Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2433.60
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Şubat 2022

Mutluluk hayattır!

İnsanın temel varoluş hali, mutluluktur. Yaşadığımız her şey, aslında mutlu olmak demektir. Mutluluk, çok uzaklarda ve hep peşinde koşulan bir şey değildir. Meraklarımız, şaşkınlıklarımız, üzüntülerimiz, arzularımız, özlemlerimiz, şaşkınlıklarımız, korkularımız, tiksintilerimiz, kısacası yaşadığımız her şey mutluluğa dahildir. Mutluluğu hayatla özdeşleştirmek, bizi hem hayata, hem mutluluğa bağlamaktadır. Mutluluk, bir anda olup biten bir şey değil, sürekli olarak tecrübe ettiğimiz yaşam stilimizdir.

Mutluluk, istediklerimizi elde etmek için hayatımızı harcamak demek değildir. Mutluluk, hayatın kendisini istemektir. Başarı, istediklerimizi elde etmek değildir. Başarı, hayatı dolu dolu yaşamayı gerçekleştirmektir. Hayat, bütün insanlarla farklılıklarıyla birlikte yaşamayı gerçekleştirmek demektir. Yaşamak, özgürlük ve mutluluk arasındaki özdeşlik ilişkisini Nazım, çok çarpıcı bir şekilde dile getirmektedir: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...”

Mutluluk, eştir, aştır ve iştir. Sevdiğimiz insanla yaşamak, mutluluktur. İstediğimiz işte çalışmak mutluluktur. Hayatımızı sürdürmemizi sağlayacak yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarımızı karşılamak mutluluktur. Mutluluğun temelinde, sevdiğimiz insanla yaşamak vardır. Hayatımızdaki insanı veya insanları sevmek, özlemek, paylaşmak ve kısacası birlikte ve beraber yaşamak temel mutluluktur. Kadın ve erkek, birbirlerine hayatı mutlu, verimli ve coşkulu hale getirebilirler. Kadın ve erkeğin hayatı mutlu olarak yaşamalarının yolu, birbirlerini eş ve eşit görmelerinden geçmektedir.

Bu dünya, mutlu olacağımız yerdir. Dünyayı değersiz ve önemsiz görmek, bizi mutlu yapmaz. Dünyaya, tabiata ve hayata değer vermek, bizi mutlu yapar. Dünya, tabiat ve insan hakkında iyi düşlere, düşüncelere ve duygulara sahip olmak, hem bizi mutlu eder, hem de dünyanın daha iyi bir haline gelmesine katkı sunmamıza imkan hazırlar. Dünyadan ve hayattan kendimizi soyutlayarak, sahte hayallerle mutlu olacağımıza inanmak, kendi kendimizi kandırmak olduğu gibi, gerçeklikten kopmak anlamına da gelmektedir. Mutluluk, hayattan, gerçeklikten, dünyadan, tabiattan ve insandan kopmadan ve onlara yabancılaşmadan gerçekleşebilecek bir tecrübedir.

Mutluluk hali, kişinin kendisiyle kurduğu ilişkiyle yakından ilgilidir. Pascal, mutluluğu, kişinin bir odada kendisiyle başbaşa kalması olarak nitelemektedir. Kafka ise mutluluğu, kişinin kendi kendine yeterli olması olarak anlamaktadır. Mutluluk, kadının ve erkeğin birbirine ihtiyaç duyması, birbirini araması, birbirini bulması, birbirini yaşamasıdır. Yalnız kalmak ve kendi kendine yeterli olmak mutlu olmak değildir. Mutluluk, kadın ve erkeğin çabalarıyla üretilen ve elde edilen hayattır. Kadın veya erkek, tek başlarına mutlu olamazlar. Cengiz Aytmatov, hayatımızdaki bütün ilişkilerimiz ve davranışlarımız sonucunda mutluluğu ürettiğimizi ve biriktirdiğimizi söylemektedir: “Bana sorarsanız gerçek mutluluk yaz yağmuru gibi birdenbire boşanmaz insanın başına. Davranışımıza, çevremizdeki insanlarla ilişkilerimize her gün azar azar çeki düzen vererek eksiklerimizi tamamlarız. Yavaş yavaş biriken bir şeydir mutluluk.” Damlaya damlaya mutluluk olur. Kadınlar ve erkekler, karşılıklı olarak emekle ve akılla birbirlerini mutlu etmeye çalışmaları halinde mutlu olabilirler.

Mutluluk, geçmişe hapsolmak olmadığı gibi, gelecek kaygısıyla kendini harcamak da değildir. Mutluluk, anı israf etmeden yaşamaktır. İnsanın bulunduğu yerde ve zamanda yaşamanın hakkını vererek gelişmesine ve olgunlaşmasına katkı ve doyum sağlayacak şekilde yaşaması, mutluluktur. Mutluluk, anı sahici şekilde yaşamaktır. Her an yapacak bir şeyler, sevecek bir şeyler ve ümit duyulacak şeyler vardır. Anı, emekle, sevgiyle ve umutla yaşamak lazımdır. Sevgiyle, tutkuyla ve coşkuyla bulunduğumuz zaman ve mekanda emeğimizi harcayarak mutluluğu üretmenin peşinde olmak, hayatı mutluluk olarak yaşamamızı sağlayacaktır. Hayatın akışı içinde emeğimizle sürekli olarak mutluluk üretmeliyiz. Mutluluk, sevgi ve emekle tahsil edilen hayattır. Mutluluk, akılla, emekle ve ahlakla üretilen gerçek bir tecrübedir. Aklın, emeğin ve ahlakın olmadığı bir yerde mutluluktan değil, mutsuzluktan ve yozlaşmadan söz edebiliriz.

Mutluluk, duygusal, düşünsel ve davranışsal açılardan sürekli olarak bir oluş hali içinde olmak demektir. Hayatın akışı içinde kendi oluşumuzu geliştirdikçe, mutlu oluruz. Mutluluğumuz, dışarıda olan paraya, şöhrete, güce veya mala sahip olmaya bağlı ve bağımlı değildir. Mutluluğun kaynağı, içimizdedir. Ruhumuzu geliştirdikçe, yeniledikçe ve oluşturdukça mutlu olabiliriz. Ruhumuzu ihmal etmemeliyiz, çünkü hayatın ve mutluluğun ekseni ruhtur.