Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Mart 2021

Bingöl'e Selam

Sadece Bingöl ilimize değil diğer 80 şehrimize de selam olsun! Bir hususi selamım ise, aziz dostum, meslektaşım, inançlı ve idealist aydın Mehmet Nuri Bingöl’edir. 1961 Şanlıurfa Birecik doğumlu edibimiz, temel eğitiminden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu, muhtelif yerlerde görev yaptıktan sonra doğup büyüdüğü topraklarda öğretmenliğe devam ediyor. İstanbul’da öğrencilik yıllarında gazetecilik yaptı, dergi çıkardı. O sıralarda da görüşürdük. Aradan 40 yılı aşkın bir zaman geçti. Çok çalışkandı ama Bâbıâli onun da kıymetini bilemedi. O da bir ‘mektep’ olarak gördüğü ‘vatan sathı’nda talebe yetiştirmeye başladı. Bugüne kadar on binlerce öğrencimize ilim, irfan, edep ve edebiyat dersleri verdi. Onları dinine, devletine, milletine bağlı şuurlu vatandaşlar hâline getirdi.

Müşterek hocamız merhum Mehmet Kaplan ile rahmetli yazar Tarık Buğra’nın romanları üzerine bitirme tezini tamamladı. Buğra’yla yaptığı mülakat, kitaplarda yer aldı. İstanbul’da kültür sanat çevreleriyle köklü dostluklar kurdu. 1996 yılında Sürgündeki Çeçenya romanı neşredildi.Sürgünda Tırmanış 1 ve 2, Yokuşta, Kafkasya’da Sarp Ufuklar, Nur Üstad yayımlanmış ve tefrika edilmiş romanlarıdır. Şu anda üç ayrı kültür sanat sitesinde yazıyor.

Adaşımla aynı fakültede okumuş, aynı kültür ve inanç çevresinde bulunmuştuk. İkimiz de Güneydoğu’luyduk. Dolayısıyla bazıları ikimizi karıştırıyordu. Bana “Bingöl nasılsın?” diyenler olduğu gibi muhtemelen ona da “Yardım ne var ne yok?” diye seslenenler çıkmıştır. Ben bu isim benzerliğinin dışında muhterem dostumla bir ruh beraberliği taşıdığımızı da düşünüyorum. Kaygılarımız, hassasiyetlerimiz, zevklerimiz neredeyse aynı. Edebiyata olan saygı, yazı yazmada kararlılık, bu ayniliklerden birkaçı. Dostumda en çok sevdiğim hususiyetlerinden birini size söyleyeyim: Vatanperverliği! 15 Temmuz ihanet gecesi yaşanırken en çok ıstırap çeken münevverlerimizden biri de oydu. İslam’ın son kalesinin yıkılma tehlikesi, onun da içini parçalamıştı. Ama büyük devletimizin ve mübarek milletimizin, Allah’ın inayeti ve ümmetin dualarıyla FETÖ hainlerine gereken dersi vermesi, Türkiye genelinde muazzam sevinç uyandırırken en çok bahtiyar olan kişilerden biri de inanıyorum ki Bingöl’dü. Nitekim daha sonraki konuşmalarımızda, bu hislerini açıkça ifade etmişti.

Yazarımızın bugünlerde iki kıymetli eseri neşredildi. Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık’den çıkan bir roman ve bir hikâye kitabı. Önce Siyahtan Turkuaza Koşmak adını taşıyan ve aralarında 15 Temmuz hikâyelerinin de bulunduğu eserden bahsedeyim. “Birecik Kız Anadolu İHL kadrosu”nda ithaf edilen bu seçkin kitabın ilk hikâyesinde, iki 15 Temmuz gazisinin yaşanmış hikâyesi anlatılıyor. “Gül Goncası Gibiydi Yarası” hikâyesi de 15 Temmuz Kahramanları’na ithaf edilmiş. “Emirdağlar Yükselince” hikâyesindeki şu ithaf çok manidar: “15 Temmuz’da tank durduran şuura minnetle…” Mazlum İslam coğrafyasının dertleriyle hemdert olan Bingöl, “Yalel Sedaları” hikâyesini ‘Filistin’in isimsiz kahramanları’na adamış. Dedim ya ‘müştereklerimiz’ çok. Yazarımız da kedisever, kedi besliyor. Onları anlattığı “Kedilerimiz” hikâyesini okumalısınız. “Geçmiş Zaman Olur ki Hayali Beş Para Etmez” hikâyesinde, Bâbıâli’de tutunamayışını anlatıyor. İyi ki bozulmaya başlamış basın mecrasında yer almadı da maarif dünyasında değerlerimize hizmet etti, kalemiyle güzellikleri yazdı. “Baykan Suyu Şen Şakrak” hikâyesi, “15 Temmuz şahlanış davasını neslimize aktaranlara” ithafıyla okuru selamlıyor. O şuuru diri tutmak isteyen edebiyatçımız, inanıyorum ki Türkiye’mizin yaşadığı o fırtınalı günleri yeni bir romanında yazacaktır. Vefa konusunda örnek olan Bingöl, “Bedel Çanakkale Gibi Olursa” hikâyesini hocası Verdi Kankılıç’a, “Serkeş Kelebekler” hikâyesini kadim dostu Hüseyin Yılmaz’a ithaf etmiş. Fakire de “Yakaza mı, Hayal mi?” yazısını lâyık görmüş, sağ olsun, var olsun.

Ver Elini Türkmeneli, yazarımzın ‘Gönül Sayhası’ ile başladığı nehir romanların ilki. Kapağını bayrağımız süslüyor. Afganistan merkezli roman aslında mazlum bütün coğrafyaların hüzünlü destanı. Bosna’dan Kırım’a, Doğu Türkistan’dan Kerkük’e kadar Türkçe konuşan Müslümanların yaşadıkları dramı çarpıcı biçimde dile getiriyor. Mizaç olarak mütevazı olan Mehmet Nuri Bingöl, Arif Nihat Asya gibi “Sanatım Sen ve saniham Sen’den / Gurur verme İlahi, gurur verme bana” diyen çelebilerdendir. Kutlu kalemiyle edebiyatımızı nurlandıran has dostuma selam olsun!