Yine Türkiye'nin canına okuyacaklar!
Kemal Bey ve Meral Hanım Biden’den pek umutlular.
Hani Biden, Ağustos 2020 de “Türkiye’deki İktidarı devirmeleri için muhalefeti destekliyoruz”
demişti ya…
Kılıçdaroğlu da Biden’a hemen ”Türkiye’deki demokrasiyi desteklemesini
bekleriz” tekmilini çakmıştı.
Kılıçdaroğlu’nun Yardımcısı Ünal
Çeviköz, “Biden’ın Türkiye’ye ne önerebileceği” sorusuna “Demokrasi” yanıtını
vermişti.
Bir zamanlar Kanuni, Fransa
Kralına gönderdiği mektupta ”Ben ki;
Akdeniz'in, Karadeniz'in, Rumeli'nin, Anadolu'nun, Karaman'ın, Rum'un ,
Dulkadiroğlu’nun, Diyarbakır'ın, Kürdistan'ın, Azerbaycan'ın, Acem'in, Şam'ın,
Halep'in, Mısır'ın, Mekke'nin, Medine'nin, Kudüs'ün, bütün Arap
memleketlerinin, Yemen'in ve daha nice
memleketlerin padişahı, hükümdarlara taç
giydiren, karaların Sultanı, denizlerin Hakanı, Sultan Selim Han oğlu Sultan
Süleyman Han'ım, sen ki; Fransa vilayetinin kralı Fransuva’sın!” demişti.
Ne hallere düştük ki, Kemal bey ve Meral Hanım Biden’ın elinden taç
giyecekler!
CHP’nin 15 milletvekili 30 Nisan
1978’de DİSK basın toplantısında ABD’nin Türkiye’de cinayetler işlediğini
vurgulamışlardı.
Değişimi görün ki CHP, o CHP’dir.
CHP, o gün cinayetlerle
suçladığı o ABD’den bugün demokrasi bekliyor!
Hani bize 28 Şubat’ta gönderdikleri demokrasiden!
ABD, Ecevit’in kucağına Öcalan’ı koyup, Rockfeller ve USIS burslusu,
Kissenger’in öğrencisi Bilderberger, Ecevit’i
28 Şubat’a Başbakan yapmıştı.
Ecevit de ABD’ye diyet olarak başörtüsünü
meclisten kovmuştu.
Türkiye’nin “yerli-milli eksen”e dönmesine izin verilemezdi!
Hafazanallah, öteki İslam
ülkelerine domino etkisi yaratabilir, bunun mali kaybı göze alınamazdı.
Türkiye’nin ve dünyanın iktidarlarını
sistemin efendisi global para karteli belirlemeliydi!
12 Eylül 1980 akşamı ABD Başkanı
Carter, Washington’daki Kennedy Center’da Damdaki Kemancı müzikalini
seyrediyordu. Darbe haberi Dışişleri Bakanı Muskie tarafından Başkana
ulaştırılır. Başkan’a“our
boys have done it-bizim çocuklar işi
bitirdi” denmişti.
“Our
boys and our girls-ABD’nin çocukları ve kızları” iş üzereler.
Bizdeki “Our
boys”lar Mısır’a, Afganistan’a, Irak’a gönderilen; Vietnam’a, Venezuella’ya
zorlanıp gönderilemeyen demokrasiye talipler.
Demokrasi öyle pirüpak bir rejimdir
ki, 1936’dan 1952’ye kadar bütün ABD
başkanlarını Chase Bank belirlemiştir.
Trump, kaybettiği seçimlerin
katakulliye getirildiğini yırtınıp duruyor.
Başkan Wilson’un seçilmesi “Jekyll Adası Grubu” tarafından satın alınmıştı.
Wilson da patronlarını hayal
kırıklığına uğratmamıştı.
Düzenlenen entrikalar, politikacıların, hakimlerin satın alınması, darbelerin
finanse edilmesi, iş birliğinde bulunmayanların etkisizleştirilmesi ve hükümetlerin kendi gösterdikleri yolda
gitmesi için kullandıkları fırıldaklar, ABD
demokrasisinin karakteristik özellikleridir.
ABD çıkarlarını korumak için
gerektiğinde başka ülkelerin seçimlerine
müdahale etmek, iktidarları satın
almak, ülkeleri istikrarsızlığa
itmek bu demokrasinin erdemlerindendir.
ABD Foks TV’sini, bize, tamamen hayrına(!) kurmuştur.
Osmanlının son asrında bizi meşrutiyetle meşgul ettiler.
Meşrutiyet gelirse her dert bitecekti. Zamanın “Our boys”ları Jön Türkler,
Genç Osmalılar bunun için varlardı.
Bilakis, bütün bela o sözde meşrutiyetle
geldi.
Türk İmparatorluğu’nu o sözde meşrutiyet tarihe gömdü
Son günlerimizi da sözde demokrasi
ile meşgul ediyorlar.
Sloganları her zaman aynı “özgürlük-adalet-demokrasi”.
“ABD-AB demokrasisi” getirecekler.
“Our boys”lar emir ve görev için hazroldalar.
Yine Türkiye’nin canına
okuyacaklar!