Zamanın akıncıları
Devletleri ve ulusları ekonomik olarak zengin kılan üretim ve ticarettir. Bunun nice örnekleri var. Eskiden sanayi ve üretim ekonomisinin günümüzdeki gibi yaygın olmadığı çağlarda ulusları yayılmacı kılan ve onlara güç veren akıncılar vardı.
Osmanlı Devletinin önemli bir gücüydü Akıncılar. Günümüzün hakimiyet modeli değişti tabi. Ne oldu peki ? Zaman değişti Dünyaya hakim olma anlayışı kılıçtan ziyade akla terfi etti.
Milletimizin, zamanı iyi okuyamamak veya tarihin akışının doğal bir sonucu da desek bu alanda geri kalmamız bizi medeniyet kurucu iddiamızda geriletti. Günümüzün akıncı tipi eline çantasını alıp şehir şehir, ülke ülke gezen İşadamlarıdır. Bu hususu önemsediğimizden ciddi şüphelerim var.
Üretim yapan ve ürettiğini satan insanımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Bu hususu önemsemeliyiz. Konuşup dertlerini dinlediğim bir çok işadamı türlü şeylerden dertli. Örneğin, ürettiği malı satmak için dış dünyaya açılmak için yola çıkanları elimizden geldiğince bezdiren bir bürokrasi ve mevzuat var maalesef.
Belli bir rakamın üstünde ihracat yapan o işadamımıza Devletimiz lütfedip bir yeşil pasaport veriyor, buraya kadar çok güzel. Ama zulüm ve engeller bundan Sonra başlıyor. Yeşil pasaportun süresi on sekiz ay. Şayet pasaportun bitmesine altı ay kalmışsa vize istenen ülke vize vermiyor. Pasaport süreniz kısa gerekçesi ile yeni pasaport alana kadar o ülkeye gidişinizi ertelemek zorunda kalıyorsunuz diyor, konuştuğum işadamları.
Hele içeride o pasaportu tekrar çıkarmak için türlü türlü bürokratik zulümler işin tuzu biberi oluyor. İşadamlarının dernekleri var ama heralde kendilerine bir makam mevki ve güç devşirme noktası görüldüğü için bu tür sorunları dile getirmeye zamanları yok!
Türkiye’nin iki asırlık cari fazla verememe handikapı bizi bağımlı yapıyor gavura. Elin kapısında para dilenmemek için bu girişimci ruhu bezdirmemek gerek. Bırakın adam malını üretsin satsın.
Bir de bürokratik yapı üreticiyi yolunacak kaz olarak görmemeli. Tamam sosyal güvenliğe önem verilmesin demiyoruz ama kazanamayan üreticiyi de “ zalim kapitalist “ görmemek gerektir.
Sayın Berat Albayrak cari dengede ilk kez fazla verdiğimizi açıkladı. Bu dengeyi önümüzdeki yıllarda da sürdürmemiz için ihracat yapan bu akıncılara ihtiyacımız var. İhracatçı, üretici dış dünyayı fetheder, senin ülkeni tanıtır, üstüne bir de ganimet elde eder gelir. Bunu önemsemeliyiz. Bakınız Trump Amerika’nın şirketlerini korumak için gerekirse askeri tehditler bile ediyor. Bizse ne kadar zorluk çıkarırsak bu zenginler Devletin kıymetini anlasın, der gibi bir ruh haleti sergiliyoruz.
Zaman üretim yapmak olduğu kadar ürettiğini satabilenleri öne çıkarmaktadır.
Güçlü olmak İçin üretmek ilk şartsa, satmak ikinci şart. İçişleri Bakanlığı pasaport hususu da dahil yurtdışına gidecek bu işinsanlarını dinlemelidir.
Herkese hayırlı bayramlar diler, ülkemizin güçlü ihracat ve üretim ile mazlum halklara Ümit ışığı ve Milletimizin de Medeniyet iddiasının tüm fertlerimizin ruhunda akis bulmasını temenni ederim.
Allah’a emanet olunuz.