Dolar (USD)
32.29
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2397.05
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İçinden geçtiğimiz günler...

M. Mustafa Yıldız
İçinden geçtiğimiz günler...
04 Mart 2016 01:00:00
M. Mustafa Yıldız

Türkler İslam'ı kabul ettikten sonra Büyük Selçuklu İmparatorluğuyla devlet tecrübelerini zirveye taşıdılar.

Her devlette olduğu gibi Büyük Selçuklu İmparatorluğu da doğacak, büyüyecek ve birgün ölecekti. Bildiğiniz üzere öyle de oldu.

Ama devleti ölmeden ilahi takdir Sultan Melikşah'ı ünlü veziri Nizamülmülk ile buluşturdu. O da Hoca Ahmet Yesevi'nin önünü açtı. Anadolu'da bir devlet yıkılırken İslam'ın temellerini birlikte attılar. Yeni kurulacak büyük hükümdarlığın tohumlarını ektiler.

Zamanlarında onları kimse anlamadı. Melikşah ülkesinde hep eleştirildi, Nizamülmülk en yakını tarafından öldürüldü. Hoca Ahmet Yesevi'ye halen küfreden gafiller var.

Ardından Kayı Boyu çıktı sahneye.

Ertuğrul Bey, Osman Bey, Orhan Bey taa ki Kanuni'ye gelene kadar hem padişah hem kahraman olan bu önderler şimdi yaşadığımız yurdun temellerini atarken zevk-ü sefa içindeler miydi sizce?

Nihayet Osmanlı İmparatorluğu da Ulu Hakan Cennet Mekan Abdülhamit Han sayesinde 30 yıl daha soluklandıktan sonra son nefesini verdi.

Üç kıtaya yayılan devasa İmparatorluktan geriye Misak-ı Milli sınırları kaldı.

Her devlet yıkılışı ve yeni bir devletin de doğuşu süreci sancılı geçti. Ama ecdadımız hepsinin üstesinden gelmesini bildi.

Üzerinde yaşadığımız bu topraklar nice kahramanlar, nice hainler gördü. Hepsi kendi zamanında yaşadı ve gittiler. Ama geriye kimi destan, kimi de vatana ihanet hikayeleri bıraktı.

Seyit Ali Çabuk veya bilinen adıyla Seyit Ali Onbaşı.

Çanakkale savaşının efsane olmuş ismi. 18 Mart 1915'te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçtiği sırada topun mermi kaldıran vinci parçalandığı anda ilahi takdir ile 215 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak Koca Fransız zırhlısı Ocean'ı tek başına batırdı.

Adı, Türkiye'nin hafızasına "kahraman" olarak kazındı.

İzmir'i Yunanlara ellerinde beyaz bayrak ve tuzla teslim eden eşrafın ihanetiyse daha 100 yılını bile doldurmadı.

Rumeli'de, Balkanlarda, Anadolu'da saymakla bitiremeyeceğimiz nice yiğitler kahramanlıklarıyla dünyaya parmak ısırttı.

Adlarını çok az kişinin bildiği Bulgar Sadık, Mustafa Kemal'i ölmekten, Davut Kaptan da İzmit Tavşancıl'ı gavur eline düşmekten kurtardı. Sonunda hepsi de kahramanlıklarını kanları ve canlarıyla ödediler. Allah rahmet eylesin.

Peki ne olmuştu da bu kadar yiğit canını ortaya koymuştu?

Şimdi ağzımızdan "Kurtuluş Savaşı" diye kolayca çıkan devlerin ülkemizi paramparça ettiği 5 yıllık süre kolay mı geçmişti?

Tabiki hayır.

Tıpkı şimdilerde olduğu gibi içimizden görünen hainler açık açık İngiliz'in, ABD'nin mandası altına girip suya sabuna dokunmamamız gerektiğini söylüyordu.

Birileriyse el altından İstanbul'u, İzmir'i, Sakarya'yı, Erzurum'u pazarlamıştı bile.

Ama ilahi takdir hepsinin üstündeydi. Yiğit halk özgürlük mücadelesi verdi. Tarihe kahraman olarak geçti.

Şu anda nasıl biz o günlerde yaşayanları konuşuyorsak bundan 100 yıl sonra da torunlarımız bugünlerde yaşayan bizleri konuşacak.

İşte içinden geçtiğimiz şu günlerin bizler açısından değeri büyük.

Ya boyunduruk altına girip suya sabuna dokunmadan bizler için çizilen İstanbul u2013 Ankara arasındaki bir sınıra razı olacağız ya da ecdadımızın ruhunu canlandırıp eski bakiyelerimize sahip çıkacağız.

Şu anda içinden geçtiğimiz dönemin yeni bir gelecek mücadelesi olduğunu halen göremediyseniz çok geç kaldınız demektir.