Dolar (USD)
32.94
Euro (EUR)
35.70
Gram Altın
2528.18
BIST 100
10891.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Suriye’de akrep ateşi

Suriye’de akrep ateşi
23 Ağustos 2019 19:13:00

Erdal Şimşek / Milat

Merhabalar. Bugünkü videomuzda Rusya, ABD, İran ve Suriye’nin Türkiye’ye karşı kurdukları akrep ateşi çemberini ele alacağız. Şaşırdınız değil mi? Suriye’de rakip olan Rusya ve ABD nasıl olur da bir araya geldiler? Söz konusu Türkiye olunca, batının bütün siyasi ve devlet aparatları bir olur yek vücut olur. Tarihte bunun örneklerini hep yaşadık. Alın size bütün haçlı savaşları. Birbirini boğazlan krallar derebeyler şövalyeler, sözkonusu Türklerle savaş olunca hepsi tek cephede birleşir ve Türklere karşı savaşırlar.

Peki Akrep ateşi diye bir tabir duydunuz mu? Sanırım pek de duyulmamış bir tabirdir. Çünkü Türkiyenin neredeyse üçte iki buçuğunda akrep yaşamadığı için bu kavram ülkemizde bilinmez. Size zarar gelmeden bir akrepten kurtulmak için onun etrafında ateşten bir çember oluşturulur. Ve ateşten kurtulamayacağını anlayan Akrep, kendi kendini sokarak intihar eder. Ve şu anda Ruslar, İran, ABD ve Esad Türkiye’yi ablukaya alıp kendi kendini sokmasını ve tükenmesini bekliyor. Durumun bu hale gelmesinde kim suçlu peki? Çembere alan kadar Çembere alınan da suçlu kanaatimce.

Son 200 yılın en pespaye dış politikası olan Stratejik Derinlik gibi akıl, iz’an yoksunu, tamamen hamaset üzerine dayalı ultra ütopik bir politika ile Suriye’deki iç savaşın kızışması sağlandı. Ve akabinde bu ateşin büyük çoğunluğu Türkiye’yi sarmalayınca Stratejik derinlik adlı DELİLER MATİNESİ’nden vaz geçilip yeni bir dış politika anlayışı üretilmeye çalışıldı. Türk siyaset ve diplomasisinin cinayet boyutuna varan hataları, İdlib’de bulunan Türk askeri kontrol noktalarındaki askerlerimizin tümünün hayatını büyük risk altına soktu. Türkiye’nin Suriye’deki Hamaset, gerçeklerden uzak, taktik ve stratejiden yoksun, boş efelenmeler ve höykürmelerle yürütülen politikasının sonuçları bu gün İdlib’de bulunan Türk kontrol noktalarındaki Binlerce askerimizin şu anda ölümle burun buruna getirdi. Öncelikle hemen şunu belirtmeliyim ki Türkiye’nin İdlib ve civarında bulunan bütün askeri noktaları şu anda Beşşar el Esed’in katillerinin ölüm tehditleri altında bulunuyor. Ve Bazı Türk kontrol noktalarına Esad’ın katilleri düzenli olarak taciz atışı yapıyorlar. Tabi Esad ordusu ve şebbihaların Türk kontrol noktasına saldırmaları kendi başlarına aldıkları bir karar değildir. Esad’ın katillerinin Türk askerine değil saldırmaları, menzilinden dahi geçmeleri için her birinin bir ton ciğer yemesi lazım. Bu hamaset değil, Türk askeri ile Esad’ın katillerinin savaşma yeteneği ile teknolojik silahlara sahip olma oranları ile ilgili. Esad ordusu hem savaş yeteneği hem de elindeki silahları oldukça ilkel doğu bloku silahlarıdır. Bu yüzdendir ki tamamı köylü, esnaf ve çiftçi olan direnişçilere karşı yeniliyorlardı. Ayrıca iç savaşın başlaması ile birlikte kendi halkına kurşun sıkmayan Generalinden çavuşuna kadar muharip askerlerin önemli bir kısmı ordudan istifa ettikleri için Esad’ın katillerinin vurucu gücü ağır darbe almıştı. Bunun yanında muharip askerlerin ayrılmasından sonra Ordunun savaş taktiği ve strateji kabiliyeti de de ağır darbe aldı. Esad ordusunun İdlib’deki Türk ordusunun gözlem noktalarını ablukaya almaya başlaması, kuşkusuz Rusya ve İran’ın teşvik ve desteği ile olmuştur. Ruslardan ve İran’dan böylesine bir destek ve güç almayan Esad’ın Türklere tebelleş olması imkansızdı. Peki Ruslar ve İran buna nasıl cesaret etti? Bu sorunun cevabını videomuzun sonlarına doğru hep birlikte göreceğiz.

Önceki gün itibarıyla Esad’ın katilleri ve Şebbihalar Türkiye’nin Maret el Numan ilçesinde yer alan 8 numaralı gözlem noktasını tamamen çembere aldı. Bu kontrol noktasının dünya ile ilişkilerini tamamen kesti. Türk askeri yardım konvoyunun buradaki askerlerimize ulaşmasını ve yardım etmesini engellediler. Engellemekle kalmayan Esed Rejimi, 8 nolu noktanın güneyindeki Morek'te bulunan 9 nolu noktaya intikal esnasında TSK konvoyuna hava saldırısı düzenlenmiş, 3 sivil ölmüş, 12 sivil yaralanmıştı. Esed’in son iki haftadır böylesine destursuz hareket etmesinin tek sebebi, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyon yapmaktan vazgeçmesidir. Türkiye, 80 bin civarında askeri bütün teçhizat savaş araç gereçleri, ulaştırma ordu donatım birlikleri ile Suriye sınırına yığmış ve operasyona başlayacaktı. Ne var ki ABD’den gelen bir heyet ile kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmelerden sonra bu operasyondan vazgeçilmişti. Ve konu ile ilgili haftalardır şunu sorup duruyorum: Türk devlet geleneğinde şantaj ve tehdide boyun eğmek hiç olmadı. Tehdit ve şantajın bedeli her ne olursa olsun Türk devlet geleneği boyun eğmeye müsaade etmiyor. Peki ne oldu da Türkiye Tam Fırat’ın doğusuna operasyon yapacakken ABD’lilerle yapılan görüşme sonrasında vazgeçildi? Türkiye devlet olarak mı şantaja boyun eğdi yoksa siyasal kadrolar olarak mı şantaja boyun eğdik? Yani Amerikalı heyet, Türk devletine değil de Türk devletinin kaptan köşkünde bulunan siyasi elite mi şantaj yaptı?

Bu sorunun cevabı verilmeden Türkiye’nin Suriye’deki geleceği ile ilgili tahminde bulunmak oldukça zordur. Suriye’de Esat bununla durmayacak. Daha da ileri adımlar atacak. Ve Türkiye bu adımlarla karşılaşınca kelimenin tam anlamı ile afallayacak. Bu söylediklerimizi bir yere not edin. Yılların cephe ve savaş gözleme, yaşama birikimi ile konuşuyoruz. Rusların en zayıf halinden en güçlü hallerine kadar bir çok cephede savaşlarını gördüm, yaşadım ve gözlemledim. Çeçen Savaşından Gürcistan’a, Ukrayna’ya kadar bizzat bir çok cephede Rus savaş taktik ve stratejilerini gözlemledim. Rusların cephe savaşı yöntemi, önce var olan karşıt güçleri öbek öbek bölerek aralarındaki yardımlaşmayı kesmek ve toptan imha etmek.

7 Ağustos 2008 yılında Rusların Gürcülere karşı açtığı savaşta bir Gürcü piyade alayının Ruslar tarafından Gori ile Tıshanvili arasında bulunan Gori ovasında nasıl imha edildiğine bizzat şahit oldum. Tabi bu imha harekâtında Gürcü alayına komuta eden komuta kadrosu da çok büyük savunma hataları yaptılar. Bu ayrıca tartışılması gereken bir konu. O cephe savaşında, Gürcülerin alan tutmasını görünce Kameraman arkadaşım Hüseyin Koçak’a, bu Gürcü askerlere iyi bak. Bir dana bunların hiç birisini canlı görmeyeceksin dediğimde kanı donmuş ve beni insafsızlıkla suçlamıştı. Ve o gün öğleden sonra Rusların kara ve hava harekatı başlayınca üç dört saate bütün alayı imha ederek Gori kasabasına girdiler. Halbuki ben insafsızlık değil, bir askeri hatanın olacak sonucunu söylemiştim sadece. İkinci Çeçen savaşında da benzer durumlara şahid oldum. Merhum Aslan Maşadov ile ikinci savaşı, üç dört saat konuşmuş ve bunun intihar olduğunu söylemiştim. Aynı şekilde Merhum Zelimhan yandabayev ile de konuşmuştuk. Yandarbayev de benzer görüşteydi ama sözünü dinletemedi ve malum son oldu. Çünkü Rusların cephede yeni savaş taktiği uygulamak üzere alan tuttuğunu görmüş ve bunu detaylı anlatmıştım. Stalingrad’ı yaşamış bir ordunun savaş mantığı ile Sovyet GLADIO’su olan STEPNAZ’ın savaş yöntemlerini bilmeden Rus ordusunun taktiğini anlamak o kadar kolay değildir. Rus ordusu savaş taktiği, düşman kuvvetlerini birbirinden ayır ve akabinde öbek öbek imha etmek üzere kuruludur. Ruslar, aynı taktiği şimdi Suriye’de Türkiye’ye karşı uyguluyor. Bu sefer tek başına da değil. İran, ABD ve Esad ile birlikte Türkiye’yi Suriye’de atış çemberine alınmış akrep pozisyonuna düşürdüler maalesef. Önce 9. kontrol noktası ve dün de 8. kontrol noktası ablukaya alındı ve bütün kara iletişimi kapatıldı. Ve Rusya’dan gelen açıklamalar, diğer kontrol noktalarımızın da aynı akıbetle karşılaşacağını açıkça belirtiyor. Hemen akabinde de kendilerine ait sözde bağımsız araştırma kuruluşlarına açıklama yaptırıp Türkiye’Nin bütün kontrol noktalarının ölüm tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu ve bunları boşaltmaları gerektiğini söyletiyorlar.

Örneğin Yenilikçi Kalkınma Enstitüsü İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı Kirill Semenov, Türkiye’nin İdlib’deki gözlem noktalarının mevcut koşullarda tehdit altında olduğunu belirterek, "Şam doğal olarak bölgeyi militanlardan temizlemek istiyor, diğer 11 gözlem noktasını da bloke edebilir. Türk askerlerinin hayatlarının riske edilmemesi için Türkiye’nin Morek’tekilerden başlayarak, askerlerini tahliye edip başka bir yere göndermesi muhtemelen yararına olacaktır. Bana kalırsa şu aşamada Türkiye için İdlib’de en uygun çözüm M4 ve M5 karayollarının gerisine çekilmek. Bu yollar ile Türkiye sınırı arasındaki bölgenin de Fırat Kalkanı gibi bir statüsü olmalı" diyor ve bununla ne demek istediğini şöyle açıklıyor: "İdlib’deki bu yeni hat, Esad için ‘kırmızı çizgi’ olmalı ve buranın güvenliği Türk ağır silahları ve hava araçları ile sağlanmalı." Bunları söyleyen sözde sivil bir araştırmacı ama cümlelerin tamamı Müşterek Askeri Harekât Komuta Merkezi’nden çıkmış bir savaş plan ve programı. Yani tüm üslerinizi çekerek kendi sınır boylarınıza dizin diyor. Çünkü söylediği M4 ve M5 karayolları neredeyse Türkiye sınırı ile yapışık. Şimdi gelelim videomuzun başındaki soruya: Ruslar ve İran, nasıl böyle bir girişimde Peki Bu sorunun cevabını verebilmek için, Amerikan heyetinin nasıl bir şantaj yaptığında yatıyor. Türkiye, Suriye’deki PKK terör kuşağı ile ilgili son dönemlerdeki ikircikli davranışları hem Rusya ve hem de İran’a bu cesareti vermiştir. Türkiye, Kıbrıs’ta yaptığı hatanın aynısını Suriye’de yapıyor. Kıbrıs’a Barış Harekatı emrini imzalayan Merhum Erbakan, dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ile birlikte bütün kıbrıs’ın Rum EOKA terör örgütünden temizlenip Türk ordusunun güvenliğini sağladıktan sonra barış görüşmelerine başlanmasını istemişti. Fakat Başbakan Bülent Ecevit bu harekâtı tam ortasında durdurmuş ve bugünkü içinden çıkılmaz halin sebebi olmuştu. Hatta Türklere ait olan Maraş bölgesini Türk ordusu temizlemesine rağmen, Rumlara jest diye imara kapatmıştı. Türkiye’de tarih çok ilginç bir şekilde okutuluyor. Kıbrıs’ta böylesine facialara imza atan Ecevit kahraman ve Kıbrıs Fatihi olarak bize lanse edilirken, Kıbrıs Barış harekâtını imzalayan ve adanın tümünün EOKA terör örgütünden temizlenmesini isteyen merhum Erbakan’ın bu olayla ilgili adı dahi anılmıyor. Şimdi aynı durum Fırat’ın doğusu için geçerli. Günümüzün azılı faşist ve katil EOKA’Sı olan PKK terör örgütünün işgali altında bulunan Fırat’ın doğusunun tamamen temizlenmesine mâni hiçbir güç yoktu. Daha önceki videolarda da anlattığım gibi ne ABD’nin ne de Rusların Suriye’de ayrı ayrı Türkiye ile kapışacak güçleri yoktu. Ve Türk Savunma Bakanlığı bu bölgeye operasyon yapmak için harekete geçti ama bir el bu harekâtı durdurdu. Ve Türkiye böylesine ikircikli davranıp Rus ve ABD’lilere zaman kazandırınca ikisi Türkiye’ye karşı İran ve Esadı da yedeklerine alarak böylesine ateşten bir çember kurdular.

VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ...

VF kat sağ