Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2496.28
BIST 100
9450.84
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yoksulluk ve açlık teolojisi

Açlık ve yoksulluk, insanlığın ortak sorunudur. Günlük hayatını devam ettirecek düzeyde yeterli gıda, giyim ve barınma ihtiyacını karşılamayan insanlar, büyük bir açlık ve yoksulluk halini yaşamaktadırlar. İnsanlar için temel gıda, giyim ve barınma imkanlarına erişmek zor olmanın ötesinde bir imkansızlık haline gelmiş bulunmaktadır.

Açlık ve yoksulluk, üzerinde espri yapılacak bir konu değildir. Aç ve yoksul insanlara simit yemelerini, domates yememelerini söylemek, sinemaya gittiklerine göre aç değiller gibi söylemler kullanmak, yoksul insanlarla dalga geçercesine beslenme önerilerinde bulunmak, insanlık onuruna yapılan büyük hakaret anlamına geldiği gibi, insanların açlık ve yoksulluktan kaynaklı acılarını küçümsemek ve önemsizleştirmek anlamına gelmektedir.

Yoksulluk ve açlık, insan için her açıdan en büyük tehdittir. Beslenme, giyim ve barınma başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamayan insanların, psikolojik, biyolojik ve sosyal bir iyilik hali içinde olmaları düşünülemez. Bedeni açlık ve yoksulluk içinde olan insanın ruhunun huzurlu ve mutlu olması mümkün değildir. Thomas Moore şöyle demektedir: “Yoksulluk ve açlık yürekleri çökertir, ruhları köreltir, insanları acı çekmeye, köle olarak yaşamaya alıştırır. Öylesine ezer ki onları boyunduruklarını sarsmaya güçleri kalmaz." Aç ve yoksul insanlar, dışarıdan gelen tehditlere ve saldırılara maruz olmaya çok açıktırlar. Açlık ve yoksulluk, öfkeli, umutsuz ve inançsız insanlardan oluşan topluluklar meydana getirmektedir.

Çok sayıda insan açlık ve yoksulluk içinde boğuşurken çok küçük bir azınlığın yemede, içmede, giyimde, gezmede, eğlenmede sınır tanımayan ölçüde harcamalar yaptığı görülmektedir. Koskoca Rusya, oligarklar denilen çok küçük bir hırsızlar ve yolsuzlar çetesiyle anılmaktadır. Çoğunluğun açlığına ve yoksulluğuna neden olan lüks ve safahat içinde yaşayanların kişilikleri, vicdanları ve ahlakları yoktur. Çalıp çırpmayı, yiyip içip semirmeyi tek yol olarak gören hırsızlar, oligarklar yolsuzlar ve ahlaksızlar, açlık ve yoksulluğun insanlığa getirdiği felaketleri ve yıkımları umursamamaktadırlar.

Yoksul ve aç insanlar, akılsız oldukları ve bilişsel yeteneklerini geliştirmedikleri için fakir ve yoksul değildirler. Zengin insanlar da çok akıllı, başarılı ve çalışkan oldukları için varlıklı değildirler. Yoksulluk ve açlık sorunu, kişisel başarısızlıklar sonucu oluşan bir sorun değildir. Toplumlara hakim olan siyasal ve ekonomik sistemler, çoğunluğu yoksulluğa ve açlığa mahkum ederken, çok azınlık bir gruba da zenginlik, güç ve kazanma sınırsız bir şekilde kapılarını açmakta ve onlara inanılmaz imkanlar sunmaktadır. Yoksulluk ve açlık, siyasal ve ekonomik sistemin ürettiği bir durumdur. Başka bir ifadeyle bazı insanlar, diğer insanları kasıtlı, bilinçli, kalıcı ve sistematik bir şekilde açlığa ve yoksulluğa mahkum etmek için her türlü yolu denemektedirler.

Yoksulluk ve açlık, Allah’ın insanları mahkum ettiği bir kader değildir. Sünnetullaha en aykırı olan durum, açlık ve yoksulluktur. Allah, insanı aç ve yoksul yaratmamıştır. Allah, insanın insanı aç ve yoksul bırakmasını en büyük günah olarak değerlendirmektedir. Açlık ve yoksulluk, Allah’ın ve insanların hukukunun birlikte ihlal edilmesi ve ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Allah, hırsızlıkla, yolsuzlukla, rüşvetle, yağma ve talanla zengin olanların safında değildir. Allah, aç ve yoksul bırakılan insanların yanındadır.

Dinin düşmanı, deizm veya ateizm değildir. Dinin düşmanı insanları sefalete, açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bütün askeri, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel güçlerdir. İnsanlar, mümin ve münkir şeklinde iki gruba ayrılmamaktadırlar. İnsanlar, sömürenler ve sömürülenler şeklinde ikiye ayrılmaktadır. İnsanları ahlaktan, akıldan ve adaletten saptıran şey, deizm veya ateizm değildir. İnsanlar, açlık ve yoksulluktan dolayı ahlaktan, akıldan ve adaletten sapmaktadırlar. İnsanların ahlaka, akla ve adalete uygun yaşamaları için sömürüyle mücadele edilmesi, dinin, ahlakın ve vicdanın en büyük emridir. Gençler deizme niçin yöneliyor şeklinde yapay tartışmalar yapmak yerine insanlar niçin aç ve yoksul kalıyor sorusunun konuşulması ve tartışılması gerekmektedir.