Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kadın-erkek islamcı olmaya

0
Kadın-erkek islamcı olmaya
15 Ağustos 2012 10:41:00
0

Ben anladığım pencereden bakarım her olaya. Siyaset uzmanı olmadığım gibi, din bilimci de değilim. Bazı şeyleri akletmek için uzman olmak gerekmiyor da zaten. Uzmanlar literatürü oluşturmaya devam ede dursunlar, biz de onlardan faydalanalım.

İslamcılık tartışmaları hız kesmeden devam ederken, çoğu uzman olan isimler literatüre katkıda bulunmaya devam ediyorlar. Bu tartışmaların nereye kadar uzayacağı, etki alanının ne olacağı, yeni bakış açıları getirip getirmeyeceği de merak edilenler arasında. Yoksa bayram namazının edasından sonra unutulup gidecek bir tartışma mıdır, diye de düşünmeden edemiyor insan.

Ben İslamcılığın bireysel ve toplumsal penceresinden bakıyorum. Bir zamanlar siyasal İslamcılığı savunarak geldim buraya. Bireysel İslam olmadan yani kişi gerçek bir Müslüman olmadan, siyasal İslam'ın gerçekleşmesinin zor olduğunu gördüm. İslam yönetimi olup da kişilerin zorla Müslümanlaştırılması gibi bir şey olamayacağına göre, doğru olan da budur. Ama tabii ki kişiler Siyasal İslam'ın adalet, demokrasi, zulümden ve sömürüden korunmak gibi işlevlerinden Müslüman olmasalar bile faydalanmayı isteyebilirler. Bu İslamcılık mıdır, tartışılır.

Siyasal İslam'ı savunduğumuz gençlik yıllarımızda, şimdi ismini vermek istemediğim bir büyüğümle bu konuları tartışırken, "İslami yönetim demek Müslümanların ibadetlerini rahat bir şekilde yapıp, insanların sömürüden ve zulümden uzak kalması değil midir? Bunun için ille de şeriat devleti gerekmiyor." Dediğinde, benim ilk dönüşüm sinyallerim başlamıştı.

Ancak daha fazla tecrübe yaşayarak, savunduğumuz fikirlerin işlevsel olup olmadığını idrak etme şansımız olabiliyor. Bunun için gençler düşünmeden hareket ederken, yaşımız ilerledikçe daha çok düşünüp daha az hareket edebiliyoruz. Tecrübeye saygımız var.

"Bireysel İslam" diye bir şey elbette olmaz. İslam dini toplumsal yaşanan bir dindir ve herkes kendine Müslüman olamaz. Bunu biliyorum, fakat kişiye düşen vazifeler anlamında "Bireysel İslam" demeyi tercih ediyorum.

Tam da bu noktada kıldığımız namazların, tuttuğumuz oruçların devreye girdiği kadar, güzel ahlaklı olmamız, insanlara zulmetmememiz, adil olmamız gibi kavramlar da devreye giriyor. İşte biz buna İslamcılıktan çok "Müslümanca Yaşamak" diyoruz.

Müslümanca yaşamanın içi boşaltıldığı doğrudur. İslamcılık tartışmalarını hararetle yaptığımız 90'lı yıllarda da çok dolu olduğu söylenemez. Müslümanca yaşamanın içini o zamanlar belki de en çok kadınlar dolduruyordu. Geleneksel aile yapımıza baktığımızda, kız çocukları küçük yaşlarda örtünüp dini ibadetlerinde hassas olmaya zorlanırken, erkek çocuklarına pek karışılmaz. Onlara söylenir, onlar da ancak isterlerse ibadetlerini yerine getirirler, isterlerse de Müslümanca yaşamadıkları halde çıkıp sokağa İslamcılık sloganları atarlardı.

Şimdi değişen ne oldu? Artık kızlarımız da başörtü takıp İslamcı gözüktükleri halde (bir nevi slogan oluyor bu), namazlarını kılmayabiliyorlar. Müslümanca yaşamayı ihmal edebiliyorlar. Erkeklerin zaten yapageldikleri şeyleri yapabiliyorlar.

Yoksa siz İslamcılık tartışmalarının "Kadın-erkek" sorunsalına dayanmayacağını mı düşünüyordunuz? Bunu ilk başladığı günden beri bekliyordum. Elbette ki dayanacak ve bu minvalden konuşmalara devam edeceğiz. Çünkü biz İslam'ın kadına bakış açısını net bir şekilde tanımlayamazsak, İslamcılık adına hiçbir şey canlanmayacak ve kapitalizmin nimetlerinden maaile yararlanmaya devam edeceğiz.

Bu ifrata yol açmayacak değil. Bütün yasaklar ve haksızlıklar ifrat ve tefrite yol açar. Başını örtüyor diye küçücük bir genç kızdan bunun hesabını sormaya da kimsenin hakkı yok.

Pazartesi günü gazetemizde yayınlanan Abdurrahman Arslan Bey'in röportajı düşündürttü bana bütün bunları. "Ben kadının ev kadını, erkeğin de ev erkeği olması gerektiğini düşünüyorum." Demişti Abdurrahman Hocam.

İyi de hocam, bu uygulama için biraz geç kalmadık mı? Erkeğin ipinin ucunu hiç tutmayan toplum, sonunda kadının da ipinin ucunu kaçırdı. Şimdiden sonra toparlanmak bana göre çok zor. Kafesten kurtulan bir kuş, hiç kafese geri döner mi? Aslında gereksiz de dönmesi. Peygamber Efendimiz zamanında kimse kafeste yaşamıyordu. Şartlara göre daha uygun alternatifler bulmak için çaba sarf etmeliyiz artık.

Zor görev burada başlıyor galiba. Erkeklerin ellerini taşın altına koyması kaçınılmaz oldu. Bütün dini sorumlulukları kadınların üzerine yükleyerek İslamcılık yapma devri çoktan kapandı. Şimdiki İslamcılık devri, kadın-erkek birlikte sorumluluk alınırsa açılır. Yoksa İslamcılık tartışması bayrama kadar konuşulur ve hiçbir sonuca ulaşılamadan nokta koyulur.