Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

PATRİK: REFERANDUMDA TÜRKLERİN REİS'İNİ ELİNDEN ALIN YETER

Yenisöz Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Kemal Özer'den flaş yazı...
PATRİK: REFERANDUMDA TÜRKLERİN REİS'İNİ ELİNDEN ALIN YETER
06 Şubat 2017 13:00:00
Yenisöz Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Kemal Özer'den flaş yazı...

Nisan ayındaki oylama Erkan Yolaç'ın evet/hayır yarışması değil. Dayatılan bir yönetim biçimiyle mi devam edeceğiz yoksa ruhumuza daha uygun bir şekle mi geçeceğimizin kararını vereceğiz.

Bu nedenle rey hakkı ve geleceğimiz hakkında derdi olan her bir kişi, siyasi tercihlerinden bağımsız aklıselim bir karar vermeli.

Bunu yaparken tarihi tecrübeleri dikkate almalı. Çünkü tarihteki başarı ve başarısızlıklar çoğu kez devletin yönetim biçimiyle de doğrudan ilişkilidir.

Tarihte Türklerin kurduğu devlet sayısı çok daha fazla ise de bugün Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan devletleri kimlerin idare ettiğine baktığımızda mevcut yönetim şeklindeki sorunu daha iyi müşahede etmek mümkün oluyor.

Devlet başkanının adı;Han: Büyük Hun, Batı Hun, Karahanlı, Harzemşah, Altınorduİmparator: Avrupa HunKağan: Ak Hun, Göktürk, Avar, Hazar, UygurSultan: Gazneli, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, MemlükEmir: Büyük TimurŞah/Padişah: BabürHünkar, Sultan, Padişah, Halife: Osmanlı

Görülüyor ki Türklerin tarih boyunca yönetim biçimine baktığımızda devletin başında; bey, han, hakan, şah, padişah, hünkar, emir, sultan, halife ünvanlı yöneticiler var.

Her ne kadar 'vezir' de var idiyse de bunlar nihai karar veren kişiler değil, sultana, hana, kağana, emire yardım eden kimselerdir. Bir nevi müsteşaru2026

Tarihi dikkatle incelediğimizde gördüğümüz şey, devlet tek başlı iken güçlü, nihai karar mekanizmasında çok başlılık çoğaldıkça devlet zaafa uğramış, iç kargaşalar meydana gelmiş ve devlet yıkılmış...

Uzağa gitmeye gerek yok. Tanzimat'ın ilanıyla başlayan süreç, devleti Meşrutiyet ilanına götürür. Büyük Sultan Abdulhamid Han, tehlikeyi fark edince gerekli önlemi alır. Basiret ve ferasetiyle, tüm sırtlan, çakal ve leş kargalarına rağmen devleti 33 yıl ayakta tutar. Bunun farkında olan Siyonist, mason ve içerideki ahmak taife, Sultan'ı tahtan indirir ve 2. Meşrutiyet ilan edilir. Halkın ezici çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen Meclis-i Mebusan'ın çoğunluğu gayri Müslimlerden oluşur.

Tahtta Sultan Reşat vardır ama o muktedir değildir. Çünkü iktidar mason, hain ve ahmak tayfasının oluşturduğu İttihat ve Terakki Partisi'nin elindedir. Netice belli, demokrasi ve çift başlılık sayesinde 6 yılda Osmanlı paramparça edilir.

Sultan Vahdettin hazretleri tahta geçtiğinde elinden hiçbir şey gelmemektedir. Zira iş işten çoktan geçmiş. İT'lerin İstanbul'u tüm düşmanlara ve batılı işgalci çetelere açmıştır. Büyük Sultan Vahdeddin Han'ın çabaları devleti kurtaramaya yetmez.

Sonra görüntüde çift başlı ama fiiliyatta tümüyle Mustafa Kemal sonra da İnönü'nün son sözü söylediği bir şeklu00ee demokrasi, fiili tek adamlık söz konusu.

Dilediğini başbakan tayin etmiş, dilediğini azletmişler. Mustafa Kemal 18 yılda 14, İnönü ise 12 yılda 9 hükümet değiştirir. Bu tek adamlığa rağmen böyledir. Bugün 65. Hükümet görevde ise de buna ilk 5 hükümet dahil değil. Bunu da eklediğimizde 97 yılda tam 70 hükümet. Buna mukabil 97 yılda 12 Cumhurbaşkanı.

Sadece bu veriler bile bize devlet istikrarını göstermek bakımında son derece önemli bir gösterge.

4 LİDERİN TEMEL FARKI

Çok partili çift başlı sisteme geçtiğimiz günden bu yana millet o kamptan bu kampa sürüklenerek enerjisi yok edilmiş, bir birine kanlı-kinli halde yaşatılmış. Sebebi belli: gelişmeyin, kendi iç meselelerinizle uğraşmaktan dünyanın yönetimine uzak kalın.

Geriye yaslanın bir bakın. Bu halk iktidar anlamında CHP'li Menderes'e sahiplenmiş ama korumamış. Yerine Demirel gelmiş, halk biraz daha fazla sahiplenmiş, onun yerine Özal gelmiş onu Demirel'den çok daha fazla sevmiştir. Nihai olarak Erdoğan gelmiş, halk çok daha fazla sahiplenmiş ve bir adım daha atarak onu korumuş yem etmemiştir.

Menderes namaz kalmaz ve içki içerdi. Demirel içki içer ama Cumadan Cumaya da olsa namaza giderdi. Özal mecbur kalınca içki içer, 5 vakit namazını da kılardı. Erdoğan ise hem içki içmez, hem de namazından asla taviz vermez.

Bu bize hem değişimi, hem de sahiplenme hakkında ipuçları veriyor. Devlete bakınca da durum aynı. CHP'den enkaz devralan Menderes'ten Erdoğan'a uzanan süreçte devlet iktisaden ve siyaseten her defasında daha da güçlenmiştir.

ERDOĞAN İSTEDİĞİ İÇİN DEĞİLu2026

Bugün karşı karşıya olduğumuz şey, Erdoğan meselesi değil. İktidarda Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu olsaydı, yeni sisteme yani tek başlılığa kesinlikle "evet" derdim. Erdoğan istedi diye, ülkem ve milletimin geleceğini heba edecek kadar ahmak değilim. Yaptıklarımın hesabını Allah Erdoğan'a değil, bana soracak. Maddi ve manevi faturamı Tayyip Erdoğan değil, ben ödüyorum.

O halde kararımı verirken kimin ne istediği umurumda değil. Cumhurbaşkanlığı sistemi bile beni tatmin etmiyor daha ilerisini istiyorum.

Cumhurbaşkanı+Başbakan şeklindeki çift başlılığın bizi frenletmek, Müslümanların dünyanın yönetiminde söz sahibi olmasını engellemek için getirilmiş bir oyun olduğuna Erdoğan dediği için değil, 40 yıldır böyle düşündüğüm için itiraz ediyorum. Bu nedenle Allah o günü görmeyi nasip ederse inşaallah EVET diyeceğim.

KİMSENİN HATIRI İÇİN DEĞİL ÜLKEM VE ÜMMET İÇİN EVET

Bu EVET kimsenin hatırı için değil, ülkem, milletim, ümmetim ve insanlık için olacak. Hesabını da Allah'a tek başıma vereceğim. Siz de iyi olanı kalbinize sorun. Tabi ki yüreğinizi başkasına kiraya vermemişseniz.

Bu vesileyle iki şeyi not etmek istiyorum. İlk yüreğinizde Allah'tan başkasının sevgisi galebe geliyorsa, çıkarıp köpeklere atın o kalbi. Gerçi onu köpeklerde yemez ama olsun yine de taşımayın.

İkincisi ise Osmanlı'ya ihanet eden Fener Rum Patriği'nin Rus Çarı'na yazdığı ve idamına yol açan ihanet mektubundaki bizi çok iyi teşhis eden sözlerini size hatırlatmak. Buyurun okuyun ve ayağa kalkmak için gerekli olan fakat bizden çaldıkları ruhu görün:

FENER PATRİĞİ GREGORİUS'UN RUS ÇARI ALEKSANDR'A YAZDIĞI MEKTUP'TAN BİR KESİT:

Rus Çarı Aleksandr'a bu yazılan mektup çok daha uzundur ve Osmanlı'nın parçalanmasının yollarına işaret etmektedir. Hain Fener Patriği Gregorius, vatana ihanet suçu sabit olduğu için 1821 yılında Patriku00adhane'nin orta kapısı önünde asılmıştır. Fener Rum Patrikliği hain liderlerini lanetlemek yerine bu idam nedeniyle hala bize kin duymaktadır: İşte O mektuptan kesit:

"Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayr-i mümkündür. Çünu00adkü Türkler, çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağruru00addurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu hasletleri de dinlerine bağlıu00adlıklarından ve kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvveu00adtinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine itaat duygulau00adrından gelmektedir.

Rusya'nın Iu0307stanbul Buu0308yuu0308kelcu0327isi Nikolay Pavlovicu0327 Iu0307gnatyev

Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk-ü idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkanu00addırlar. Gayet kanaatkardırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahu00adramanlık ve şecaat duyguları da an'anelerine olan merbu00fbtiyetten, ahlaklarının salabetinden gelmektediru2026

Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi rabıtau00adlarını kesretmek, dini metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Buu00adnun da en kısa yolu, an'anat-ı milliye ve maneviyelerine uymayan harici fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır. Türkler harici muu00adaveneti (yardımı) reddederler, haysiyet hisleri buna manidir. Velev ki, muvakkat bir zaman için zahiru00ee kuvvet ve kudret verse de Türku00adleri harici muavenete alıştırmalıdır.

Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri, kendilerinden şeklen çok kuvvetli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olabilecektir. Bu sebeple Osmanlı Devleti'ni tasfiye için mücerret olarak harp meydanındaki zaferler kafi değildir. Ve hatta sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, kakmalu00adara nüfuz edebilmelerine sebep olabiliru2026

Fener Patriği Gregorius

Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerinu00addeki bu tahribi tamamlamaktır."

Son bir not: Mektubu alan Rusya'nın İstanbul sefiri, General Ignatyef mektuba şu cümleyi ekler: "Benim Osmanlı Devleti nezdinde vazifede olduğum esnada bu teşu00adhisler tamamen isabetle tecelli etti."