Zilletin Bu Kadarı da Fazla!

İnsanlık tarihini açıp baksak, nice zulümler görürüz; Firavunların kibri, Nemrutların zulmü, Moğol istilalarının kanlı sayfaları… Ama bütün bunlara rağmen insanlık bugünkü kadar zelil ve rezil olmamıştı. Çünkü o zaman zalimlerin karşısında dimdik duran yiğitler, sesini yükselten vicdanlar, zulme karşı kıyam eden toplumlar vardı. Bugün ise sekiz milyar insan, bir avuç siyonistin pençesinde suskun, çaresiz ve aciz bir şekilde boyun eğmiş durumda.

Gazze’de bir çocuk açlıktan can verirken, koca koca devletler “yardım ulaştıramıyoruz” diyerek mahcubiyet değil, adeta köleliğin itirafını yapıyorlar. Bir çuval un, bir damla su, bir parça ilaç bile, insanlığın onurunu temsil eden bu dünya düzeninde mazlumlara ulaşamıyor. Peki neden? Çünkü dünyanın iplerini elinde tutan siyonist çete, bütün devlet başkanlarını, bütün kurumları, bütün vicdanları zincirlemiş durumda.

Bütün teknoloji, bütün ekonomi, bütün siyaset, bütün medya devasa bir makine gibi işliyor; ama bu makine mazluma değil, zalime hizmet ediyor. İnsanlık, tarihte hiç bu kadar aşağılanmamıştı. İnsan hakları nutukları atanlar, bugün mazlum çocukların gözyaşını bile görmezden geliyor. İnsanlık onuru, doların, petro-doların ve siyonist çıkarların altında ezilip yok oluyor.

Düşünün ki, sekiz milyar insan, bir avuç zalime “hayır” diyemiyor. İnsanlık; aciz, iradesiz, vicdansız bir topluluğa dönüşmüş durumda. Oysa Allah Kur’an’da buyuruyor:

“Zalimlere en ufak bir meyletmeyin; sonra size ateş dokunur.” (Hud 113)

Ama biz ne yaptık? Zalimlere boyun eğdik, onlara itaat ettik, onların çizdiği sınırları kabul ettik. Ve şimdi zillet içindeyiz.

Bugün insanlık onurunun, İslam ümmetinin şerefinin yeniden ayağa kalkması gerekiyor. Bu suskunluk utançtır, bu acizlik günahtır, bu zillet ise kıyamet gününde ağır bir vebaldir. Açlıktan ölen çocukların yüzlerine bakamayan bir medeniyet, aslında ölü doğmuş bir medeniyettir.

Dünya bu kadar rezil oldukça, zalimler daha da azgınlaşacaktır. O yüzden mesele bir çuval un meselesi değil; mesele, insanlığın onurunu kurtarma meselesidir. Ya direnecek ve şerefimizi yeniden kazanacağız, ya da tarihin en aşağılık nesli olarak anılacağız.