Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Filistin yalnız değildir!

ABD'nin Kudüs kararıyla Gazze'de katliam yapan İsrail'in işgalci olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Kudüs kırmızı çizgimizdir, Filistin asla yalnız değildir" dedi.
Filistin yalnız değildir!
17 May 2018 07:53:00
ABD'nin Kudüs kararıyla Gazze'de katliam yapan İsrail'in işgalci olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Kudüs kırmızı çizgimizdir, Filistin asla yalnız değildir" dedi.

ALİ ADAKOĞLU/LONDRA

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere seyahatini takip eden medya mensuplarıyla Londra'da bir araya geldi ve gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı.

Türken Vakfı'nın öğrencilerle buluşmasındanChatham House'taki konuşmasına kadar İngiltere ziyaretini değerlendiren Erdoğan, "Türkiye'nin yatırım dostu bir ülkü olduğunu anlattık. Prens Charles ile verimli ve dostane bir görüşme gerçekleştirdik. Faydalı fikir alışverişlerinde bulunduk" dedi.

Kendisinin İngiltere'de olduğu günlerde Kudüs'te yaşananların son derece üzüntü ve kaygı verici olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu utanç tablosu karşısında sessiz kalamayız. Üç gün yas ilan ettik. TBMM özel gündemle toplandı. İslam İşbirliği Teşkilatı'nı (İİT) olağanüstü toplantıya çağırdık. Cuma günü bu olağanüstü toplantımızı yapacağız. İsrail Büyükelçisi'ni ülkesine gönderdik. Bu arada bizim büyükelçimizi istişarelerde bulunmak üzere çağırdık. Washington Büyükelçimizi de istişarelerde bulunmak üzere ülkemize çağırdık. Bu konularda diplomatik adımları atmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Cuma günkü miting

Cuma günü İstanbul'da büyük bir miting düzenleyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı, "Kudüs bizimdir. Bu davaya sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz. Ramazan ayında Filistinliler için bir yardım kampanyası düzenliyoruz. Yaralıların tahliyesine yönelik çalışmaları devam ettiriyoruz. Kızılay 100 bin dolarlık Gazze'ye 100 bin dolar değerinde ilaç ve tıbbi malzeme desteğinde bulundu" dedi.

Erdoğan ayrıca, "ABD'nin Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması ve Nekbe'nin 70. yılı münasebetiyle yaşanan hadiseler aslında bir utanç tablosu. Kudüs biliyorsunuz bizim kırmızı çizgimizdir. Bundan taviz vermemiz mümkün değil Filistin yalnız değildir" ifadelerini kullandı.

Kraliçeyle görüşme

Kraliçe 2. Elizabeth ile yapılan görüşmenin de son derece güzel ve verimli geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Theresa May ile de ikili ve heyetler arası görüşmede, bir dizi farklı konuları ele aldık. 2 anlaşma imzaladık. İkili ticaret hacmimiz şu anda 16.2 milyar dolar, bunu 20 milyar dolara çıkarma hedefimiz var. TF-X Milli Muharip Uçak Projesi ilgili müzakereler sürüyor. Terörizmle mücadelede gerek PKK, PYD, YPG, gerek DEAŞ ve FETÖ'ye karşı ortak neler yapılabileceği üzerinde duruyoruz. ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesini ve bunun muhtemelen sonuçlarını, Suriye konusunu, Cenevre ve Astana süreçlerini, mültecileri, Türkiye-AB ilişkilerini, Irak seçimlerini, bölgenin güvenlik ve istikrarını, Kıbrıs konusunu ele aldık. Birleşik Krallık'taki programlarımızın son derece verimli geçtiğini söyleyebilirim" diye konuştu.

-İki ülke iş dünyası arasında gelecek için ciddi bir beklenti var. Ufukta bir serbest ticaret anlaşması gözüküyor mu İngiltere'yle?

Evet, serbest ticaret anlaşması ufukta gözüküyor. Ama bir takvim vermem doğru olmaz. Ama özellikle 24 Haziran'dan sonra sanırım bu konuyla ilgili adım atmaya hazırlar.

-Kraliçe 2. Elizabeth ile yaptığınız görüşmeye dair izleminizi alabilir miyiz?

Kraliçe 92 yaşında olmakla birlikte dehşet derecede bir hafızası var. Hafızası o yaşa göre son derece iyi. Abdullah Bey'in Cumhurbaşkanı, benim Başbakan olduğum dönemde, biliyorsunuz Türkiye'yi ziyaret etmişti. O ziyaretini, o vesileyle yaptığımız görüşmeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlıyor. Ayrıca yaptığım bu ziyaretteki temaslarım hakkında da tafsilatlı biçimde bilgi sahibi olduğunu gördüm. Konulara çok iyi hakim olduğunu, her şeyi dingin biçimde anlattığını müşahede ettim.

-İsrail meselesinde, öteden beri zulme maruz kalan Filistinliler şimdi de Gazze'de gösteri yaptıkları için kıyıma uğradılar... Bütün bunlar, İsrail'in ne yaptığının artık herkes tarafından bilindiği bir aşamayı beraberinde getirebilir mi? İsrail'in dünya kamuoyunda giderek daha kötü duruma düştüğünü söyleyebilir misiniz? Bir de Türkiye'nin aldığı tedbirlerden başka yeni adımlar olacak mı?

Ne gibi adımlar atılabileceği elbette değerlendirilecektir. Netenyahu'nun attığı twite verdiğim cevap sinir uçlarına dokunmuş olmalı. Filistinlilerin direnişine destek çıkmamız bunları rahatsız ediyor. Ben bu çerçevede Hamas'ı bir terör örgütü olarak görmedim, görmüyorum. Hamas Filistinlilerin işgal altındaki topraklarını kurtarmanın gayreti içindeki direniş hareketlerinden biridir. İsrail orada işgalci durumundadır. Sizlerle bu sohbetimizin hemen öncesinde burada, antisiyonist hahamlarla da görüştüm. Bunlar İsrail'in Siyonist olduğunu söylüyorlar. Biz bunu söylediğimizde bazıları çıldırıyor. Görüştüğümüz hahamlar, bize karşı olmadıklarını söylüyorlar. 'Siz Yahudiler ile Siyonistler arasındaki ayrımı iyi yapan bir lidersiniz' diyorlar. Kendilerine haksızlığa karşı çıkma konusunda seslerini yükseltmelerini söyledim.

-Filistin'deki son gelişmeler, İsrail'in BM Güvenlik Konseyi kararlarını kabul etmediğini, sürekli olarak ihlal ettiğini bir kez daha gösterdi. Bu kanaatin bir çok devlet tarafından paylaşılmasının, BM üyesi ülke olma statüsünü İsrail'in kaybetmesine yol açabileceğini iddialarına ne diyorsunuz?

O denli iddialı konuşmamak lazım. Önemli olan İsrail'in yaptığı adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında ortak tavır sergilemektir. Ama bu hususta uluslararası camianın, hatta Arap Ligi'nin, İslam dünyasının arzulanan düzeyde kararlı bir tavır sergilediğini söylemek zor. Yapılan yanlışlıklar karşısında açıkça sesini yükselten nadir ülkelerden biriyiz. İran ve Rusya'nın yaptıkları açıklamalar da önemli. İİT'nin İstanbul'daki zirvesine üye ülkelerin hangi seviyede katılacaklarını görmemiz, bu açıdan da önem taşıyor. O gün Yenikapı'da muhteşem bir miting de yapmak istiyoruz. AK Parti olarak, Pazar günü Diyarbakır'da yapacağımız mitingi, Ramazan boyunca Türkiye genelinde sürdürebiliriz. Bunları Cumhur İttifakı olarak yapmamız da gündeme gelebilir.

-Bahsettiğimiz bu olaylarda Amerika Birleşik Devletleri'nin de önemli bir rolü var. ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilere bakınca, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alımına getirdiği eleştiriler, ilave olarak Brunson davasında hukukun ihlal edildiği iddiasının ilave edilmesi, Türkiye'ye yaptırımlardan söz edilmesi, İran'a ambargo konusundaki anlaşmazlıkve Hakan Atilla davası. Bunlara en son İran konusundaki tutum farkı ve Kudüs krizi de eklendi. ABD ile müttefiklik ilişkisinin çok ciddi olarak zedelendiği değerlendirmesi yapılıyor? Amerika'dan temel beklentileriniz nedir?

O dediğiniz değerlendirmeyi kim yapıyor onu bilemem. Ama biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Biz tabii ki hakkın yanındayız. Hak olan neyse onu savunuyoruz. ABD'nin İran'la yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı geri çekilme kararını doğru bulmamamızın da sebebi budur. ABD o anlaşmayı tek başına imzalamadı. İşin içinde İngiltere var Almanya var Fransa var... Dolayısıyla, ABD'nin, İran konusunda 'Ben yaptım oldu' mantığıyla hareket etmesi; Temmuz-Ağustos'ta ambargoya başlayacağından söz etmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki İran'a geçmişte o denli yaptırım uyguladılar da ne oldu? Fransa Peugeot'yu verdi, Almanya Mercedes'i verdi. Çin zaten 'Ne istersen veririm' diyor. O nedenle nükleer konusunda biz öteden beri diplomasi ve müzakere yolunun daha isabetli olacağını savunmuşuzdur... NATO müttefiki bir ülke olarak, Yunanistan nasıl S-300 almış ise, bizim de ihtiyacımız doğrultusunda Rusya'dan S-400 almamızda bir sorun yok. NATO'da müttefik olduğumuz ABD'den, an geliyor parayla dahi silah alamıyoruz. Senato'dan onay çıkmadı diyerek, silah vermeyebiliyorlar. Dolayısıyla S-400'ten taviz söz konusu değil. Kaldı ki Rusya bize çok avantajlı bir kredi imkanı da sunmuştur.

-Seçimler yaklaşıyor. Sayın Başbakan'ın da gündeme getirdiği üzere, 'Erdoğan'a oy verin ama partisine değil' şeklinde bir yaklaşımı gündeme sokmaya çalışanlar var. MHP ile AK Parti arasında nifak tohumu mu sokmak isteniyor?

O dediğiniz yaklaşımı bazı mahfiller işlemeye çalışsalar da başarılı olamazlar. Bizler Cumhur İttifakı olarak yola çıktık. Bu işin bozulmasına fırsat vermeyiz. Kimse aramıza nifak sokamaz. 'Cumhurbaşkanlığında Erdoğan'a oy verin, aşağıda kime verirseniz verin' şeklinde bir mantık olamaz. İnanıyorum ki AK Parti tabanı kendi partisine, MHP tabanı da kendi partisine oy verecektir. Cumhur İttifakı olarak seçeceğimiz Cumhurbaşkanının güçlü olabilmesi için, parlamentoda da güçlü olmak gerektiğini biliyoruz. Biz BBP'yi de partimizden aday gösterme suretiyle Cumhur İttifakı bünyesine dahil ettik. BBP adayları bu seçimlere bizim partimizden girecekler.

-Londra'da yatırımcılarla da görüştünüz. Bloomberg ve ChathamHouse'da onları Türk ekonomisi konusunda ikna ettiğinizi düşünüyor musunuz?

Bu önümüzdeki süreçte görülecek. Türkiye'deki mevcut yatırımlarını güçlendirme noktasında atacakları adımlar veya yeni yatırımlar noktasında ne gibi gelişmeler olacağına bakmamız gerekecek. 24 Haziran'da Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayının kazanması Türkiye konusunda yine heyecan uyandıracaktır. Gerek küresel sermayenin Türkiye'ye girişi, gerekse mevcutların devamı açısından bizi daha iyi bir gelecek bekliyor.

-2001'deki ekonomik krizden sonra bir ekonomik program oluştu. Bugün gelinen noktada faiz enflasyonun sebebi diyorsunuz, altına dayalı bir model öneriyorsunuz, milli para diyorsunuz.. Artık yeni bir ekonomik program yazma zamanı gelmedi mi? Yeni bir şeyler uygulamak gerekmez mi?

Aslında yazılıyor yeni şeyler. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, ekonomide de işlerin daha sağlıklı yürümesini sağlayacak. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli getirilerinden birisi, bürokratik oligarşinin egemenliğinin son bulması olacaktır. Rusya, İran Çin ve Güney Kore gibi ülkelerle ulusal paralar üzerinden alışveriş yapma hususundaki çabaların, altınla borçlanma gibi alternatiflerin kur baskısından kurtulma açısından önemli olduğuna inanıyorum. 24 Haziran'dan sonraki süreçte, sistem tüm kurumlarıyla her açıdan daha sağlıklı, daha hızlı işleyecek. Siyasi iktidar başarısızlık halinde bedel ödeyeceğinin bilinciyle, çok daha sorumlu davranmak durumunda olacaktır.

-Son olarak Ramazan ayı ile ilgili bir mesajınız olacak mı?

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Tüm İslam dünyasının birliğine, beraberliğine vesile olmasını temenni ediyorum. Rabbim bizleri nasıl Ramazan-ı Şerif'e kavuşturduysa, inşallah Ramazan Bayramına da kavuştursun. Ramazan ayından sonra, 24 Haziran'da yapılacak seçimleri de bayram sevinciyle yaşamayı nasip etsin. Tüm ailelerinizle, ailelerimizle inşallah huzur içinde yaşamayı nasip etsin.