Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2389.10
BIST 100
10244.44
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Demokrasilerde soykırım hakkı!

Saddam, Kaddafi, Esad diktatördüler. Şehir meydanlarında heykelleri ve devlet dairelerinde resimleri bulunurdu çok sayıda. Böylelikle kitlelere velinimetleri ve ülkenin sahibi hatırlatılır ve onlara tazim beklenirdi. Bizdeki heykel ve resim bolluğu da aynı gayeye matuftur.
Demokrasilerde soykırım hakkı!
16 Ocak 2024 00:00:00
Saddam, Kaddafi, Esad diktatördüler. Şehir meydanlarında heykelleri ve devlet dairelerinde resimleri bulunurdu çok sayıda. Böylelikle kitlelere velinimetleri ve ülkenin sahibi hatırlatılır ve onlara tazim beklenirdi. Bizdeki heykel ve resim bolluğu da aynı gayeye matuftur.

Av. Ömer Faruk Uysal

Diktatörler aslında pek sevilmezler. Demokratik Batı ve ABD de sevmez ve diktatörlüklere demokrasi götürmek isterler. Her nedense diktatörler devrilir veya Suriye’de olduğu gibi zayıflatılır, ancak demokrasi bir türlü gelmez. Dahası her şey diktatörlük zamanından daha da kötü olur. Devlet otoritesi hepten kaybolur, demokratik Batının işgali, kaos ve iç savaş sebebiyle milyonlarca insan ölür, ekonomiler felç olur.

ABD ve Batının bu demokrasi sevdası, S.Arabistan, BAE, Bahreyn vs. krallıkları, emirlikleri ve hanedanlıkları için geçerli değildir ama. Onlar iyi otokrasiler ve diktatörlüklerdir! Demokrasi değillerdir ama, demokrasilerin bir dediğini iki etmezler.

Mısır’da yıllarca süren Sedat ve Mübarek diktatörlüğünün üzerine ilk defa yapılan serbest seçimlerle Muhammed Mursi iktidar oldu. Mısır diktatörleriyle arası pek iyi olan ABD ve Batı, kanlı bir darbe ile, seçilmiş meşru Başkan yerine bir general olan Sisi’yi getirdiler.

Türkiye’deki tüm darbe ve muhtıralar da, demokrasiyi rayına oturtmak ve Kemalizmi de ihya etmek üzere ABD ve Batı teşvikleri ile icra edildiler. Kemalizmi ihya ve demokrasiyi rayına oturtmak, elbette temelsiz bahanelerden ibarettir. Demokrasi ve Kemalizm birbirilerine zıt ideolojilerdir, bir defa! Keza 15 Temmuz, Cumhuriyet tarihinin en kanlı, en alçak darbe girişimiydi. ABD ve Batı başarılamamasına pek öfkelendiler. Kemalist bir Yurtta Sulh Konseyi görünümlü, Pensilvanya, ABD merkezli, teokemalist bir ihanetti! Fetullah ve adamları, darbenin yurtdışındaki failleri, ABD ve Avrupa’da el üstünde tutuluyor ve Türkiye aleyhine faaliyetleri, hainlikleri, tam destek görüyor. Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan’ı diktatörlükle suçlayıp, güya, kanlı darbeler ile sözümona demokrasi getirmeye çalıştılar. Mezkur liderler ne zaman Türkiye lehine ve Batı aleyhine bir politikaya yönelseler, karşılarına demokrasinin rayından çıktığı mazeretiyle ve pek demokratik darbelerle çıktılar. Çünkü Batının demokrasi dediği, kendi menfaatlerine boyun eğilmesiydi!

Örnekler çoğaltılabilir. Örneklerin gösterdiği yalın ve muazzam gerçek, Batı hiçbir yere demokrasi falan götürmez. Demokrasi maskesi takarak, fitnesini, çıkarını, gizli hükümranlığını götürür. Eğer demokrasi, yönetimde halk iradesinin geçerli olması, yöneticilerin seçimle gelip seçimle gitmesi ise, yani halk çıkarlarının esas alınması ise, Batı bunu istemez. Çünkü Mısır’ın Filistin’in, Türkiye’nin çıkarları Batı ile uyuşmaz. Hatta ters düşer.

Esasen Batı, millet iradesinin tahakkuku anlamında demokrasiye karşıdır. O sebeple, Türkiye, Mısır gibi ülkelerde seçilmiş meşru hükümetler yerine darbeci, kanlı, generalleri getirir. Kendine tâbi diktatörlükleri ve halkından kopuk kralları tercih ederler. Bunu defalarca yaptılar!

Irak’ı demokrasi ile taçlandırmaları da şöyle oldu. Saddam önceleri cici bir diktatör ve kendi adamlarıydı. İstemedikleri İran İslam devrimi üzerine, Irak’ı kazanamayacağı bir İran savaşına soktular, ders verip, zayıflatmak için. Bu sırada Saddam Halepçe Kürd kasabasında kimyasal silah katliamı yapıp binlerce masum insanı öldürdü. Batı hiç itiraz etmedi, Saddam kendileri için savaşıyordu zira. PKK -YPG de asla ABD’ye, Batı’ya güvenmemeli, Karabağ ve İsrail’de militanlarını telef etmemelidir. ABD işi bittiğinde, yeni siyaseti gerektiğinde, hemen satar. Öcalan ve Şemdin Sakık’ı paketleyip, Türkiye’ye de bir şirinlik yapar. PKK- YPG, elini alçakça Filistinli masumların kanına bulaştırmamalı, mayın eşekliğini reddetmeli!

Saddam ne zaman İsrail’i tehdit edip, birkaç füze de atınca, Irak’ı işgal, Saddam’ı, ıskat, Irak halkını da 1,5 milyon ölümle, İsrail için kolay lokmaya çevirdiler, Irak’ı bölüp parçaladılar. Ebu Gureyp işkencehaneleri kurdular. Saddam'ın diktatörlüğü gerekçesinden başka, kimyasal silah tesisi bahanesinin yalan olduğunu, Savunma bakanları basına itiraf etti. Saddam'ın Halepçe’ye attığı kimyasal silahları elbette Batı kaynaklıydı. İsrail’in sayısız kimyasalları, fosfor bombaları, atom bombaları ise meşrudur! Müslümanlara karşı ve Batı çıkarlarına göre katliam yapıyor sonuçta!

ABD ve Batı demokrasileri, çıkarları gereği arz-ı mevudu vadediyor İsrail’e. Petrol, doğalgaz ve sair madenler ve doğu Akdeniz jeostratejisine tamamen hükmetmek için. Filistin toprakları sadece başlangıç. Türkiye’nin 21 ili de dahil, İsrail’e, yani kendilerine peşkeş çekilecek. İran ve Türkiye de, Irak ve Suriye gibi dönüştürülecek. Bu, tarihte defalarca yaptıkları haçlı seferlerinden (Crusader Chief) biridir sadece. George Bush bunu açıkça ifade etti. İslam topraklarına karşı Haçlı seferi! Ve Bush; “Özgürlüğe tutkun bütün halkları yanlarında görmek istediklerini, ya bizden (Haçlılardan), ya da onlardan (Müslümanlardan) yanasınız” dedi. Burada demokrasi ve özgürlükler, istedikleri zaman takıp çıkardıkları bir maskeden başka bir şey değil. Haçlı seferleri, iki dünya harbinde birbirini yedikleri ve 1917 Bolşevik devrimi ve Rus tehdit ve istilası sebebiyle epey gecikti! Artık komünizm tehdidi kalmadığı ve Müslüman bir yeşil kuşak ihtiyacı olmadığı için, İslam toprakları işgal edilebilir!

ABD ve Batı, işgal, sömürge, vahşet ve soykırımı, şeytani bir lügatle meşrulaştırmaya, aklamaya çalışıyor. J. Biden; son İsrail barbarlığını şöyle aklıyor. “Filistin’e karşı, Yahudi ve DEMOKRATİK İsrail devletini savunacağız”, “Hamas ve Putin komşu DEMOKRASİLERİ tamamen yok etmek istiyor.” “İsrail diğer tüm DEMOKRASİLER ve ABD ile ORTAK DEĞERLERİ paylaşıyor.”

Sözde İsrail DEMOKRASİSİNİ savunmak, SOYKIRIM dahil her türlü şenaati, melaneti de kapsadığını görüyorduk. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bunu açıkça beyan etti. “İsveç ve AB İsrail’in SOYKIRIM yapma hakkı olduğu konusunda birleşiyor!” ABD eski dışişleri bakanı, Yahudi kökenli M. Albright; “Irak’ta 500 bin çocuğun öldürülmesinin (toplam 1,5 milyon insan öldü) başarı için ödenmesi gereken bir bedel olduğunu, buna değdiğini, biz ABD’yiz” dediğini, videolarından öğreniyoruz.

Demokrasi öyle büyülü bir şey ki, İsrail’e demokrasi; Filistin’e demokrasi dışı diyerek, İsrail’lin SOYKIRIM vahşetinde bile haklı, Filistin’in buna direnmesinin haksız olduğunu söylüyorlar, hayasızca! Aksi düşünceler, bastırılıyor, işinden ediliyor, suçlanıyor. Batı demokrasileri, temel kavram ifade hürriyeti konusunda bu noktaya kadar geldi. Soykırımcıyı desteklememek, soykırıma uğrayanı desteklemek suç!

Adaletsizliğin, zulmün, zirvesi! Adaletsiz bir hukuk devleti, insan hakları, demokrasi ve hürriyet nasıl mümkün olacak? Demokrasi maskesi düştü, kel göründü. Demokrasi illüzyonu bozuldu. Batı medeniyetinin demokrasi gibi kavramlar hususunda hiçbir samimiyetinin olmadığı kesindir. Soykırım konusunda açık, kesintisiz, ısrarlı destekleri, bu suça ortak, hatta azmettirici olduklarını kanıtlıyor. Ve şartlar gerektirdiğinde aynı suçu işleyeceklerini de ispat ediyor! Her şey aslına dönücüdür çünkü. İkinci dünya harbinin sonuna kadar her bir Avrupa devleti, tıpkı İsrail gibi vahşi, barbar, soykırımcıydı. Birbirlerine ve Yahudilere soykırım yaptılar. Bu hususta öncü ve uzmandırlar. Henüz 78 yıl geçmiştir ve 78 yıl, milletler tarihinde, değişim için pek kısadır. Siyasetlerine hakim olan, adalet, ahlak gibi manevi değerler yoktur. Marazi derecede çıkarcı, homoeconomicuslardır. Tükürün Ehli Salibin o hayasız yüzüne!