Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2439.35
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2022

Para kutsal mı?

Hayatımızın büyük bölümü para kazanmak için geçtiği gibi, konuşmalarımızın neredeyse tamamı da paraya dairdir. Para, bugün hayatımızın merkezini oluşturmaktadır. Kadim düşüncede “insan her şeyin ölçüsüdür” veya” Tanrı her şeyin ölçüsüdür” şeklinde temelleri belirleyen yaklaşımlar ortaya konulmaktaydı. Günümüzde durum büyük ölçüde değişmiş bulunmaktadır. İnsani durumumuzun temellerini artık para belirlediğinden dolayı, ‘para her şeyin ölçüsüdür’ şeklinde ifade edebiliriz. Paranın her şeyin ölçüsü olması, paranın teolojinin detay bir konusu değil, merkezi konusu olarak elle alınmasını zorunlu kılmaktadır. Paranın her şeyin ölçüsü haline gelmesi, maneviyatımızı, ahlakımızı, duygularımızı ve düşüncelerimizi belirleyen temel değer haline gelmesi anlamına gelmektedir. İnsan, Tanrı’ya kul olmak veya paraya kul olmak arasında radikal bir meydan okumayla yüzyüzedir.

Kötü olan paranın kendisi değildir. Parayı Tanrıya rakip hale getiren başka bir şey vardır. Parayı kötülük kaynağı haline getiren ve onu ilahlaştıran şey, insanın para sevgisidir. Para sevgisiini saplantı düzeyinde Tanrı dâhil her şeyin en üst değeri haline getirmek, parayı, uğruna bütün kötülüklerin işlendiği bir ilah haline getirmektedir. İnsan, parayı ve Tanrı’yı aynı anda sevemez. Kişi, para ve Tanrı arasında bir seçim yapmak zorundadır. İnsanı yozlaşmaya götüren şey, para, güç ve yalan uğruna Tanrı’nın rızasına uygun bir hayat yaşamak yerine, para ve güç içinde yüzmek için her türlü ahlaksızlığı, akılsızlığı ve adaletsizliği mubah hale getirmesidir. Her zaman birbirine zıt olan Tanrı’nın gücü ve paranın gücü, dün olduğu gibi, bugünde çatışma halindedirler. Paranın bizzat kendisinde Tanrı’ya zıt bir durum yoktur. Tanrı yerine paranın bizzat kendisinin gücün, doğrunun, iyiliğin ve güzelliğin ölçüsü olarak sevilmesi ve bağlanılması, parayı Tanrı’ya zıt hale getirmektedir. Paranın bütün değerlerin ölçüsü haline getirilmesi, para sevgisi ve saplantısı uğruna Tanrı dâhil her şeyin kullanılması, parayı Tanrı’nın üstünde bir otorite haline getirmektedir.

Parayla kurduğumuz ilişki, teolojik açıdan radikal bir ilişkidir. İsa Peygamber, dağda verdiği ünlü vaazında paraya ve Tanrı’ya birlikte bağlanmanın imkânsızlığını çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir: “Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Çünkü ya birinden nefret edip diğerini sevecek ya da birine bağlanıp diğerini hor görecektir. Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz (Matta 6:24).” İsa Peygamber, Tanrı ya da Mammon arasında net bir tercihte bulunmanın insan için bir zorunluluk olduğunu ifade etmektedir.İbranice bir kelime olan Mammon kavramı, yeryüzünde değerli olan her türlü para, mal ve zenginlik anlamına gelmektedir. Mammon kelimesinin kök anlamı ise güven duymak anlamına gelmektedir. Para, burada insanın güvendiği güç, kuvvet, mal ve zenginlik anlamına gelmektedir. İnsanın güvendiği ve dayandığı bütün maddi zenginlikler ve güçler, aslında onun ilahı durumundadır. İsa Peygamber, para etrafında insanın sahte ve gizli ilahlar icat etmesi ve bunlara köle olması konusunda insanlığı radikal bir şekilde uyarmaktadır. “Altın ile gümüşe (paraya) tapanlarla kadifeye (lüks yaşayışa) tapanlar helâk olmuştur ” diyen Hz. Peygamber, “dinar ve dirheme tapan” kişiler için “abdü’d-dinar ve abdü’d-dirhem” nitelemelerini yapmaktadır. Dinar ve dirhemin kulu olmak anlamında paranın ilahlaştırılmasının anlamı, kişinin para ve güç uğruna ahlakı, maneviyatı, dini, siyaseti, sanatı, felsefeyi, bilimi, hukuku, doğayı ve insanın bizzat kendisini araçsallaştırması, kullanması, sömürmesi ve tüketmesidir.

Paganizm, insanın yapay tanrılar karşısında secde etmesi demek değildir. Paganizm, gizli bir şekilde insanın güvendiği ve dayandığı dünyevi zenginliğe, mala, mülke, paraya, yalana ve keyfe tapması anlamına gelmektedir. İnsanın paraya ve Tanrıya birlikte inanması mümkün değildir. Para ve Tanrı arasında bir seçimin yapılması mutlak bir zorunluluktur. Çoğu insan parayı ve gücü seçmesine rağmen Tanrıyı seçtiğini iddia etmektedir. Başka bir ifade ile paraya ve güce kul ve köle olanlar, Tanrıya iman ettiklerini söyleyerek gerçek durumlarını maskelemektedirler. İman veya inkar, bir güven işidir. Tanrı yerine paraya ve güce güvenenler, aslında Tanrı’ya güvenmemekte ve ona dayanmamaktadırlar. Bunlar para ve güç sayesinde istedikleri her şeyi elde edebileceklerine inanmaktadırlar. Paraya iman edenler için Tanrı, kullanışlı bir kurgudan başka bir şey değildir. Dinarın veya doların kulu olmadan sadece Allah’ın istediği ahlaka, hukuka ve barışa uygun yaşayan özgür ve onurlu insan olarak yaşamayı gerçekleştirmek, dün olduğu gibi bugünde insanın önündeki en zor, acılı ve çetin meydan okumadır. Bugün teolojinin en önemli görevi, paraya dair şu yalın gerçeği insanlığa anlatmaktır: Para, kutsal değildir! Paranın kutsal olmadığı gerçeğinin farkına varmak, insanlığı paraya dair yanılsamalardan özgürleşmesini sağlayacak çok değerli bir olgunlaşmanın önünü açabilir.