Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İslam'daki İnsan Hakları Çıkara Değil Sevgiye Dayalıdır

0
İslam'daki İnsan Hakları Çıkara Değil Sevgiye Dayalıdır
22 Şubat 2017 00:00:00
0

İçinde sevgi olmayan her kalp, beyin ve beden sahibi; 'engellidir'!

Bir an durun ve düşünün! İnsan ölüyor ve hala silah öretiliyor, anlamıyorum ki, sevgi neyinize yetmiyor... Demek ki sorunları çözeceke olan silah veya güç değil. Sevgisiz insan kötü insandır. Kötü erkek kadını; kötü kadın çocuğu döver ve bu bireylerden oluşan toplum, şiddeti çözüm aracı kılmaya başlar ki o zaman da insandan zarar görmemiş tek canlı, daha dünyaya gelmemiş canlı olur.

Peki, gerçek sevgi hangi sevgidir? Gerçek sevgi; irade dışı gerçekleşen duygunun adıdır. Yani çıkara göre yön ve taraf değiştiren değil.

Bilindiği gibi yıllardır dillerden düşmeyen bir insan hakları beyannamasidir gidiyor. Fakat dünyanın hali ortada.

Oysa insana verilmesi gereken gerçek değerin inşası için verilen çabayı bir yana bırakın, 1438 yıl öncesinden 'kuşu öldü diye bir çocuğa başsağlığına yani taziyesine giden' ve 'Hayvan sağanlar tırnaklarını kessinler, sağım sırasında uzun tırnaklarla hayvanların memelerini kanatmasınlar.' Mola esnasında 'hayvanların istirahatını ibadetten önceleyen' hayvanın fazla sağılması ona zarar vereceğinden, 'mekruhtur' diyen bir peygamberin ümmeti ve dinin mensupları, nasıl olur da insan hakları konusunda duyarsız, bigane kalır? Biganane kaldığını söylemek akıl karı mı?

Böylesi bir kültürün mensupları, nasıl olur da insan haklarını başka kültürlerden öğrenecek kadar duyarsız kalabilir? Bu mümkün mü?

Fakat ne yazık ki günümüze baktığımızda huzur ve adalet islamda olduğu halde günümüz müslümanların coğrafyasında huzurdan eser yok şimdi. Bu da bize bir yerde bir yanlışın olduğunu göstermektedir.

Tabi tarihinden habersiz olan veya tarihini yanlış (kişilerden) bilen (öğrenen)bir toplum, kendini yani kendi tarih ve kültürünü küçük veya yetersiz gören bir topluluk oluşturur. Dini konuşup dinin gereği gibi davranmayan, dominant kültürün etkisinde kalıp özüne yabancılaşan, dahası kendi kültürüne burun kıvıran bir toplumun yetiştireceği bir nesil; atalarını tanımayı ve kültürünü öğrenmeyi dert etmemektedir. Örneğin: Asrımızda Tales'ten Marks'a, Aristo'dan Hegel'e, Darwin'den, Nietzsche'ye kadar tüm felsefecilerin hayatını ve felsefe doktrinini öğrenmeyi; bir paye veya 'elit' olmaya mihenk/ölçü edinen bir aile yapısı mevcuttur. Bu, çocuklarını Gazali'den, Ömer Hayyam'dan, Farabi'den, İbn Rüşd'ten, Ahmet Yesevi'den, Ahmed-u00ee Hanu00ee'den, Feqiyu00ea Teyran'dan, Şafii'den, Ebu Hanife'den habersiz bırakmayı; ilericilik sayan 'sakat' bir anlayıştır...

Bu aile yapısı; doğuyu okumayı çocuklarına; 'kendilerini gerici ve küçük bırakacağı' fikrini dayatabilmektedir. Bu da kendine ait olanı 'küçük' görmeyi çocuklarının bilinçaltına yerleştirmekte ve çocuğun kökleriyle irtibatını kesmeye yol açabilmektedir. Köklerinden ayrılan köklerine yabancı kalır, hatta kökleriyle ters bile düşebilir.

Bizim ne Tales ile ne de bir başkasıyla sorunumuz yok.Derdimiz barı ile değil batıl ile. Tales de okunsun Gazali de. Marks da okunsun Ebu Hanife de. Aristo da okunsun Farabi de. Hegel de okunsun Ahmed-u00ee Hanu00ee ve Feqiyu00ea Teyran da. Darwin, Nietzsche de okunsun İbn Rüşd, Ahmet Yesevi ve Muhammed İkbal de. Bunların doktrinlerinden en iyileri seçilip mezc edilerek toplum daha ileriye taşınsın.

Maddeyi takdis eden bir kültür elbetteki gücü kutsatan bir nesli oluşturacaktır ki bu da hayvanlar da olduğu gibi en güçlüye itaat etme 'anlayışını' beraberinde getirir adil olana değil. Ki adaletin kanatları altında olmayan güçzulümden başka hiç bir şey üretmez.

Bize göre insan haklarının oluşmasının temeli nasıl sevgi ise, şiddet, taciz ve benzeri tüm insan haklarının ihlalinin temelinde de sevgisizlik var.

Bakın bu kültürden beslenen bir şair ne demiş:

Dil bedest aver ki hacc-ı ekberest

Ez hezaran Kabe yek dil bihterest

Kabe bünyad-ı Halil-i azerest

Dil nazargah-ı celil-i ekberest

*****Yani*****

Bir gönül yapmak hacc-ı ekberdir

Binlerce Kabe yapmaktan bir gönül almak daha iyidir

Kabe Hz.İbrahim'in binasıdır

Gönül ise yüce Allah'ın nazargahıdır

Ne demiş Mevlana;

Ez mehebbet xarha gol mu00ee şewed

Wez mehebbet sirkeha mil mu00ee şewed

Ez mehebbet telxha şu00eeru00een şewed

Wez mehebbet mesha zerru00een şewed

*****Yani*****

Dikenler aşk ile gül olur

Sirkeler aşk ile şarap olur

Acılar aşk ile tatlı olur

Demir aşk ile altın olur

Ahmedu00ea Hanu00ee, bireyin ve toplumun huzur, barış ve selametinin Allah'a iman ile Hz. Peygamber (s.a.s) ve sahabelerine muhabbetten geçeceğini vurgulamıştır.

"Sevgi benim dinim ve imanımdır" diyen İbnü'l- Arabu00ee, evrenin var oluş sebebini de sevgi/muhabbet olarak görmüştüru2026 Ne demiş şair; "Muhabbetten Muhammed oldu hasıl. Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl?"

Sevgi gerçekten önemlidir.

Peki, bu kadar önemli olan sevgi nedir? Kim tanımlayabilir, cevaplayabilir?

Gazali'nin: Nihai makam ve en yüksek değerdir; şevk, üns ve rıza gibi ahlaki makamlar (Ahlak da onun neticesi ise) onun sonucudur dediği muhabbeti/sevgiyi, bizler nasıl tanıyoruz veya nasıl tanımlaya biliriz? Ayrıca şevk, üns ve rıza makamlarından yoksun olanların sevgi hakkında ahkam kesmeleri ne kadar doğrudur.

"Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır. Hucurat/13"

Veda Hutbesin'de peygamberimiz;

"Ey insanlar!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz u00c2dem'in çocuklarısınız, u00c2dem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahu00een da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah katında en kıymetli olanınız en çok takva olanınızdır."

Peki, takva nedir? Gelin hep beraber içimizde buna cevap vermeye çalışalım.

Burada ihsan kavramını da kavramalıyız yani; görürcesine yapmak veya sakınmaku2026 Takva, Allah'a inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmektir. Kısaca haramlardan sakınmak demektir.

Peygamberimiz (s.a.s.); "Hepiniz u00c2demdensiniz, u00c2dem ise topraktandır." Demiştir. u00c2dem İbranicede toprak demektir, bunu biliyor muydunuz?

İşte bu kültür ve anlayışla büyüyenlerden biri olan Yunus Emre'nin, "Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü" diyerek yetmiş iki millete aynı gözle bakmanın, dinimize aykırı olmadığına vurgu yapmıştır...

Ne demiş Melayu00ea Cizu00eeru00ee; Ku00ea hequ00eeqet du00ee, bu00ea mecaz. Yani; kim hakikati mecaz olmaksızın gördü, demişu2026 Yani; mecaz olmadan hakikate ulaşmak mümkün değildiru2026 Formüle edersek; Allah sevgisi hakikat, insan/varlık sevgisi de mecaz olduğuna göre, Allah'ı sevmek ancak mecaz olan insan/varlık sevgisi ile (insan sevgisinden sonra/insanı sevmeyi başarmaktan sonra) mümkün olacaktıru2026

Bu bağlamda insan haklarının oluşmasının temeli nasıl sevgi ise, şiddet, taciz ve benzeri tüm insan haklarının ihlalinin temelinde de sevgisizlik var desek yanlış söylemiş olmayız.

Ne demiş Yunus; "Gelin tanış olalım, İşin kolayın tutalım. Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz."