Çözüm süreci devlet ile halkı barıştırdı
ENES BABACAN / İSTANBUL
Terör örgütü PKK'nın açtığı hendeklerin kapatılmasının ve halkın huzurunun sağlanması için Doğu ve Güneydoğuda operasyonlar devam ediyor. Terör örgütünün halkı evlerinden sokağa attığı, okulları yaktığı, hastanelere ve ambulanslara silahlar sıktığı dönemde, halk devletin yanında yer aldı. Yapılan operasyonlara destek verdi. Terörün artık Kürtlere zarar verdiğini yüksek sesle söylemeye başladı. Halkın verdiği desteğin çözüm sürecinde halkla devletin bütünleşmesi ile ortaya çıktı.
Demokrasi ve insanlık projesi
Çözüm Sürecinin geçmişini, bugünün ve geleceğini Diyarbakır merkezli Çözüm-Der Genel Başkanı Av. Ercan Ezgin değerlendirdi. Çözüm Sürecinin tarihi önemine vurgu yapan Ezgin, "Çözüm Süreci Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Kürt meselesinde kavgasız, ölümsüz ve demokrasi ile bulmak amacıyla atılmış insani, vicdani ve rasyonel bir yol olmuştur. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük demokrasi ve insanlık projesiydi. Kısa sürede meyvelerini vermişti, toplumda büyük rahatlama sağlanmıştı. Hükümetin insani ve vicdani olarak ele aldığı büyük sosyal ve siyasi risk idi ancak bir o kadar da tarihi bir iyi niyet adımıydı. Bugün eğer bölgede tüm kışkırtma, tahrik ve çağrılara rağmen binler sokağa çıkmıyorsa, anarşi ve kargaşaya alet olmuyorsa bu çözüm sürecindeki devletin insani ve vicdani yaklaşımından kaynaklanıyor" dedi.
Muhatapların çokluğu yöntemi uygulanmalı
Çözüm-Der olarak yeni sürecin halka endekslenmesi gerektiğine dikkat çeken Ezgin, "Çözüm sürecinde PKK'nın silahsızlanması ile silah dışındaki Kürt sorununun siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözüm yollarının ve muhataplığının birbirinden ayrılması gerekir. Silah bırakma meselesi dışındaki diğer siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların HDP ve PKK çevresi dışındaki özerklikle İslami camialar ve diğer bütün STK ve kanaat önderleri ile istişare edilmesi ve sürece dahil edilmesi gerekirdi. Yeni süreçte yani muhataplığın tekliği uygulamasından ziyade muhatapların çokluğu yöntemi uygulanmalıdır. O zaman halkın kendisi verdiği tarihi misyon ve sorumluluğu algılamayıp siyasi çözüme katkı sunmamaya ve tarih önünde sorumlu olmayı kabul etmiş olacaktır" şeklinde konuştu.
Kürtler, Türklerle yaşamak istiyor
Bölgedeki en acil hususları Ezgin, "Güvenliğin olmadığı yerde özgürlükte işlevselliğini yitirir. Demokrasi ve özgürlükler konusunda atılacak en küçük adımlar bile bölge halkında büyük umutlar yeşertecek, devlete olan aidiyet duygusunu daha da pekiştirecektir. Kürtlerin büyük ekseriyeti, Türkiye Cumhuriyeti'nde, anayasal eşit ve özgür vatandaş olarak, aynı bayrak altında, bin yıllık Türk kardeşleri ile beraber yaşamak arzusundadır. Herkes hesabını ona göre yapsın ve siyasetini buna göre şekillendirmelidir" sözleriyle ifade etti.
Kesin çözüm yeni anayasada
Çözüm Sürecinde kesin çözümün darbe ürünü anayasadan kurtulmaktan geçtiğini vurgulayan Ezgin, "Demokratik Türkiye'nin yükselişinin önündeki en büyük engel, vesayetçi 82 Anayasanın yerine, toplumsal uzlaşı ve barışı güçlendirecek sivil, demokratik ve toplumun tümünü kucaklayıcı yeni bir anayasa yapılmasından geçiyor. Yeni Anayasa'da, 66.maddesinde 'vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür' şeklindeki vatandaşlık tamının bütün etnik ve dini kimlikleri kapsayacak şekilde olması gerekir" şeklinde konuştu.
Toplum büyük bir travma yaşıyor
Çözüm Sürecinin durmasından sonra bölgedeki mevcut durumu analiz eden Ezgin, Bölge savaş alanı gibi, sokaklar kan ve ölüm kusuyor. Hendekler kazılıyor, mesela Sur'da hendek sayısı 225 olmuş ve hemen hepsine bomba düzeneği kurulmuş. Barikatlar yükseliyor, evler işgal ediliyor ve duvarlar deliniyor, siviller canlı kalkan yapılıyor. Haftalar süren sokağa çıkma yasakları halkta adeta açık cezaevinde hissi oluşturdu. Devlet ile terör örgütü arasında sıkışmış yöre halkı, PKK tarafından dayatılan 'Demokratik özerklik ve hendek siyaseti' arasında yaşanmaz hale gelmiş durumda. Toplum büyük bir travma yaşıyor, iş yok aş yok, esnaf iflas aşamasında" dedi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.