Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2437.43
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Haziran 2019

Umutsuzluk yok!

Umutsuzluk yok!

Hz. Ali için anlatılır. Bir kaleyi kuşatmışlar, düştü düşecek; ama akşam namazı vakti girmiş.

Hz. Ali demiş ki:

- “Yarınız saldırmaya devam etsin, yarınız da namazını kılsın; vakti kaçırmayın.”

Komutan mukabele etmiş:

- “Efendim! Düştü düşecek... Bekleyelim biraz daha ondan sonra kılarız.”
Hz Ali'nin verdiği cevap tam da bugünü özetliyor:

- “Uğruna savaştığımız değerleri ihmal ederek zafer kazanmanın hiçbir anlamı yoktur.”

Her işte olduğu gibi özellikle İslami ve siyasi mücadelede bu önemlidir. Fırtınalar kopsa da asıl amaç davadır ve Allah’ın rızasıdır. Bu nedenle zafer geliyor ve bereketi oluyor. Allah tüm tuzakları bozuyor. Bozulmuyorsa suç bizde!

Maddi anlamda istenilen yapıldığı halde üzüldüğünüz, zorda kaldığınız olmuştur. Belki zülfüyâra dokunulmuştur. Suçumuz büyük, Hakk’ın ve halkın hoşnutsuzluğu olmuştur. Bu yüzden İstanbul’un seçiminde Hakk’ın ve halkın memnuniyetinde azalma oldu.

Davada fedakârlık, doğruluk, dürüstlük, samimiyet ve en önemlisi de Hakk’ın ve halkın rızasıdır. Esas olan da Allah’ın istediği neticeye varmaktır. Takdir onundur çünkü. Umarım bu sille bizi kendimize getirir. Keşke bu tokat İstanbul olmasaydı!

Gerçi, hayır görünmeyen bir neticeden Allah hayır murat etmiş olabilir. Önemli olan neticenin arkasındaki sır ve İlahi kudretin muradıdır. Sonuçta ilahi takdir neyse o oluyor. Çabamızın karşılık bulmasından ya da bulmamasından biz sorumlu değiliz. Önemli olan yaptıklarımızın Hakk’a, hukuka ve adalete uygunluğudur. Demek ki kusurlarımız çok...

Sadece mala mülke, makama ve mevkie, dünyaya odaklandık. Bu yüzden ömrü ve bereketi az oluyor yaptıklarımızın. Dünyevileştik…

Allah’ın hayata müdahalesi asla unutulmamalıdır. “Ben çalıştım, başarı sadece benim” ifadeleri dava adamından beklenmez. Bil ki, başarı veya başarısızlık Allah’ın takdiridir. Bize düşen seferde olmaktır. Sonucun Allah’tan olduğuna inanmaktır.

Evet, İstanbul’u kaybettik! Asıl büyük tehlike; gelecekteki bütün seçimleri kaybedebiliriz tükenmişlik ruh halidir. Kendimizi ilke ve değerlerimizle yeniden inşa edebilirsek, yarın İstanbul geri gelir. Eskilerin tabiriyle: “Belki de kaybetmek bu yolda muzaffer olmaktır. Sen nereden bileceksin.”

Yıllardır şahitsiniz değil mi?

Adamlar girdikleri her seçimi kaybettiler. Pes mi ettiler? Hayır…

Körfezin pis kokusu burunları çatlattığı halde İzmir’i ehline teslim etmiyorlar.

Sen ne yaptın?

Onca yatırım ve onca hizmeti bir kalemde sildin. Soğan ve patates hesabı yaptın. İyi bil ki yanaştığın yer asla dost değildir!

Daha ne yaptık?

Kardeşliğimizi, dostluğumuzu ve dostlarımızı küçülttük. Bil ki, küçük lokma haline gelirsek hepimizi tek lokmada yutarlar! İstanbul seçiminden çıkarılabilecek en önemli derslerden biri de budur. Henüz vakit geçmiş değil. Zararın neresinden dönülürse kârdır.

Aramızdan kötü niyetliler, samimi olmayanlar mutlaka vardır, ayıklanmalıdır. Bu açıdan İstanbul seçimi bir işaret fişeğidir. Çoktandır İstanbul uyarıyordu, gitti! Bu at gittiği yerde kalmaz. Çünkü at sahibine göre kişner. Yeter ki arınalım, yeter ki Allah’ın yardımını tekrar hak edelim. Biz bu kayıptan döneriz.

Zaman, “olanda hayır var” teslimiyeti ile ders alma zamanıdır.

Neyse ki yarın var...