Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.64
Gram Altın
2389.59
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Bu tuzağa düşme Müslüman

#10yearschallenge hastag’i ile sosyal medyada hızla yayılan bir kampanyayla ile dini değerlerin aşağılandığı ifade ediliyor. Sosyologlar, “Dindarlık ve hicap alenen aşağılanıyor ve başörtülü hanımların başörtüsüz fotoğrafları üzerinden bir değer suikastı yapılıyor” dedi.
Bu tuzağa düşme Müslüman
21 Ocak 2019 09:19:00
#10yearschallenge hastag’i ile sosyal medyada hızla yayılan bir kampanyayla ile dini değerlerin aşağılandığı ifade ediliyor. Sosyologlar, “Dindarlık ve hicap alenen aşağılanıyor ve başörtülü hanımların başörtüsüz fotoğrafları üzerinden bir değer suikastı yapılıyor” dedi.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

#10yearschallenge hastag’i ile sosyal medyada hızla yayılan bir kampanya Türkiye’de bazı kesimlerce dini anlayışı yıpratma konusunda bir fırsat olarak görüldü. Neredeyse tamamının Müslüman olduğu bir ülkede birkaç aykırı davranış sergileyen kesimleri toplumun geneline mâl etmeye çalışan bazı çıkar grupları Müslüman bir halkı parçalama planlarının sonuncusunu gündeme getirdi. Din ve başörtülü insanlar üzerinden yapılan propaganda, sosyal medyada da açılan yeni hesaplarla desteklendi. Avrupa merkezli birçok yayın kuruluşu tarafından da bu yapılar haberleştirilerek Türkiye’nin değerlerine yönelik yeni bir operasyon çekildi. Konu hakkında konuşan sosyologlar verilen örneklerin çok marjinal olduğunu ve toplumu yansıtmayacağını belirttiler. Örneklerin hayat hikâyelerinde de şüpheci yaklaşılması gerektiğini söyleyen uzmanlar vatandaşları toplumsal ve dini değerleri yıpratmaya çalışanlara karşı dikkatli olunması yönünde uyarılarda bulundular.

Değer suikastı yapılıyor

Sosyal, Siyasal ve Sektörel Araştırmalar Platformu (USSAP) Başkanı Sosyolog İsmail Mansur Özdemir, sosyal medyada bu kampanyayı kendi lokal amaçlarına uygun kullanma eğilimi içinde olan grup ve yapıların bu kampanyanın sayfa aralarına sızma yaparak kendi spesifik amaçlarına ulaşmaya çalıştığını ifade etti. Özdemir, “USSAP’ın yaptığı daha önceki araştırmalarda da görüldüğü gibi halkımız din ve dindarlığına yönelik manipülatif tutumları şiddetle reddediyor. Belli çevreler ise bu iklimi Müslüman toplumun temel değer yargılarını örselemeye yönelik bir operasyon fırsatı olarak algılamakta. Yakın bir zamanda BBC tarafından bir Müslüman kadının hicabından vazgeçmesini ballandırarak anlattığı belgeselinin ardından bu belgeseli hareket noktası alan sosyal medya etki operasyonları başlatıldı. Demokrasini ve özgürlüklerin hâkim olduğu Türkiye’de vatandaşlarımızın, inancının gereği davranışları ortaya koymaya hakkı var. #Yalnızyürümeyeceksin hastag’i ve hesabı ile düzenlenen sosyal medya kampanyası ayrıca #10yearschallenge hastagi de kullanılarak yapılan küresel kampanya istismar ediliyor. Tahrikkâr bir üslupla hazırlanan site ile dinin değerleri, dindarlık ve hicap alenen aşağılanıyor ve başörtülü hanımların başörtüsüz fotoğrafları üzerinden bir değer suikastı yapılıyor. Kolayca hazırlanabilecek bu türden kampanya ve fotoğraflarla toplum ve gençler, derinliği ve kimliği bilinmeyen bir yapı tarafından dinin değerlerine yabancılaştırıcı bir tutumun içine itiliyor” şekline konuştu.

Dini yıpratmaya çalışıyorlar

Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sosyolog Serkan Yorgancılar, kadınların da erkeklerin de kıyafetlerini istediklerinde farklılaştırabilme özgürlükleri olduğunun altını çizerek, ancak bu konunun politik bir savaş aygıtı şeklinde kullanılmasının yanlış olduğunu kaydetti. Yorgancılar, Türkiye’nin dini saldırıların gündemden düştüğü anlarda bazılarında bir şekilde gündeme getirildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “28 Şubatçı şiddetin açtığı yaraların hala acılarını çeken bir kuşak var ve bunlarla birlikte bu acıların derinliğini kavramada zorlanan yeni bir kuşak var. Kadın bedeni üzerinden ara sıra yükseltilmeye çalışılan böyle bir gündem var. Toplumun daha önemli gündemleri olmasına rağmen ısrarla ve inatla bu konuların gündemden düşmesinden rahatsız olanlar, suni bir kavga yaratarak, küçük farklılıkları büyüterek toplumsal fay hatları yaratmaya çalışma hedefindeler. İlgili sitede 30’a yakın hikâye var. Ne hikmetse bütün hikâyeler aynı kalemden çıkmışçasına yazılmış. Ve neredeyse tamamı, her biri hâkim ideolojinin ısrarla ve inatla başörtüsüne ve başörtülülere yüklemeye çalıştığı akıl-dışı isnat ve psikolojik şiddetle dolu. Bütün hikayelerde, yıllardır onların söylemeye çalıştıkları, sözde mağdurlar tarafından söyletilmiş. 28 Şubat parodisinde ekranlarda göz yaşı döken kızları, kadınları, şeyhleri hatırlatırcasına…Bu kurguyu yapanlar ‘Neden Kapandım’ ya da ‘Nasıl Müslüman Oldum’ tarzı belgesellerin fazlasıyla etkisi altında kalıp, bunlara karşıt bir psikolojik tavır geliştirmişler sanki.”

Toplumsal yarılma peşindeler

Sosyolog İsmail Öz ise Batı’nın Doğu değerlerini hiçbir zaman yıpratmaktan vazgeçmediğini dile getirerek sosyal medya üzerinde başlatılan masum bir çalışmanın değerleri yıpratmaya yönelik bir şekle büründürüldüğünü söyledi. Öz, “Bu yaşananlar zihinsel yarılmanın farklı boyutlarda tezahür etmesidir. Bunlar sadece derinleşen savaşın farklı araçları olarak ortaya çıkıyor. Savaş her zaman cephede ve silahlı olmuyor. Son dönemlerde bazı büyük güçler aslında cephedeki savaştan daha büyük çökertme unsurlarını da keşfetmiş vaziyetteler. İletişim kanallarının bu kadar derinlemesine açık oluşu buna zemin hazırlıyor. Küresel zeminde sosyal medya bir kontrol aracı olarak kullanılıyor. Sosyal medyadaki hesapların merkezlerinde tutulan bilgiler toplumların zihinlerindeki detayların bazı kişilerce okunmasını sağlıyor. Sosyal medya üzerinden yapılan bu harekâtların başka yerlere evrilmesi bu kabiliyetlerle alakalı. Sosyal medya kullanan herkes son derece bilinçli bir zeminde hareket etmeli. Kendi sayfasında paylaştığı şeylerin aslında gizli olmadığı gerçeğini anlamalı. O paylaşımların ayrıştırıp, tasnif edilip farklı bir zeminde farklı bir bilgi kaynağı olarak belli yerlere sunulabileceği ve bu şekilde toplumun hareketlerini yönlendirmek için kullanılabileceği unutulmamalı. Bu yaşanan hadise de bu şekilde toplumsal yarılma için temel olarak kullanılan bir malzeme haline getirildi” ifadesini kullandı.