Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

BEN YETERİNCE İYİ BİR ANNE MİYİM?

BEN YETERİNCE İYİ BİR ANNE MİYİM?
17 Kasım 2015 01:00:00

'Mükemmel olma'gayreti toplumumuzda günden güne çoğalan, kabul gören ve makbul sayılan bir şekilde hayatlarımıza sızar. Mükemmeliyetçilik aslında psikolojik bir problemi işaret ederken, modern çağın insana dayattığı normlarla hayat sayfalarımızda normalleşen bir tanım olarak kullanılmaya başlanır.

'Ben mükemmeliyetçi bir eşim, anneyim, çalışanım'cümleleri pek çok diyaloğun arasına itinayla serpiştirilir durur.

Mükemmeliyetçi annelerin temel özelliği çocuklarının yaptığı işlerin eksik kısımlarını daha önce görmeleridir. Toplanan odada yerde kalan oyuncağı, geneli iyi olan bir karnede orta olan fen bilgisini, uğraş vererek yapılan kekin ne kadar az kabardığını fark eden annelerdir onlaru2026 Onlar için süreçten ziyade, sonuç önemlidir. Süreçte verilen gayret önemsizmişçesine, sonucun ne kadar kusursuz olduğu mevzu bahistir.

Sınavdan 90 alan bir öğrencinin, annesinden 'neden 100 değil' ültimatomu almasının nedeni işte tam da bu tarif edilen ruh halidir.

Tabii hiçbir anne evladının kötülüğünü düşünerek davranışlarda bulunmaz. Durum mükemmeliyetçi anneler için de farklı değildir. Onlar da çocuklarının hatalarını göstererek, daha iyi olmalarını sağlamak isterler. 'Eksik kısımları ne kadar dillendirirsek, o denli tamamlanma şansı olur' düşüncesi içinde hareket ederler.

Oysaki çoğunlukla durum tam tersi olur. Sürekli eleştiri alan çocuk, çocukluk çağının üç negatif şemasını büyütmeye başlar; Yetersizlik, değersizlik, suçluluku2026

Çocuk yetersiz hisseder çünkü elinden geleni yaptığı halde annesini mutlu edememektedir. Annesinin kanun gibi sözleri, onu bir türlü 'yeterli' sınıfına terfi ettirmemektedir.

İşte bu yüzden ikinci şema olan değersizlik de ortaya çıkıverir. Çocuk, kendini olduğu haliyle kabul etmeyip, sürekli bir resme benzetmeye çalışan annesinin gözünde değerli görmez kendiniu2026 Değerini, yaptığı ya da yapamadığı işler oranında tarif eder. '100 alan çocuk, derli toplu çocuk, söz dinleyen çocuk' olmadıkça değersiz olacağını düşünür. Ve zaman içinde olmadığı biri gibi davranmaya başlar.

Bu iki olumsuz duyguyu 'suçluluk duygusu' takip eder. Çocuk, annesine yetemediği ve onu mutlu edemediği için suçluluk duyar. Evde bir tartışma olsa, kendi yüzünden olduğunu düşünür. Annesinin yüzü asık olsa, kesin benim yaptığım bir şeydendir diye iç geçirir. Bu derin suçluluk duygusu zaman içinde kök salarak çocuğun içinde dev bir ağaca dönüşür. Bu dev ağaç, çocuğu sürekli etrafından değer bekleyen, desteklenmeden iş göremeyen, öz güvensiz ve her olumsuzluğun nedenini kendinde gören bir yetişkine dönüştürür.

Tabii bir de mükemmel olmaya çalışan anneler vardır. Mükemmeliyetçi anne çocuğunun mükemmel olması için uğraşırken, mükemmel olmaya çalışan annenin derdi çocuğuyla değil kendisiyledir.

Mükemmel olmaya çalışan anneler, sürekli daha fazla ve doğru ne yapabilirim telaşında olurlar. Tüm hayatlarını çocuklarına göre planlarlar. Çocuklarının ana öğünleri, ara öğünleri, uyku ve oyun saatleriu2026 gibi her bir ayrıntıyı ince ince düşünürler. Çocuklarına kızmamaya, öfkelenmemeye, her şeyi izah ederek iletişim kurmaya çalışırlar.

Bütün bu gayretler iyi ve güzel olsa da, mükemmel olmak hiç kimse için mümkün olmadığı için bu annelerin uğraşı yorucu ve zahmetli olur. Böylesi ebeveynler, hoş bir hayalin peşinde sağa-sola çarparak yara almaya başlar. Zaten hiçbir çocuğun 'mükemmel' ebeveyne ihtiyacı da yoktur.

Çocukların temel ihtiyacı 'tutarlı anneler' dir.

Her duyguyu denge içinde yaşayan, hata yapma lüksü olan, hata yaptığını kabullenebilen ve özür dilemesini bilen, noksanlarıyla kendini kabul edebilen bir anne modelidir. Önemli olan olumsuz davranışların hayatın geneline yayılmamasıdır. Sürekli kızıp bağıran bir anne çocuğunu olumsuz duygularla buluşturabilecekken, zaman zaman kızan bir anne doğal ve fıtri bir annedir.

Diğer türlü sürekli iyi ve mükemmel üzerinden yapılan her tanım, anne için de çocuk için de yıpratıcı ve sanal olacaktır. Anneyi olamayacağı bir resmin içine sokmaya çalışırken; çocuğu da mekanik bir hayat sayfasında güçsüz kılacaktır.

Bu bağlamda her anne kendine şu soruyu sormalıdır; ben yeterince iyi ve tutarlı bir anne miyim?

Zira bunun dışındaki bütün tanımların sonu, sorunlara açılan yollara çıkmaktadır.