Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2440.02
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Aralık 2022

Siyasetçi, mütefekkir ve din âlimi…

Ülkeniz terör belasıyla hem de terörün her türlüsüyle uğraşabilir. Ailedeki, şehirdeki, trafikteki eşkıya belasıyla uğraşabilir. Bu tür belaların yaktığı ateş; neredeyse her eve, genç yaşlı, kadın erkek herkese düşer. Hamile kadınlara da kundaktaki bebeklere de düşer. Hatta insanın haricinde diğer canlılara da düşer. Orman yakan teröristler hatırlanırsa ne dediğimiz çok iyi anlaşılacaktır.

Toplumunuz yanmasın, ülkeniz her daim güçlü ve adaletli kalsın istersiniz. Emniyetli, huzur ve barışın hâkim olduğu topraklar arzularsınız. Ancak milyarlarca paranızı, binlerce canınızı bu yolda harcamak zorunda kalırsınız.

Alenî edepsizlik, şehir, trafik ve aile eşkıyalığı gibi envaı çeşit belaları önlemek için yasa ve kanun çıkarabilir, emniyetinizi güçlendirebilirsiniz. Dijital terör, silahlı terör için yasa ve kanun çıkarabilir, silah teknolojilerinizi kendiniz yapabilir ve kullanabilirsiniz.

Bunlar bir ülke için özellikle bu ülke için olmazsa olmazlardandır. Ancak insan kalitesini maddi manevi arttıramadıysanız bu gelişmeler bir noktada tıkanıp kalacak, toplumsal hastalık olan eşkıyalık ve terörizmin yaktığı ateş söndürülemeyecektir.

Toplumsal hastalıkların kaynağı, nefsin terbiye edilemeyişidir. Toplumu yüksek ahlaka kavuşturamamaktır. Toplumsal hastalıkların çözümü olan toplumsal nefs terbiyesini esas alamayıştır.

Ahlak dosyamızda birçok başlıkta izah etmeye çalıştığımız nefs terbiyesinin, edep ve güzel ahlakın üzerinde durma sebebimiz aslında bu konuyu tekrar tekrar değişik boyutlarıyla ele almak, bireysel ve toplumsal yangınların çözüm yollarını bulabilmektir.

Din âlimlerinin bundan daha büyük bir görevi, siyasetçilerin bundan daha mühim bir gayreti, mütefekkirin bundan daha elzem bir düşüncesi olabilir mi? Toplumun önünden giden din adamları, mütefekkir ve siyasetçiler bunun farkındalar mı?

Toplumun önünden gitmek demek, toplumu maddi manevi sağlıklı tutmak ve bunun için elinden geleni yapıp alnından ter düşürmek demektir. Doğru olanı, iyi olanı, hayırlı olanı önce kendilerinin yapması sonra beraber yapalım demesi ve topluma da yaptırabilmeleri demektir.

Toplumsal hastalıkları başlatan iç güç, her ne kadar terbiye edilmemiş nefs ise dış güç, iblis ve iblisin çocuklarıdır. İblis ve iblisin çocukları kıyamete kadar var olacaksa edep ve ahlakı bozmaya çalışacaksa eşkıyalık ve terörü yayacaksa din adamı, mütefekkir ve siyasetçilerin önceliği birey ve topluma iyilik timsali Âdem’i hatırlatmaları, Havva’yı hatırlatmaları çözümdür. Âdem ve Havva’nın af dilemesi, tövbe edişi, edep ve ahlakını, doğru, iyi ve hayırlı olma cihadını öğretmeleri çözümdür.

İblis gibi Kabil gibi her daim kaybedenlerden değil her daim kazanacak olan terbiye edilmiş nefsi, Hâbil’in hikmet ve duruşunu birey ve topluma kazandırmaları çözümdür.

Yoksa toplumsal hastalıklardan kurtulamamış ve bırakın önünden gidecekleri arkasından bile gidilemeyecek bir toplumla karşılaşacaklardır.

İnsan ve toplumun hastalıklarının şifası edep ve ahlaktır, nefs terbiyesidir. Toplumun önünden gidecek din adamının da mütefekkirin de siyasetçinin de yapabileceği en güzel şey, kanun ve yasaların ulaşamayacağı her yere ulaşabilen nefs terbiyesini, edep ve ahlakı yaygınlaştırmaktır. Ancak böyle büyük, güçlü ve adil bir ülke olunabilir.