Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2428.91
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Başkan Erdoğan: Yeni bir rekor hedefliyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Ekonomi Forumu'na video mesaj yöntemiyle katıldı. Erdoğan "Türkiye'nin geliştirdiği COVID-19 aşısının milletimizle birlikte tüm insanlığın da aşısı olacağının müjdesini buradan paylaşmak istiyorum.' dedi.
Başkan Erdoğan: Yeni bir rekor hedefliyoruz
22 Haziran 2021 15:31:46
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Ekonomi Forumu'na video mesaj yöntemiyle katıldı. Erdoğan "Türkiye'nin geliştirdiği COVID-19 aşısının milletimizle birlikte tüm insanlığın da aşısı olacağının müjdesini buradan paylaşmak istiyorum.' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;

Katar Ekonomik Forumu'nun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Koronavirüs salgını sebebiyle son 1.5 yıldır küresel ekonomi belirsizliklerle dolu meşakkatli bir süreçten geçiyor. Aşı konusundaki onca ilerlemeye rağmen varyantlarla ülkemizi etkilemeyi sürdürüyor.

Küresel borç toplamı 282 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Gıda ve metal fiyatları dünya çapında son 10 yılın rekorunu kırdı.

Dünyanın 100'e ülkesinin halen ilk doz aşıya dahi ulaşamadığı vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Aşı ve ilaç, tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça küresel canlanmanın sağlanamayacağını da biliyoruz. 158 ülkeye tıbbi malzeme desteğinde bulunduk. aşıları vatandaşlarımıza uygularken henüz aşıya ulaşamamış dost ve kardeş ülkelere yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Yerli aşı müjdesi

Katıldığımız tüm programlarda aşı meselesinin yeni adaletsizliklere yol açmaması gerektiğinin altını çiziyoruz. Yıl sonuna doğru kullanıma hazır hale getirmeyi planladığımız milli aşı çalışmalarımızı da bu hassasiyetle yürütüyoruz. Türkiye’nin geliştirdiği COVID-19 aşısının inşallah milletimizle birlikte tüm insanlığın da aşısı olacağının müjdesini buradan paylaşmak istiyorum.

Burada giderek küresel boyut kazanan ırkçılık virüsüne de değinmekte fayda görüyorum. Salgın sadece ekonomik adaletsizlikleri derinleştirmekle kalmamış, aynı zamanda İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığını da alevlendirmiştir. Bugün birçok batılı ülkede kültürel ırkçılık, farklı dinden, inançtan, renkten olana tahammülsüzlük koronavirüsten daha tehlikeli hal almıştır. İstatistikler buz dağının sadece görünen kısmı olsa dahi sorunun ulaştığı boyutları ortaya koymaktadır.

Irkçı ve islam düşmanı saldırılar 5 yıl içinde yüzde 250 artmıştır

Batıda ırkçı ve İslam düşmanı saldırılar, son 5 yıl içinde yüzde 250, bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin oranı ise yüzde 700 artmıştır. Camilere, derneklere, Müslümanlara ait iş yerlerine, Müslüman kadın ve gençlere yönelik ırkçı eylemlerin de tırmandığını görüyoruz. 2019 yılında Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde 51 kardeşimizi bizden koparan vahşi saldırının yaraları henüz kapanmamışken, 2 hafta önce Kanada’da gerçekleşen benzer bir terör eyleminin haberini aldık. Sokakta yürüyen Müslüman bir aile, İslam ve insanlık düşmanı bir terörist tarafından alçakça katledildi.

Irkçı terör saldırıları sadece Müslümanları değil, Musevileri, Afrikalıları, Asya kökenlileri, Romanları da hedef alıyor. Ancak uluslararası medya ve insan hakları örgütleri bu tür eylemler karşısında bırakınız tepki göstermeyi, derin bir sessizliğe bürünüyor.

DEAŞ'la mücadelede sergilenen küresel dayanışmanın, terör parantezine alınarak Müslüman düşmanı akımlara da gösterilmesi şarttır. Diğer türlü insanlık-medeniyetler çatışması denilen senaryolarından kendini kurtaramayacaktır.

Türkiye olarak hazırlıklarımızı uzun vadeli bir vizyonla yürütüyoruz

Salgın sonrasında dünyamızın ekonomik, sosyal ve siyasi bakımdan büyük değişimlere sahne olacağını şimdiden görebiliyoruz. Türkiye olarak hazırlıklarımızı, içinde bulunduğumuz asra ve geleceğe damgasını vuracak uzun vadeli bir vizyonla yürütüyoruz. Salgın her ne kadar ülkelerimiz ve ekonomilerimiz için riskler oluştursa da aynı zamanda pek çok fırsat penceresi açıyor. Salgın döneminde sadece sağlıkta değil, üretim, lojistik, kamu güvenliği, istihdam, sosyal destekler alanında da ülkemiz pozitif yönde ayrıştı.

G20 içerisinde en yüksek büyümeyi kaydeden ikinci ülke olduk

Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında, üç kıtayı birleştiren stratejik konumuyla Türkiye daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Olumsuz ekonomik iklime, tedarik ve lojistik zincirlerindeki aksaklıklara ve artan korumacılığa rağmen 2020 yılını büyümeyle kapattık. Yüzde 1,8’lik oranla G20 içerisinde en yüksek büyümeyi kaydeden ikinci ülke olduk. Yine bu dönemde G20’de sanayi üretimi en çok artan devletler arasında yer aldık. 2021 yılının ilk çeyreğinde yakaladığımız yüzde 7’lik büyüme oranı, yılın geri kalanı için beklentilerimizi artırdı.

OECD tarafından yayınlanan son raporlarda Türk ekonomisi için 2021 yılında yüzde 5,7 ve 2022 yılında yüzde 3,4 büyüme öngörülüyor. Bu OECD üyeleri arasında öngörülen en güçlü toparlanmalardan biridir. İnşallah bu tahminlerin de ötesine geçeceğimize inanıyorum.

Yeni bir rekora imza atacağız

Bu yıl toplam ihracatta 200 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekora imza atmayı bekliyoruz. Tüm bu gelişmelere paralel olarak son 19 yıldır aralıksız sürdürdüğümüz reform gündeminden de kopmuyoruz. Kısa süre önce İnsan Hakları Eylem Planımız ile Ekonomi Reform Paketimizi milletimizle paylaştık. Ülkemizi daha sivil, daha demokratik ve özgürlükçü bir Anayasaya kavuşturmak hedefiyle başlatmış olduğumuz çalışmaları da sürdürüyoruz.