Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2441.38
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Ocak 2021

Kalbe not...

Vapur iskeleye ancak yanaşabilmişti. Anlaşılan ağırdan almıştı ve benim gibi seyrine dalmıştı Boğaz’ın. Kim olsa bu muhteşemlikten etkilenir dalıp dalıp giderdi. Evet, İstanbul’un eşsiz güzelliği karşısında körün bile gözleri açılır desem hiç de abartmış olmam. İstanbul’da yaşamak cennette yaşamak gibi bir şey ancak kıymetini bilmediğimiz şeyler zamanla elimizden kayıp gidiyor.

Sabah bir simitle denize açılan sahil kahvelerini özlemeyen var mı aranızda?

Hz. Yakup’un, Yusuf’u sevmesi gibidir İstanbul sevdası. Kim özlemedi ki Kuzguncuk’ta bir kıyı kahvesinde dalıp dalıp gitmeleri… Her dal sigarada dumanı içine çektikçe kendine gelen kahvehane mukimlerinin hikâyelerini yazmadığıma bin pişmanım. Bir adam tek sigarada yanıp yanıp durdu. Yetmişlik yaşını tek sigarada özetlemişti. Gece yerini seher vaktine bırakırken koyu bir çay eşliğinde rahatlamış gevrek bir simitle ruhunu hafifletip kendine gelmişti. Derin bir düşün seni içine çekmesiyle birçok kez düş boğulması yaşarsın bu şehirde...

Bir vapur daha ağır ağır iskeleye yanaşıyordu…

İskeleye vardıktan sonra yüzlerce insan meydandan karınca gibi dağılıyor. Yüzlerce farklı ve renkte hayatlar birbirini tamamlayarak ritimli yürüyüşlerle kendi yolunu tutuyor. Kim özlemedi ki hayata yelken açılan o günleri, kim özlemedi ki İstanbul’un kıvrım kıvrım sokaklarından akan o insan selini? Bu ırmağın akışına kim kapılmak istemezdi ki? Evet, o büyülü günlerden uzak, tersine çevrilmiş bugünleri yaşamak acı veriyor ancak ağrı geçtikten sonra umarım daha büyük ağrıların sebebi olmayız...

Umutsuzluk yok

Beşiktaş’tan, Üsküdar ve Kadıköy’den o şenlikli vapur günleri geri gelmeyecek demeyin, gelecektir. Yine eskisi gibi birbirine karışan ezan seslerinin ardından soy atlar gibi camilere koşacağız. Birazdan vakit namazı...

Çok önceleriydi, beni buraya çeken imamın davudi sesi ve gönül okşayıcı dili olmuştu. Bu caminin manevi havası bana iyi geliyor. Soludukça yaşadığımı fark ediyorum. Buraya her gelişim Kudüs’e gitmişim gibi bir his veriyor bana. Geçmişin manevi havasına yaslanmak iyi geliyor ve kendimi Fatih’in İstanbul’unda yaşamış gibi ayrıcalıklı hissetmenin havasına giriyorum.

Rahmetli babamın başımı okşadığı çocukluk günlerime geri dönüyorum. Ancak her defasında gözlerimin nasıl dolduğunu da anlatamam. O günleri toprağa düşmüş taze yağmur kokusu gibi içime çekiyorum. Yağmurdan sonra nasıl da neşvünema ederdi hayat. Hele susuzluktan dudakları çatlamış toprakların suyla kavuşma sevincine diyecek yoktu. O bereket getiren yağmurları özlemeyen yok gibidir şimdilerde...

İnsanlık ders çıkarmış mıdır bilemem ama başımıza ne geldiyse kendi yapıp ettiklerimiz yüzünden geldi. Bu yüzden bize küstü rahmet. Eskisi gibi yağmur kokmuyor bu topraklar. Yine de güneş Batı’dan doğmadığı sürece umut vardır.

Umutlu olmak gerek

Biz umutlu olursak, umut vardır her zaman. Yine sabah ezanında çöpçülerin her süpürge sallayışında neşeli hallerine şahit olacağız. Gece vardiyasından dönen yorgun işçileri ve o nasırlaşmış öpülesi emekçi ellerinde derin çekiç izlerini göreceğiz. Çiçekçi kızları, sokak simitçilerini göreceğiz. Martılara simit attığımız o günlerin lezzetini tadacağız yine. Umarsızca, sırtındaki hayatın ağırlığından olacak ki hissiz ve tepkisiz geçip gidenleri de görmeye çok ihtiyacımız var. Bu zor günler gösterdi ki hissizliğin bile tadı tuzu varmış meğer. Sönen umutları tutuşturmak için birbirimize ihtiyacımız var...

Dünyanın bir köhne gerçeklikten başka bir şey olmadığını, gelip geçici olduğu görülmüştür sanırım bu salgın günlerinde. Ömrümüzün bir dövünme, hayıflanma, deneme ve keşke demelerin toplamı olmadığının farkına varılmıştır umarım. Bu zor günlerden ruhen sağlam çıkanların iç hesaplaşmalardan da sağlam çıkacaklarını düşünüyorum. Ders almamışlarda büyük boşlukların olacağı da kesindir. Daha kötüsü de sırtına deli gömleğini geçirecekler çok olabilir.

Ölçü şu, Allah’ın insanlar için öngördüğü değerlerin ve hakların bütün insanlığın hakkı ve değeri haline gelmedikçe dünya normal haline dönmeyecektir. Aksi halde daha büyük sorunların insanlığı tehdit etmesi muhtemeldir.