Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2400.30
BIST 100
10261.43
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ahlak ve ilim kılıçtan keskindir

Abdulkadir İ[email protected]
Ahlak ve ilim kılıçtan keskindir
15 Şubat 2016 01:00:00
Abdulkadir İ[email protected]

Bu gün Müslümanların çoğunlukla evinde Kuranı Kerim kitap halinde bulunmakla beraber, Kur'an ahlakı gerek şahsi ve gerekse toplum hayatına hakim olmadığından 'Müslüman olmayanlar halimize bakarak nasıl Müslüman olabilirler?' sorusunu kendimize sormamız lazımdır.

Peygamberimiz (a.s.m.) Hz. Muhammed döneminde hiç kimsenin elinde Kur'an-ı Kerim kitap haline getirilmediğinden bir tek nüshası yoktu. Allah tarafından gönderilen ayetler yazılı olarak muhafaza edilmekle beraber, başta Peygamber efendimiz ve gerekse bazı sahabe ve hafızlar tarafından ezberleniyordu.

Hz. Peygamberin (a.s.m.) vefatından sonra Hz. Ebubekir (r.a.) döneminde Kur'an üzerinde çalışmalar yapıldı ve bütün ayetler hem yazılı ve hem de hafızlar tarafından hıfz edilmiş olduğundan Kur'anla ilgili olan her şey birlikte değerlendirilip bir tek nüsha meydana getirildi. Hz. Peygamber (a.s.m.) bir hadisi şeriflerin de size iki şey bırakıyorum biri Kur'an biride sünnetim demişti. Diğer bir hadiste ise size iki şey bırakıyorum biri Kur'an biri de ehli beytim demişti. Çünkü ehli-beyt hem Kur'an'ın ve hem de Hz. Peygamberin (a.s.m.) sünnetinin muhafızıdır.

Hz. Peygamber (a.s.m.) başta olmak üzere, sahabeler döneminde de Müslümanların çok büyük bir çoğunluğu canlı birer Kur'an gibiydiler. Kur'an-ı hayatlarına hayat yapıp, İslam ahlakını tam olarak yaşadıklarından dolayı hem maddi hem de manevi alanda Allah'ın lütuf ve keremiyle hakim oldular.

Çünkü onların hareketleri karanlıkları delen bir nur gibiydi. Etrafı aydınlatıyor ve insanlık onların iman ve amellerinde kendini buluyor ve hayran kalıyorlardı. Devri cahiliyetten kalma ne kadar hastalık varsa tedavi edilirken, mutluluk ve saadet hayata hayat katıyordu. Çünkü ilimle bezenmiş bir ahlak kılıçtan daha keskin bir hale gelmişti.

Hz. Ali (r.a.) savaşın en dehşetli anında bile duygularına mağlup olmayıp bir kafiri yere yatırdığında kafir onun yüzüne tükürüyor, Hz. Ali (r,a.) bu hareket üzerine kafiri öldüreceği yerde ya kafir kalk nefsim bu işe karıştı diyerek onu öldürmüyordu. O Kafir sordu Ya Ali (r.a.) beni çabuk öldürmen için seni tahrik ettim neden öldürmedin deyince Hz. Ali (r.a.) seni Allah için öldürecektim, yüzüme tükürdüm bu işe nefsim karıştı deyince o kafir Hz. Alinin (r.a) yüce ahlakı karşısında savaş alanında hemen Müslüman oldu. Hz. Alinin (a.s.) o dehşetli anda bile hissi aklının önüne geçmemişti.

Hz. Peygamber (a.s.m.) savaş için Allah'ın emriyle hukuki kurallar getirmişti. Yaşlı, hasta, kadın çocuk, hayvan ve çevreye zarar vermeden, kendileriyle savaşanlarla savaş yapılıyordu. Muhammedül emin sıfatını muhalifleri söyleyerek, düşmanlarının bile Peygamberi ahlakı tasdik etmeleri Allah'ın izniyle kazandığı yüce vasıfların bir tezahürü idi. .

O dönemler de Müslümanların ahlak ve adaleti İslam'ın yayılmasına vesile oldu ve Müslümanların bu hali keskin kılıçların bile yapamadığı fütuhatı yaptı.

Hz. Ömer (r.a. ) Hz. Ali (r.a.) toplumun her ferdi gibi mahkeme önüne çıkıyor ve hesap veriyordu. Reisicumhur olmalarına rağmen hiçbir dokunulmazlık veya ayrıcalıkları yoktu. Devleti yönetirken yetkileri vardı amma, sair zamanlarda sıradan birer insan gibiydiler.

Müslüman tüccarlar veya tebliğ için Uzak doğu , Afrika veya gittikleri bir çok ülkelerde yaşadıkları İslami ahlak ve sağlam karakterleri sayesinde bir çok insanların Müslüman olmasına vesile oldular.

Asrımızın allamesi Hz. Bediüzzaman Saidi Nursi " Eğer biz ahlakı İslamiye yi hayatımızla izhar etsek (göstersek) sair dinlerin mensupları fevc fevc İslam'a dahil olacaklardır" diyerek asrı saadeti nazara vermiştir.

Bu gün Müslümanların çoğunlukla evinde Kuranı Kerim kitap halinde bulunmakla beraber, Kur'an ahlakı gerek şahsi ve gerekse toplum hayatına hakim olmadığından Müslüman olmayanlar halimize bakarak nasıl Müslüman olabilirler sorusunu kendimize sormamız lazımdır. Sünetullahı esas almayan bir hayat hayata hayat olabilir mi.

Evet Bediüzzaman'ın ifadesiyle "din hayatın hayatı, hem nuru hem esası ihyayı dinle olur şu milletin ihyası" derken Kur'an-ı, ve Peygamberi rehber etmemizin şart olduğunu vurgulamaktadır.

Halimiz, yolumuz ve çaremizin İslam da ve Peygamberi olan Kur'an-ı ahlaktadır..

Acaba diyorum Allah'ın huzuruna gittiğimizde Allah Müslümanlara; Elinizde Kur'an gibi bir burhan varken ve Peygamber rehber iken, gavurların gerisinde kalmak size yakışır mı ve onlar sizden nasıl üstün olurlar gibi bir sualle karşılaşabilir ve bu soruya cevap vermek, hiçte kolay olmayacak elbet.

* Müslüman tüccarlar Uzak doğu , Afrika gibi gittikleri bir çok ülkelerde yaşadıkları İslami ahlak ve sağlam karakterleri sayesinde bir çok insanların Müslüman olmasına vesile oldular.

* Devri cahiliyetten kalma hastalıklar tedavi edilirken, mutluluk ve saadet hayata hayat katıyordu. Çünkü ilimle bezenmiş bir ahlak kılıçtan daha keskin bir hale gelmişti.