Dolar (USD)
32.22
Euro (EUR)
35.03
Gram Altın
2503.71
BIST 100
10765.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Cüce akıl, Anadolu'nun büyük aklını anlamıyor!

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "Suriyeli göçmenlere Türk vatandaşlığı verilmesi Anadolu'nun genetiğini okuyabilen ve büyük devlet olmanın gereğini bilen büyük akılın hamleleridir. Bu hamlelerin karşısında ise Erdoğan karşıtlığı üzerine inşa edilmiş 'cüce akıl' var" dedi.
Cüce akıl, Anadolu'nun büyük aklını anlamıyor!
12 Temmuz 2016 09:16:00
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "Suriyeli göçmenlere Türk vatandaşlığı verilmesi Anadolu'nun genetiğini okuyabilen ve büyük devlet olmanın gereğini bilen büyük akılın hamleleridir. Bu hamlelerin karşısında ise Erdoğan karşıtlığı üzerine inşa edilmiş 'cüce akıl' var" dedi.

ENES BABACAN / EZGİ ÇELİK u2013 ÖZEL HABER

Suriye iç savaşından kaçarak Türkiye'ye göç eden Suriyelilere vatandaşlık verilmesi, terör örgütü PKK'nın elebaşlarından Bahoz Erdal'ın Suriye'de öldürülmesi, ABD'deki kargaşa ortamı ve AB'nin geleceği hakkında strateji ve siyasi uzmanlar gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

Cüce akıl, Anadolu'nun büyük aklını anlamıyor!

Suriyeli göçmenlere Türk vatandaşlığı verilmesini 'Anadolu'nun genetiğini okuyabilen ve büyük devlet olmanın gereğini bilen büyük akılın hamleleri' olarak değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk "Anadolu coğrafyasında tefekkür etmeden kimse bu coğrafyayı anlayamaz. Anadolu coğrafyası tarih boyunca birçok ırk, dil, din ve kültürün durak ve kesişme noktası olmuştur. Eğer batı incelenecek olursa, tarihin kökleri bugün Hıristiyan olmuş batılı birçok toplumun Anadolu coğrafyasında yoğrulduğu görülecektir. Anadolu'nun dağılan parçalarından bir batının oluştuğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Anadolu'nun genetiğini anlayamayan akıl büyük devlet olduğunu keşfedemez. Alpaslan ile başlayan ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde tamamen hakim olunan Kudüs ve hac yolunun güvenliğinin sağlanması ile Anadolu topraklarına en büyük göç dalgası Suriye üzerinden olmuştur. Bugün Suriyelileri vatandaşlığımıza "istemezük" diyenler Suriyelilerle akrabadır. 'Türkiye'yi Erdoğansızlaştırma' gayretinde olanlar toplumun işsizlik ve ayrım sinir uçlarına dokunarak, Suriyeli kardeşlerimiz üzerinden yeni bir cüce akıl saldırısı başlatmak niyetinde. Bilgi sahibi olmadan yorumlarda bulunan usulün esasın önüne geçtiğini fark etmeyenlerin Osmanlı'dan Türkiye'ye geçişte ortaya koyduğu 'ümmet' devlet anlayışını görmezden gelmesi hayret vericidir. Zira Türkiye geçmişte zulme uğrayan Çerkesleri, Boşnakları, Arnavutları ve Ahıska Türklerine Anadolu'nun hümanist kucağını açmıştır. Suriyeli kardeşlerimiz üzerinden son üç yıldır Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürüyen hayasız bir akın başlatma hevesinde olanlara cevap yine Anadolu'nun kendisindedir. 5 yıldır zaten Suriyeli kardeşlerimizle yaşıyoruz ve toplum kardeşliğin gereğini yapmıştır" dedi.

Suriyelilere vatandaşlığın önü açılmalı

Bazı Suriyelilere vatandaşlık verilmesini savunan Stratejik Düşünce Enstitüsü, SDE Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin , "Suriye'den gelen vatandaşların sayısı oldukça fazladır. Bu vatandaşlık meselesi tüm Suriyelilere verilecek bir durum değil. Batı ile birlikte Türkiye'nin yürütmüş olduğu sürece baktığımızda seçerek bazı Suriyelileri aldıklarını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasında da görülebileceği gibi yetişmiş elemanlar varsa neden o kişileri Batı'ya gönderelim. Bugüne kadar sıkıntıyı biz çekmişsek 2 milyon 700 kişiyi değil de faydalanabileceğimiz kişilere vatandaşlık verelim. Türkiye'nin eleman açığı yaşadığı meslek gruplarını göz önünde bulundurarak bazı Suriyelilere vatandaşlığın önünün açılabileceğini dile getirebiliriz" şeklinde konuştu.

Suriyeliler Türkiye'de yeni dinamizm doğuracak!

25. Dönem AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hakkında kanaatinin olumlu olduğunu söyledi. Suriyelilerin Türkiye'de bulundukları süre içerisinde eğitim, toplumsal ve kültürel hayata adapte olmaları için vatandaşlık verilmesinin ön koşullardan biri olduğunu kaydeden Bağlı, konunun insani boyutunun gözden kaçırılmaması gerektiğini belirtti. Bağlı, "Suriyelilere vatandaşlık verilmediği sürece Türkiye'nin yapmış olduğu masrafların ve riskin karşılığı olmamış olurdu. Ben Avrupa mülteciler ile ilgili çalışma yürüten bir gazeteci ile sosyal medya üzerinden bu konuyu tartıştım. Türkiye'nin sağladığı imkanları görmezden geliyorlar ve gelmelerinin gerekçesi olarak da devlete, millete ve eğitime entegre olma konusunda gerekli imkanlara sahip olmadıklarını söylüyorlar. Vatandaşlık verilmesinden rahatsızlık duyanlar ise bu ülkeye herhangi bir katkıda bulunmayanlardır. Onlar sadece ülkeyi tüketiyorlar. Birilerinin emek vererek ne ürettiğini bilmedikleri için tek tip kendi düşünceleri gibi kafatassız bir zihniyetle bakıyorlar. Dünyanın her yerinde bu tür farklı göç hareketleri yeni bir sosyolojik dinamik ortaya çıkarır. Suriyelilerinde Türkiye'de yeni sosyolojik dinamizmi ortaya çıkaracaklarını biliyorum ve inanıyorum "dedi.

ABD'nin milli güçleri ile küresel finans güç çatışıyor

Amerika'daki saldırıların zamanlamasına dikkat çeken Külünk "ABD'de Başkan Obama'nın Amerika'da Demokrat Partinin Başkan adayı Hillary Clinton'u başkanlık uçağına alması ve seçim kampanyasına destek vermesinden sonra ABD'nin içindeki Küresel Finans Güçleri Amerika'nın milli güçlerine karşı savaş başlattılar. ABD'nin içindeki Küresel Finans Güç önce siyahu00ee vatandaşlar ile beyazları karı karşıya getirmeye başladı. ABD'deki Küresel Finans Güç Başkan Obama ve Amerika'nın milli güçlerine kendi adaylarına yani Trump'a karşı gelmeleri üzerinde "Sokak çatışmaları ve sizi yakarız" şeklinde çok sert bir mesaj verdi. Türkiye'deki paralel yapılanma ve PKK benzeri argümanlarını sahaya süren Küresel Finans Gücün bu planı Kasım ayına kadar farklı şekillerde devam edecektir. ABD milli güçlerinin hedef alındığı en kritik nokta ise zenciler üzerinden körüklenmeye çalışılan ırkçılık olmuştur" şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

AB ve ABD dağılmaya mahku00fbm!

AB'nin dağılacağına inandığını belirten Ortadoğu ve Avrupa Stratejisti Dr. Abdullah Manaz, "Almanya, Türkiye veya Rusya ile stratejik bir işbirliğine girmek durumundadır. İngiltere bölgede ABD ve İsrail ile ortaklığını güçlendirecektir. Kısacası bölgede kartlar ve dengeler çok belirsizdir. Türkiye bölgedeki yerleşik Sünni ve Şii gruplarla ilişkilerini çok güçlendirmeli ve Müslüman grupları birleştirmeli aradaki güvensizlik ve çatışma ortamını gidermelidir. Çünkü bütün dış ve emperyalist güçler kargaşa ve çatışmadan beslenmektedir. Bölge dışı unsurlar temizlenirse bölgenin yerleşik halkları mutlaka Osmanlı dönemindeki barış ortamını kuracaklardır. Lübnan tecrübesi bu konuda çok önemlidir. Biz bölge toplumları ile kadar yakın olursak Dış güçlerin etkilerine karşı o kadar güçlü oluruz" derken ABD'de son dönemde yaşananlara dikkat çeken Manaz "ABD ve Fransa gibi Post-modern kültürün egemen olduğu toplumlarda inanç temelli ayrışmalar sürecektir. Modern dünya insanı daha da yalnızlaştırmakta, İnanç, özgürlük, adalet ve güven gibi temel haklar öne çıkmaktadır. Bilgi çağında emperyalist planlar örtülü işler ve operasyonlar kalıcı değildir. Devletleri ve toplumları ayakta tutan adalettir. Anglosaksonların üstün beyaz ırk ve üstün akıl dönemi bitmiştir. Gizli veya açık efendilik ve kölelik ilkel toplumların kültürüdür. Bu açıdan Amerikan toplumundaki sorgulama hesap sorma ve adalet talebi genişleyecektir" şeklinde değerlendirmede bulundu.

Türkiye'nin kararlı mücadelesi sonuç veriyor!

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin, Bahoz Erdal'ın öldürülmesi noktasında önemli değerlendirmelerde bulundu. Şahin, "Son bir yıldır Türkiye'nin kararlı politikası çerçevesinde yürütmüş olduğu başarılı operasyonlar sonucunda PKK'nın almış olduğu ağır darbeye şimdi birde lider kadrosundan bir tanesini eklendi. Bu ciddi anlamda PKK üzerinde önemli bir etki yapar. Nasıl? Katılımlar noktasında azaltıcı bir etki yapar. Çünkü en azından örgütün içerisinde yer alındığında nasıl bir sonuç alındığını görmüş olurlar. Diğeri ise çözülmenin önünü açabilir. PKK'nın önde gelen liderlerine yönelikte Türkiye'nin bir infaz sürecini başlattığı, bunlarında artık Türkiye'nin doğrudan hedefi haline geldiğini işaretidir" dedi.

Operasyonlar aynı kararlılıkla devam etmeli

Bahoz Erdal'ın öldürülmesi noktasında örgüt sosyolojisi açısından değerlendirmelerde bulunan Bağlı, "Bu tür terör eylemleri yapan örgütlerin en önemli güçleri hiyerarşik yapıları ve lider kadrolarıdır. Örgütlerin lider kadrosunu ve hiyerarşik yapısını dağıtmadığımız sürece örgütlerin eylem yapma kabiliyetine yeteri kadar engel olunamaz. Bu anlamda Türkiye'nin çok kritik ve çok önemli bir süreçten geçtiği ve örgütün elebaşlarına yönelik operasyon yapması gerektiği bir kez daha görüldü. Türkiye'nin tek başına bu tür operasyonları yapması hem istihbarat hem uluslararası diplomatik açıdan mümkün değil. Türkiye gerekli alt yapıyı oluşturarak uluslararası kamuoyunuza yanına almak suretiyle muhakkak bu operasyonları yapmalıdır. Geç kalınmış bir operasyondur. Mutlaka devamının gelmesi gerekiyor. Geleceğini de tahmin ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"ABD, ahlaktan bağımsız"

ABD'de yaşanan son duruma dair konuşan Bağlı, "ABD farklılıkları barış ve kardeşlik içerisinde yaşatma konusunda Pax Americana dediğimiz aslında dünyada da sivil siyaset açısından önemli bir örneklik teşkil eden bir yapıyı egemen kılma konusunda çok iddialı. Fakat bu işin siyasi boyutu ve hukuki boyutunu iyi bir biçimde kurmuş olduklarını söylemek mümkün. Ama ahlaki ve insani boyutunu ihmal ettiklerini düşünüyorum. Bu işin insani ve ahlaki boyutu ihmal edildiğinden dolayı da bu vb. sorunların ABD'de daha sık görülmeye başlanabileceğini düşünüyorum. Nihayetinde Batı perspektifinin dünyaya ve insana bakışıyla ilgili temel önermeleri ahlaktan bağımsız olduğu için her zaman büyük bir insanlık sorununu beraberinde getirme potansiyelini ve riskini içinde barındırıyor" sözleri ile ifade etti.

Bahoz Erdal'ın ölümü Rus-Türk yapımı

Terör örgütü PKK'nın üst düzey teröristlerinden Bahoz Erdal'ın Suriye'de muhalifler tarafından öldürülmesini değerlendiren Strateji Uzmanı Dr. Abdullah Manaz, "Söz konusu örgüt lideri Suriye PYD alanından Türkiye'ye yönelik eylemlerin planlayıcısı idi. Baş sorumlu bir 'liderin' öldürülmesi terör örgütü için büyük bir kayıp ve hezimettir. Bilindiği gibi Kuzey Suriye'deki muhalif gruplar Türkiye'nin desteğindeki gruplardır. Dolayısıyla yapılan operasyon çok başarılı bir Türk güvenlik operasyonudur. Zaten bu bölgede ABD, PYD ve IŞİD arasında stratejik bir ittifak vardır. Azez-Cerablus güvenlik bölgesini önlemek için bu gruplar birlikte hareket etmektedir. Kanaatimce Türkiye ile Rusya ve müttefikleri arasında da kısmi bir istihbarat paylaşımı başlamıştır. Bu arada örgüt lideri için belirlenen maddi ödül operasyonu gerçekleştirenlere verilmelidir" dedi.

PYD ile PKK'nın ortaklığının kanıtı Bahoz!

PYD ile PKK'nın ayrı birer örgüt olduğunu savunanların iddialarının çürüdüğüne dikkat çeken Şahin, "Bugüne kadar ABD ve bazı müttefikler PYD, YPG'nin PKK ile ilgisi olmadığını dile getirdiler. Bahoz Erdal, PKK'nın en önde gelenlerinden bir tanesidir. Suriye'nin kuzeyinde öldürülmesi PYD ve YPG'nin PKK ile iç içe aynı örgüt olduğunun kanıtıdır. Bu aynı zamanda ABD'nin de bugüne kadar ortaya koymuş olduğu yaklaşımın ne kadar yanlış olduğunu da ortaya koyan bir gelişmedir" dedi.

TDV kurban