Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2426.73
BIST 100
9694.72
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Ekim 2022

Yüzleşme ve hafıza müzesi: Diyarbakır zindanı

Recep Tayyip Erdoğan, tarihi bir karara daha imza atıp yapılan işkenceler nedeniyle sadece Türkiye değil, dünyanın en kötü şöhrete sahip on cezaevi arasında yer alan Diyarbakır Cezaevi’nin müzeye çevrilmesi talimatını verdi. Devir için tüm işlemler tamamlandı. Uzun süredir müze ya da kültür merkezine çevrilmesi için tartışmaları süren bu konu, Adalet Bakanlığı ve Kültür Turizm Bakanlığı arasında yapılan bir protokolle netliğe kavuştu.

The Times gazetesinin "Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi" arasında sıraladığı Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi 12 Eylül darbesinin sembol cezaevlerinden biriydi.

1981-1984 yılları arasında 34 kişi hayatını kaybetti. Cezaevinde uygulanan ağır işkencelerden dolayı çok sayıda insan akli dengesini yitirirken, onlarca kişi sakat kaldı. Elektrikle işkence, falaka, kaba dayak, lağım çukuruna atma, dışkı yedirme, copla tecavüz uygulanan işkenceler arasındaydı. Diyarbakır’da 42 yıl sonra insanlık dışı işkencelerin yapıldığı bu zindanın, yüzleşme ve hafıza müzesi olması oradaki mağdurları nasıl etkiler bilemiyorum…

Madımak, Metris, Sağmalcılar, Sinop Cezaevi, Ulucanlar nam-ı diğer ‘’Ölücanlar’’, Diyarbakır 5 numaralı cezaevi… Hepsi Türkiye tarihinin karanlık dehlizleri. 12 Eylül’de bütün bir ülke açık cezaevine dönmüştü zaten. Ama bu cezaevleri birer işkence merkezi olmuştu, oradaki mağdurların hatıralarını yazmaya ne yürek dayanır, ne de vicdanlar kabul edebilir. O sebepten ben okuduğum, duyduğum hatıraları ya da o kötü anıları burada paylaşmayacağım.

Bu cezaevlerinin en acımasızı, giren herkesin bir an önce ölmeyi istediği bir yer vardı. Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi. İnsanlığın bugüne değin tanık olmadığı, hani birisinin oturup 'Acaba en kötüsü ne olabilir işkencenin’ diye düşünse aklına getiremeyeceği çeşitte işkence metotları bu cezaevinde, gençlere, yaşlılara, kadınlara ve erkeklere yapıldı. Bu işkenceler, sosyalistlere, devrimcilere, sendikacılara, aydınlara, bir eyleme katılmış olana, bir yerde düzene 'bozuk’ demiş olana, hiç politikaya 'bulaşmamış’ olana bile yapıldı.

O hapishaneden yüzlerce, binlerce kişi geçmişti; bakanlar, milletvekilleri, siyasi parti mensupları, yazarlar, şairler, sıradan insanlar, muhalifler, İşkence görenler arasında Bedii Tan, Necmettin Büyükkaya gibi isimler işkencelerde hayatlarını kaybettiler. Gülten Kışanak, Orhan Miroğlu gibi tanınmış siyasetçiler de o dönemde işkencelere maruz bırakılmışlardı.

“Diyarbakır Cezaevi'nde Allah yoktur!..” diye yazı astırıp, insanlık dışı her türlü işkenceyi yaptıran, işkencelerinin bir de başkahramanı vardı: Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran… Bu isimleri unutmamak ve unutturmamak lazım!..

Esat Oktay Yıldıran, meşhur sözü; “Binleri kuzu gibi ıslah ettik” dedi. Tam tersine, hepsini patlamaya hazır birer bomba haline getirdiler. O dönem cezaevinden çıkanların önemli bir kısmı PKK örgütünü kurdular… 40 yıldır bu ülkenin başındaki terör eylemlerin mimarları ve militanları o hapishanede işkence görenler oldu. Kim bilir belki de proje bir cezaeviydi. ..


Diyarbakır Cezaevi gayri insani muameleleriyle insanların belleğinde önemli izler bırakmış mekânlardan biridir. Bu tür acıların ve toplumsal travmaların bir daha yaşanmaması, adaletin tesisi ve teslimi tüm aktörleriyle konuşulup özüne uygun bir şekilde asıl hak sahiplerine verilmelidir. Toplumsal yüzleşmelerin, kırılmaların ve travmaların telafisinde büyük rol oynadığını unutmamak gerekir. Kürt meselesinin çözümünde bu gibi sembolik yerlerin dönüşümü toplumsal barışa katkı sağlayacaktır. Bunu yaparken siyasi enstrümanlara takılmadan salt insan haklarını esas alan bir bakış açısı ile hareket edilmelidir. Dünyadaki diğer yüzleşme müzelerinin süreçlerinden de faydalanılarak mağdurların güven ve onurunun kendisine teslim edilmesi; hikâyelerinin adalet, hakikat, barış şemsiyesi altında yeniden yapılandırılması gerekir.

Devlet üzerine düşeni yaptı, Diyarbakır 5 nolu askeri cezaevi artık yüzleşme ve hafıza müzesi olacak. Ama vicdanlardaki mahkûmiyet ebedi olacak.