Dünya Düzeni dedikleri bir Tanrı krallığı kurma hedefi var.
Hep ifade ettiğimiz gibi; Türkiye, apokaliptik ya da
post-apokaliptik kehanetlere bağlı çıkarılmak istenen kıyamet projesinin
merkezinde yer alan bir ülkedir.
Biraz açalım bunu;
Bilindiği gibi küresel egemen güçler, Eski Ahit ve Yeni
Ahit’in özellikle Yuhanna’nın Vahiy bölümündeki bazı kehanetleri yorumlayarak
yeni bir dünya tasarımı hedefliyor.
Yuhanna, Patmos Adası’nda tutukluyken Tanrı’nın
gösterdiği
görüntülerin yani vizyonların anlatıldığı Vahiy bölümü dikkate değerdir. Burada
Tanrı’nın krallığının nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceği işlenmektedir.
Daha evvel yazılarımızda değinmiştik; Yuhanna'nın
Esinleme Kitabı, 7 kiliseye gönderilen 7 mektupla başlıyor. İsa, öğrencisi Yuhanna'ya 7 kiliseye 7
mektup göndermesini buyurmuş. İşte bu 7 inayet kilisesi Türkiye’de bulunmaktadır.
Efes Meryem Ana Kilisesi, İzmir, Bergama,
Akhisar, Salihli, Alaşehir ve Pamukkale.
Bu sapkın topluluğun inancına göre kutsal kitaptaki
kehanetlerin gerçekleşmesi, Mesih’in Dünya krallığını alması için gereklidir.
Peki, kehanetler üzerinden hem ülkemizi hem de
tüm dünya insanlarını tehdit eden ve kendi ebedi krallıklarını kurmak isteyen
bu güçler kimlerdir?
Geçenlerde Erhan Altunay’ın “Gizemlerle Dolu
Salgınlar Tarihi” adlı kitabını okudum. Hakikaten ortada ciddiye alınması
gereken sapkın bir topluluk var.
Örneğin Eski Ahit’te şöyle bir cümle geçiyor; “ Tanrı oğullarının,
insan kızları ile evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve sonrasında
yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eskiçağ kahramanları, zorba kişilerdi.” Çok
ilginç değil mi?
Eski Ahit’in kabul edilmeyen ancak ezoterik
örgütlerin elinden düşürmediği Peygamber Enok’un Kitabı adlı bir kitap var. Bu aralar
ben de okumaya başladım. İçeriği bilim kurgu filmlerini aratmayacak fantastik
bilgilerle dolu olan bir kitap bu.
Burada gökyüzünden gelen ve Tanrı oğulları
olarak adlandırılan gözcü meleklerin insanlara büyü dâhil birçok sanatı öğrettiği yazıyor.
Sonra bu melekler, insan kızları ile evlenerek çocuk sahibi oluyor.
Bu birleşmeden doğan çocuklar, gözcü
meleklerin kanını taşıdığı için de buradan kutsal bir kan efsanesi türemiş.
Tanrı daha sonra bu gözcü melekleri cezalandırıyor ve bu melekler
düşmüş melekler adını alıyor. Hz. Davut’un işte bu düşmüş melekler soyundan
geldiğine inanıyorlar.
Bu inanca göre Hz. İsa da Davut soyundan
gelmektedir. Onlara göre İsa’nın evlendiği kişi olan Mecdelli Meryem, İsa’nın çarmıha
gerilmesinden sonra Fransa’ya gitti ve soyu, Merovenjlere karışarak devam etti.
Neticede ortada korunması gereken bir kutsal
kan vardır. İşin enteresan tarafı bu soyun bugün Tanrı krallığı kurmak gibi bir iddiası var
ve insanlardan da nefret ediyorlar.
Bilinenin aksine Yahudi krallığı kurmak gibi
bir hedefleri yok. Erhan Altunay’ın da ifade ettiği gibi kendi emelleri için Yahudileri kullanıyorlar.
Önce vaat edilmiş topraklar üzerinden büyük İsrail
devletini kuracaklar sonra seçilmiş 144 bin Yahudi hariç tüm Yahudileri
katlederek bu devleti yıkacaklar. Çünkü Tanrı krallığı için bu kehanetin
gerçekleşmesi gerekiyor.
Dünya nüfusunu da bu emel doğrultusunda ve
elbette kehanetlere bağlı olarak düşürmeyi hedefliyorlar.
Çünkü Vahiy 6:7-8’de şöyle deniliyor;” Kuzu dördüncü mührü açınca
Gel diyen dördüncü yaratığın sesini işittim. Bakınca soluk tenli bir at gördüm.
Ata biniş olanın adı ölümdü… Bunlara kılıçla, kıtlıkla, vebayla ve yeryüzünün
vahşi hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki
verildi.”
Burada salgından bahsediliyor ve işin ilginç yanı; Covid-19’un da
vahşi hayvanlardan yayıldığı iddia edilmişti. Diğer taraftan ölüme yeryüzünün
dörtte biri üzerinde yetki verilmesidir.
Neye inandıklarını önemsemiyorum inançları uğruna neyi göze alabildikleriyle ilgileniyorum. O yüzden diyorum ki Covid-19 sıradan bir salgın değil.