Dolar (USD)
32.22
Euro (EUR)
34.98
Gram Altın
2459.13
BIST 100
10160.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Sessiz çoğunluğun sesi

1 Kasım'da son sözü sessiz çoğunluk söyleyecek. Bu güne kadar Türkiye'de yapılan seçimlerin her zaman ve tek galibi sessiz çoğunluk oldu. Hegoman güçlere rağmen sessiz çoğunluk söyleyeceğini sandıkta söyledi.
Sessiz çoğunluğun sesi
07 Eylül 2015 14:35:00
1 Kasım'da son sözü sessiz çoğunluk söyleyecek. Bu güne kadar Türkiye'de yapılan seçimlerin her zaman ve tek galibi sessiz çoğunluk oldu. Hegoman güçlere rağmen sessiz çoğunluk söyleyeceğini sandıkta söyledi.

İSMAİL ZELVİ

Türkiye yepyeni bir seçim sürecine girdiu2026. 7 Haziran, seçim sonuçları hiç kimseyi tatmin etmemiş ki, herkes 1 Kasım seçimleri için kolları sıvadı.

Bu güne kadar Türkiye'de yapılan seçimlerin her zaman ve tek galibi sessiz çoğunluk oldu. Hegoman güçlere rağmen sessiz çoğunluk söyleyeceğini sandıkta söyledi. 7 Haziran'da söylediği iyi anlaşılmamış ki, yeniden bir seçime gidiliyor.

Bu sessiz çoğunluk, sizce, sağcı mıdır, solcu mu? Alevi midir, sünni mi? İslamcı mı, laik mi? Ateist mi dindar mı? Kaçta kaçı Türk, Kürt, Laz, Arap, Abaza, Çerkes, Arnavut, Boşnak, Gürcü, Çingene, Türkmen, Yörük, Tahtacı, Zaza, Kırmançi.

DEVLETİN SAHİBİ SANIYORLAR

Gerçekten bu sessiz çoğunluk kim, ne zaman iktidar yanlısı, ne zaman muhalefet destekçisi oluyor? Küçük bir hesap yapalım, Rejimin, sistemin, devletin nimetlerinden sürekli faydalanan yüzde 10'luk bir kesim var. İşadamı olarak, üst düzey bürokrat olarak, ihale alan, ihale pas eden, korunan kollanan bu sınıfı kafamızda hep devletin kar ortağı olarak düşünmüşüzdür. Bunlar her zaman devletin karından pay alırlar. Zarar da etse bunlara bir şekilde pay verilir. Adına TÜSİAD mı dersiniz. Faiz lobisi mi dersiniz? Ne derseniz deyin.

Bunlar kar payları azaldığında kıyameti koparırlar, onlar için önemli olan budur çünkü. Devlet, millet, sistem, istikrar hiçbir zaman umurlarında olmamıştır. Olmaz da. Siyasi iktidarla kavgalı olmalarının sebebi ise, uluslararası sisteme entegre olmaları, kısacası patronlarının dışarda olmasıdır.

YÖNETİM ERKİNİN ASIL SAHİBİ

Bir de % 90'lık devletin zarar ortakları var. İşçi, memur, esnaf, köylü, çiftçi, üretecek, kazanacak vergi verecek, tüketecek vergi verecek. Türkiye gibi ülkelerde kar ortaklarının ceplerini doldurmak için sözüm ona yaptıkları yatırımları da bunlar finanse edecekler. Bir banka batsa, zararı bunların sırtına yüklenir. Gayri Safi Milli Hasıla azalsa zarar bunların. Petrole zam gelse bunlar çeker ceremesini. Siyasi iktidarın aldığı yanlış karar sonucu enflasyon kıpırdasa bunlar öder bedelini, her zaman devletlerinin yanındadırlar. Milli birlik ve beraberlik isterler. Ekonomik ve siyasi istikrara önem verirler. Hiçbir zaman şahsi menfaat ve kara odaklanmamışlardır. Bunlar üzerinde vatan, millet nutukları çok etkili olur. Vatan için ölürler, dava için sokağa çıkar kavga ederler.

Türkiye'nin siyasi tarih serüvenine baktığımızda, Tek parti iktidarı, çok partili hayata geçiş, DP iktidarı dönemi, darbe, Adalet Partisi dönemi, muhtıra, koalisyon dönemleri, 80 darbesi, Özallı yıllar, koalisyon yılları. 28 şubat süreci, hep kar ortakları dış işbirlikçileriyle birlikte karlarını arsız ve hayasızca artırmanın yollarını aradılar. Milletten alıp, cebe indirme, uluslararası hegoman güçlerin payını da unutmayarak karlarına kar katmanın yolunu buldular. Uluslararası hegomanların dümen suyuna gitmeyi bu milletin, ümmetin karı olarak lanse ettiler.

KALKINMAYA NİÇİN KARŞILAR?

19 Ağustos depremiyle kamyon duvara tosladı. Ardından 2001 krizi. Yine kaybeden zarar ortakları oldu. 3 Kasım 2002 seçimleri bir dönüm noktası. Yeni kurulmuş bir siyasi parti seçim sisteminin de azizliğiyle tek başına iktidar. Kar ortaklarının ilk tepkileri şöyleydi: "Bunlar nasılsa beceremez, bu kadar sorun altında boğulup çekip giderler."

Ama öyle olmadı. Türkiye büyümeye, milli gelirden zarar ortaklarının cebine de ufak tefek bir şeyler girmeye başladı. Sağlıkta dönüşüm başarıldı. İşsizlik sigortası, sosyal güvenlik devrimi, Türkiye 2007 yılına kadar milli gelirini 3 katladı. Sosyal tamiratın ardından, gelen gelmesi gereken, büyük yatırımlar. kar ortaklarının canını bayağı sıktı. Onların hedefleri, ihaleleri, yatırım projelerini kendilerinin almasıydı. Alamayınca da cephe değiştirdiler. "Ya bu yatırımları bize verirsiniz veya devlet de yıkılsa, size savaş açarız" demeye getirdiler. Onun için Marmaray'a, 3. Havaalanına, 3. Köprü'ye, İzmit köprüsüne, Ovit tüneline, Yeşilyol'a, Nükleer santrallere, barajlara, yollara bu memlekette artı değer getiren her şeye karşı çıktılar. Türkiye'nin, kendileri olmadan büyüyemeyeceği hevesinden kurtulamadılar.

Kar ortakları AK Parti ile cicim aylarında karlarına kar katarken alkışlanan, yere göğe sığdırılamayan Tayyip Erdoğan, patronlarının çıkarlarına ters işler yapmaya başlayınca kıyamet koptu. "Türkiye bu adamdan kurtulmalı. Eski sistem devam etmeli" yaygarasına başladılar. Sözcüleri cemaatleri, doğmuşu doğmamışı hep birden yalanlara iftiralara, dublajlara, montajlara ve hatta PKK'ya bel bağlamaya başladılar.

Dolamışlar ağızlarına 17-25 Aralıku2026 Ne olmuş diye soran yok. Hırsız varu2026 Kim hırsızu2026 Hani belgesiu2026 ABD'nin İran'a koyduğu ambargoyu deldiği düşünülen Türkiye'yi cezalandırma operasyonlarıu2026 4 tane ayrı dava birleştirilmiş, tek çuvala atılmış hükümeti yıkmak için. Usulsüz olduğu iddia edilen imar planı ile altın ihracatı dosyası aynı klasörde. 3. Havaalanı, 3. Köprü gibi Türkiye'nin en büyük yatırımlarını yapan işadamlarına TÜRGEV'e yardım ettikleri gerekçesi (suçu) ile soruşturma açılacak.

VARSA YOKSA ERDOĞAN

Bu emperyalistlerin köleleri, ne kadar böğürürse böğürsün millet bu yalanlara inanmıyor. İnanmadığı için de yıllardır iktidara oyunu veriyor. 1 Kasım öncesi, tüm hasımlar yine birleştiler, yanlarına PKK terörünü de aldılar. Ama hesapları tutmadı. Bakın Kürt halkı da isyan etmeye başladı. HDP'liler ABD ve AB'deki efendilerinden aldıkları emirleri uygulama yerine oy aldıkları vatandaşların haklarını savundukları zaman saygın olurlar. HDP'nin de PKK'nın da, CHP'nin de hatta hatta hayır diye diye Mister No olan, MHP'nin de yapacakları en makul şey, Erdoğan düşmanlıklarını Türkiye düşmanlığı seviyesine götürmemeleri. Biz bin yıl olduğu gibi on binlerce yıl daha kardeşçe yaşarız.

AVRUPA SÖMÜRÜYOR MÜSLÜMAN ÖLÜYOR

Türkiye, İran'la doğalgaz alışverişi yaparken gayri meşru oluyor, ama ABD, İsrail, ve AB ülkeleri İran'la alışveriş yaparken meşru sayılıyor. Nasıl oluyor bu iş. Dünya sistemi, bölge gerçekleri yöresel gerçekler fasa fisosu içinde iki cümle kuralım. Suudi Arabistan'ın 2015 petrol geliri 229 milyar dolar. 100 milyar doları Kral ve seçilmiş aileler cebe indiriyor. 100 milyar doları bu aileleri iktidarda tuttuğu için ABD'ye pas ediliyor. 29 milyar dolar da Tüm Suudi Arabistan halkına harcanıyor. Musul-Kerkük Petrolleri için durum farklı mı. Petrol gelirinin %80'ni ABD ve İngiliz şirketlerine gidiyor kalan % 20'nin yüzde 10'u masraflara, Türkiye'ye verilen taşıma gideri, petrol işinde çalışan işçi, güvenlik masrafları vs. % 10'da sistemi ayakta tutmak için Yerel yönetime.

7 Haziran seçimleri sonucu HDP'nin 80 milletvekili çıkartmasına rağmen, terör olaylarının hızlanmasındaki hesap ta bu. Baraj istemeyiz, Hakkari'ye Havaalanı istemeyiz. Yollar yapılmasın. Bölgenin zenginlikleri emperyalistlere gitsin. 80 milletvekilin 72 tanesinin Kürt değil Ermeni olduğu söyleniyor.

ERDOĞAN SORUN OLMADI Kİ

Tayyip Erdoğan'ın, siyasi tarihinin hiçbir döneminde bölgede yaşayan insanlarla bir sorunu olmadı. Gerekirse o insanlara elinden gelen her türlü yardımı yaptı. Buna rağmen birileri tarafından düşman, ilan edildi. Bu düşman ilan edenler sizce Kürtler mi, Türkiye, Musul Kerkük boru hattından gelecek parayı her türlü bir yerden bulur. Kapattım dese, Kuzey Irak Bölgesel yönetimi kaç gün yaşar sizce. Türkiye'nin gerek Suriye'de gerek Irak'ta istemediği şey, birilerinin Petro dolarlar için komşularını katletmesi, etnik temizliğe tabii tutmasıdır. Arapların Kürtlere zulmü ne kadar kötü ise, Kürtlerin de Arap ve Türkmenlere yaptıkları o kadar kötüdür. ABD ve emperyalistlerin Türkiye'yi hizaya getirmek için PKK-PYD'ye ne kadar ihtiyaçları varsa, Suudi petro dolarlarını cebe indirmek için de El-Kaideye, IŞİD'e o kadar ihtiyaçları var. Bunu gözlerini petro dolarlar bürümüş çıkarlarını emperyalist efendileriyle özdeşleştirmiş, her türlü vahşeti yapabilecek tiptekilere anlatmak çok zor. Bu yüzden PKK ile aynı safa geçerek Erdoğan düşmanlığı yapıyorlar. Çünkü Erdoğan onların istedikleri gibi davranmıyor.

Gerçi onlar için Erdoğan da değil önemli olan, önemli olan Türkiye'yi güçsüzleştirmek, Türkiye'yi istedikleri maşalarla yönetebilmek istedikleri. O yüzden de diyoruz ki Kasım seçimleri son derece önemlidir. Umuyoruz ki, sessiz çoğunluğun sesi bir kez daha, devlet, millet ve memleket düşmanlarının suratına bir Osmanlı tokadı gibi inecektir.