Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2388.78
BIST 100
10264.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Paralel Yapı tarım ürünlerine virüs bulaştırabilir

Tarım Bakanlığı içinde tespit edilen paralelcilerin çok tehlikeli olabileceğini ifade eden Ziraat Yüksek Mühendisi-Yazar Baki Murat, "Ülkenin tarımsal ürünlerini, doğal bitki örtüsünü, su kaynaklarını tarumar edecek bir virüsü, mikrobu biyolojik bir silah olarak kullanabilirler" dedi.
Paralel Yapı tarım ürünlerine virüs bulaştırabilir
20 Haziran 2016 11:06:00
Tarım Bakanlığı içinde tespit edilen paralelcilerin çok tehlikeli olabileceğini ifade eden Ziraat Yüksek Mühendisi-Yazar Baki Murat, "Ülkenin tarımsal ürünlerini, doğal bitki örtüsünü, su kaynaklarını tarumar edecek bir virüsü, mikrobu biyolojik bir silah olarak kullanabilirler" dedi.

SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN

Bir canlıdaki genetik özellikleri kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlı Genetiği Değiştirilmiş Organizma GDO'lu gıdalar hakkında son yıllarda birçok şey yazılıp çizildi. Bununla birlikte kısır tohum olarak da bilinen hibrit tohumu da GDO ile birlikte girdi literatürümüze. Atadan kalma doğal tohum ve organik gıda arayışımız, özellikle genetiği değiştirilmiş gıdaların yüksek kanser riskini duymamızla başladı. Türkiye'de tarım ve ziraattan GDO ve hibrite kadar birçok önemli konuyu Uzun yıllar Avusturalya Temel Kaynaklar Bakanlığında çalışan Ziraat Yüksek Mühendisi-Yazar Baki Murat'la konuştuk.

Bir Ziraat Mühendisi olarak son yıllarda adını sıkça duyduğumuz GDO'lu ürünlerin zararları konusunda neler düşünüyorsunuz?

GDO'lu ürünlerin zararları ve yararları konusunda herkes ikiye bölünmüş durumda. Genetiği değiştirilmiş bitkilerin toprak içindeki yaşama zarar verebilmesi ya da GDO'lu bitkilerin toksik ve alerjik zararlarının olabilmesi gibi yığınla olumsuz sonuçlar konuşulurken, genetikteki veri ve buluşların uygulanmasıyla ilgili ben kendini doğrusu huzursuz hissedenlerdenim. En azından GDO konusuna ihtiyatlı yaklaşma prensibini benimseyen Türkiye ve AB üyesi ülkelerin konumunda olmayı tercih ediyorum.

Çok iyi analiz edilmeli

Sizce GDO'lu ürünler konusunda yeteri kadar araştırma yapılıyor mu?

Zararları ve önlemez olumsuz etkileri konusunda insanı yeterli derecede ürkütecek argümanların olduğu bir konu. Direkt üretime ve kullanıma geçmeden önce daha fazla bilimsel araştırma ve risk analizlerinin yapılmasının gerektiğini düşünüyorum.

Tarımda Türkiye nerede sizce?

Türkiye Avustralya ile karşılaştırıldığında sahip olduğu alan açısından oldukça üretken. Ayrıca belli ürünleriyle tanınmayı becerebilmiş takdir edilesi bir durumda. Fakat hala sahip olduğumuz potansiyeli kullanamıyoruz. Tarım uygulamaları prensipleriyle desteklenmiş bir tarımsal anlayışın yaygınlaşmasıyla, bulunduğumuz yerden çok daha ilerilere çok kısa zamanda ulaşabiliriz.

İlaç denetiminde ideal yakalanmalı

Ülke olarak istediğimiz ya da sahip olduğumuz verimden yararlanabiliyor muyuz?

Tarımsal üretimde verim ve kalite maalesef hala istenilen düzeyde değil. Gübre, su gibi girdiler optimum verimlilikte kullanılmıyor. Damlama, sulama gibi suyu daha verimli kullanan metotlar fazla yaygınlaşmış değil. İlaç kullanımı da denetimi de olması gereken ideal koşullarında değil henüz. Bırakın küçük çiftçileri büyük çiftçiler bile üretim süresince ne verip, ne uyguladıklarını gösteren kayıt ve raporlama konusunu yeterince ciddiye almıyor.

Teknoloji yaygınlaştırılmalı

Türkiye tarımının değişim ve dönüşüme ihtiyacı olan alanları nelerdir?

Çiftçi eğitim ve yayımcılık hizmetlerini konusunda yüz yüze eğitimin yanında görsel ve yazılı medya olanakları artırılmalı. Bununla birlikte üniversite, sanayi, oda işbirliklerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Pazarlama ve marka yönetimi gibi, ürünün getirisini etkileyen en önemli alanlar konusunda maalesef yeterli bir bilgi ve pratik düzeyi yok. Yeni teknolojilerin ve ileri tarım sistemlerinin kullanımı çok daha fazla yaygınlaştırılmalı.

Çiftçimiz yeterince bilinçli değil sanırımu2026

Bireysel çiftçiler teşvikler, destekler ve mevzuatlar konusunda yeterince bilgili değil. Sektöre girecek olan insanlara yol gösterecek ürünlerin ekonomik analizleriyle ilgili bilgiler eksik, güncelleme yavaş. Tabii ki bütün bunlara sebep olan sıkıntı; tarım arazilerinin parçalı ve dağınık olmasının getirdiği sorunlar. Hizmet götürülmesi gereken çiftçi sayısının artmasına yol açan bu durum, kontrolü zorlaştırırken hem üretim maliyetinin artmasına hem de insan gücüne dayalı klasik bir tarım anlayışının sürmesine neden oluyor. Bu daha baştan çiftçinin pazar ve rekabet gücünün azalmasına ve kazancının düşmesine sebep oluyor.

Çiftçiler örgütlü

Uzun yıllar Avustralya'da Viktorya Eyaleti Tarım Bakanlığında çalışmış biri olarak oradaki tarım anlayışında öne çıkan noktalar nelerdir?

Avustralya devasa ekim/ dikim alanlarına sahip. İleri teknoloji kullanımı ve makineleşme oranı yüksek. Tarımsal işletmeler birer profesyonel şirket gibi çalışıyor. Gelişmiş sistem ve metotlar kullanılıyor. Su, ilaç, gübre gibi temel girdilerinin doğru ve kararında kullanımı daha kontrollü ve yaygın. Güncel ekonomik analizlere ulaşımları kolay. Çiftçi sayısının az olmasından dolayı güçlü ve etkili endüstriyel çiftçi örgütlenmeleri kurup sürdürebiliyorlar.

Son on dört yıldır ülke ekonomisindeki olumlu gelişme tarımı nasıl etkiledi?

Tarım alanındaki tüm gelişmeler de ülkenin genel ekonomik durumuyla direkt ilişkili. Bu açıdan bakıldığında AK Parti'yle birlikte gelişen ekonominin, tarıma da olumlu yansımaları oldu. Fakat Türkiye'nin gerek müzmin yapısal sorunlarından, gerekse alışkanlıklarından dolayı tarım sektörü henüz istenilen hıza ve düzeye ulaşmış değil.

657 memur yasası değişmeli

Türkiye tarımı çok daha ileri seviyelere götürebilmek için ne tür çalışmalar yapılabilir?

Tarımdaki nüfus yoğunluğunu azaltacak, buna karşın toplam gelirdeki payını artıracak, doğru girdi stratejileri izleyen, sahip olduğu kaynakları optimum kullanmayı becerebilen, bilgili ve alanında uzmanlaşmış, makine ve teknoloji kullanımı ile desteklenmiş bir tarımın yaygınlaştırılması gerekiyor. Gerek arazi boyutları konusunda yapılan çalışmalar, gerekse gündemdeki 657 ile ilişkili değişiklikler buna olumlu etki yapacaktır.

657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın değişmesinin gerektiğini mi düşünüyorsunuz?

Kesinlikle. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yöndeki istek ve çabalarını doğru yorumlamamak için ısrar eden bir kesim var. Oysa diretmenin alemi yok, bu yasalar bu zamana uymuyor artık. Çünkü bürokratik vesayet sisteminin etkisindeki bu yasalar, her alanda olduğu gibi tarımda da ileri adımlar atmayı engelleyecek şekilde ülkenin önünü tıkıyor. Bugünkü Başkanlık/Yarı başkanlık konusu dahi bu türden yasalarla ilişkili aslında.

İyi yönde rekabet başlar

Bu yasa değişimiyle Türkiye'de neler değişir?

Yapılacak reformla liyakat olgusu daha öne çıkar. Mühendisler sistemin üzerlerindeki yükünden kurtulur. Çalışanların mesleki ve sosyal açıdan kendilerini sürekli yenilemelerini, bilgilerini artırmalarını gerektiren bir rekabet başlar. Performanslar daha ölçülebilir ve tanımlanabilir olur. Devlet dairelerinde insan kaynağının doğru ve optimum kullanımı sayesinde verimlilik ve katma değer artar ve bu olumlu gelişmeler önce ülkenin tarımını yapan, ürününü üreten çiftçilere, oradan da tüketicilere yansır.

Bir yazınızda Tarım Bakanlığı içindeki FETÖ'cü yapılanmayı ele almıştınız ve oradaki kişilerin ellerindeki gücün göz ardı edilmemesi gerektiğin dikkat çekmiştiniz. Bu örgüt Tarım Bakanlığı içinde ne tür sıkıntılara yol açabilir?

Paralel yapının ipliği pazara çıktığından beri kamuda ve özelde birçok alanda kritik görevlere gelmiş bu unsurların yaratacağı tehlikenin, eli silahlı polislerden daha az olmayacağını söylüyorum. Bu inançlarımı teyit edercesine Tarım Bakanlığındaki olay gündeme düştü. Sayın Bakan'ın kendi açıklamasıyla paralel yapının İngilizcesi olmayan kişileri kuruma aldıklarını okuduk. 1306 kişi, Bakanlığın Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu isimli tek bir kurumunda tespit edilmiş. Türkiye'de kaç bakanlığın ve onlara bağlı kaç kurumun olduğunu düşündüğünüzde ortaya çıkan rakam insanı ürkütmeye yetiyor.

Tehlikeli insanlar her şeyi yapabilir

1306 tarım, biyoloji, kimya mezunu paralelciyi eli silahlı emniyetçi paralelciler kadar tehlikeli kılan nedir?

Bu kişilerin nasıl bir kör inanmışlıkla liderlerine ve davalarına bağlı olduklarını gördük, görüyoruz. Ülkenin tarımsal ürünlerini, doğal bitki örtüsünü, su kaynaklarını tarumar edecek bir virüsü, mikrobu biyolojik bir silah gibi kullanabileceklerinin yanında, diğer bakanlıklarda mesela orman yangınları çıkarabilecek, siber saldırılar gerçekleştirebilecek, insan sağlığını tehlikeye atabilecek mikropları bulaştırabilecek çalışanların olmayacaklarının kefili kim olabilir? Bunlar komplo teorileri değil. Memlekete diz çöktürmek için neler yapabileceğini gösteren cehennemi bir örgütün 'Bana yar olmayan toprağa olsun' adanmışlığıyla yetiştirilmiş müritleri sıkışmışlık psikolojisiyle her şeyi yapabilirler.

-----------------------------------Baki Murat kimdir?-------------------------------------------

1962 Erzurum Hınıs doğumlu. 1985 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun oldu. Çeşitli gıda firmalarında çalıştıktan sonra 1992 yılında Avustralya'ya gitti. Viktorya Eyaleti Temel Kaynaklar Bakanlığında Araştırmacı/Ziraat Mühendisi olarak çalıştı. 2004 yılında Eyalet Bakanlığının bursuyla tarımda kaynakların doğru kullanımı konusunda Tarımsal İşletmecilik üzerine Yüksek Lisansını tamamladı. Çeşitli firmalara ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının kalkınma amaçlı projelerinde Tarımsal İşletmecilik üzerine danışmanlık yapan Baki Murat halen çeşitli Avrupa Birliği projeleri için çalışmalarını sürdürüyor.

*** Paralel yapının nasıl bir kör inanmışlıkla liderlerine ve davalarına bağlı olduklarını gördük, görüyoruz. Ülkenin tarımsal ürünlerini, doğal bitki örtüsünü, su kaynaklarını tarumar edecek bir virüsü, mikrobu biyolojik bir silah gibi kullanarak insan sağlığını tehlikeye atabilecek mikropları bulaştırabilecek çalışanların olmadığının kefili kim olabilir?

*** Zararları ve önlemez olumsuz etkileri konusunda insanı yeterli derecede ürkütecek argümanların olduğu bir konu. Direkt üretime ve kullanıma geçmeden önce daha fazla bilimsel araştırma ve risk analizlerinin yapılmasının gerektiğini düşünüyorum.