0
Türkiye, henüz, 30 Mart Yerel seçim sonuçlarını analiz etmeden, yeniden seçim sathı mailine girdi. Bu defa, halk cumhurbaşkanını seçecek. Başlı başına tarihi bir olay; çünkü siyasal sistem aşama aşama değişiyor, kendini yeniliyor. Yetkisi artan bir cumhurbaşkanı, artık, daha çok siyasetin merkezinde olacak. Daha çok koşacak ve terleyecek…
Cumhurbaşkanı seçiminde tartışılan asıl mesele; Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmalı mı, olmamalı mı sorusu… Öncelikle, bu millet, Erdoğan'a 30 Mart Yerel Seçimleri'nde yüzde 45'in üstünde bir oy verdi. Bu desteğin anlamı, halk, Erdoğan'a Çankaya vizesini vermiştir. Yerel seçim sonuçları bir de böyle okunmalı…
AK Parti, artık, siyasi harekete dönüştü…
Ancak Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğu takdirde AK Parti'nin yoluna nasıl ve kiminle devam edeceği tam bir muamma. Genel değerlendirme, Erdoğan'ın AK Parti'yi bir arada tutan "siyasal tutkal" olduğu ve Cumhurbaşkanı olması halinde partinin dağılabileceği yönünde.
Öncelikle bu yorumlama, ANAP ve DYP eksenli bir yorumladır; yeterli değildir. Çünkü tarih ve şartların farklı olmasının yanı sıra, AK Parti siyaseti etki alanını artıran ve gücünü koruyan bir partidir. Hatırlayacaksınız, AK Parti, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan Genel Seçimde yüzde 34'ün üzerinde oy alarak tek başına iktidar olmuştu. Çıkarmış olduğu 365 milletvekili ile TBMM çatısı altında, Menderes'li Demokrat Parti'den sonra oluşan en güçlü siyasal gruptu. Son Yerel seçimde ise yüze 45. 5 oy alarak gücünü artırmaya da devam etmekte. Açıkçası, siyasal gücünü koruyan bir parti, lider değişiminde bazı aksaklıklarla karşılaşsa bile, kolayca dağılmaz. Bu aşama da izlenmesi gereken strateji, AK Parti siyaset yapma biçiminin korunmasıdır.
Değişim, Yenilenme ve Normalleşme…
Erdoğan eksenli yorumlama biçimi, oldukça lider merkezli bir açıklamadır; demokrasi kültürünün ruhuna da zıttır. Burada sorulması gereken soru şudur; Türkiye, daha ne zamana kadar lider kültü etrafında siyasi hayatını devam ettirebilir? Evet, Erdoğan, güçlü ve karizmatik bir lider... Bunun yanın sıra, AK Parti, politik bir parti olmanın da ötesine geçmiş, siyasal bir harekete dönüşmüştür. Artık, muhafazakar-demokrat siyaset yapma biçimi oluşmuştur. Ayrıca 2023 ve 2071 gibi uzun soluklu hedefleri, vizyoner projeleri de bulunmaktadır. Böylesi uzak hedeflere odaklanan bir hareket, liderinin Çankaya'ya taşınmasıyla siyasi güzergahını değiştiremez. 30 Mart Yerel seçimlerinin, AK Parti'ye yüklediği bir misyon da bu olsa gerek.
Kısacası, Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmalı… Erdoğan'ın Çankaya'ya taşınması, lider kültü etrafındaki siyasetin değişmesine ve normalleşmesine katkı sağlayacaktır. Türk siyasetinin normalleşmeye ihtiyacı olduğu da aşikar. Değişim ve yenilenme ile at başı giden normalleşme, AK Parti'ye yön vermeli. Çünkü değişim ve yenilenme, AK Parti'nin ruhudur.