Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

'Teknoloji üretmeye mecburuz'

Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, bakanlık olarak üzerinde çalıştıkları projeler hakkında önemli bilgiler verdi.
'Teknoloji üretmeye mecburuz'
17 Şubat 2017 09:41:00
Gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, bakanlık olarak üzerinde çalıştıkları projeler hakkında önemli bilgiler verdi.

Bayram Zilan / Ankara

Türkiye'nin yüksek teknolojiler üretimi noktasında söz sahibi olabilmesi için devlet sisteminde bir dönüşüme olan ihtiyaca dikkat çeken Özlü, bunlardan başlıcasının TÜBİTAK Reformu olduğunu kaydetti. TÜBİTAK'ın dönüşümü maksadıyla gerçekleştirdikleri çalışmayı Bakanlar Kurulu'na sunduklarını hatırlatan Özlü, "Burada, Türkiye'nin teknoloji üreten bir ülke olması amacıyla devlet teşkilatında yapılması gereken dönüşüm için gerekli yapısal reform çalışmamızı tamamladık ve sonuçları Bakanlar Kurulu'muza sunduk. Bu sadece TÜBİTAK'la da sınırlı değil, aslında Türkiye'nin dönüşümü için yapılması gereken yapısal reformlardan sadece birisiydi. Son 14 yıldır araştırmacı personel sayısı 122 bin civarına yükseldi. AR-GE harcamaları için 20 milyar 600 milyon gibi bir harcama yapıldı. GSMH'nın yüzde 1'ini geçtik diye söylüyoruz. Ama yüksek teknolojili ürünlerin GSMH ve ihracat içerisindeki oranı artmadı, hatta düştü. Dolayısıyla sistemde bir sıkıntı vardı. Şimdi bu sıkıntıyı gidermeye çalışıyoruz" dedi.

Yeni sistemde Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nu kaldıracaklarını bildiren Özlü, bunun yerine Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulu'nun kurulacağını kaydetti. "Biz sanayimize teknoloji enjekte etmek istiyoruz" diyen Özlü, "Sanayimizin ürettiği ürünlerde yüksek teknoloji ürünlerinin payı oldukça düşük ve dolayısıyla biz katma değeri yüksek ürünler üretemiyoruz. Bu bakımdan yeni bir mekanizma ve politika belirleme zorunluluğu ortaya çıkmıştı. İşte bunu yapıyoruz" şeklinde konuştu.

Yüksek teknoloji ürün üretimi ile cari açık ve dış ticaret açığının ortadan kalkacağını belirten Özlü, "Bizim petrol kuyularımız yok, doğalgaz yataklarımız yok. Tek genç nüfusumuz olan insan kaynağı ve akıl satacağız. Dolayısıyla 'teknoloji üreten bir Türkiye'nin geleceği var, teknoloji üretemeyen bir Türkiye'nin geleceği yok' diye düşünüyoruz. O bakımdan yapısal bir dönüşüm paketi hazırladık" dedi.

Yeni konseptte sanayinin ve sanayicinin özel ve ayrı bir yeri olacağını söyleyen Bakan Özlü, şöyle devam etti: "Burada esas unsur sanayidir. Her sanayici aynı zamanda tüccardır. Dolayısıyla ekonomiye her yönüyle fayda sağlayan bir unsurdur. Teknoloji de sanayi içindir. Bilimden teknolojiye, teknolojiden sanayiye bir link kurmak, bir bağ kurmak istiyoruz. Ürettiğimiz bilgi teknolojiye girdi sağlasın, teknoloji sanayiye girdi sağlasın ve sanayimiz yüksek katma değerli ürünler üretebilsin. Dolayısıyla birisinin çıktısı diğerinin girdisi olsun istiyoruz. Ayrıca bilim, sanayi ve teknoloji poitikalarının da ayrı ayrı değil müştereken belirlenmelerini istiyor.

Türkiye'nin yüksek teknoloji yatırımlarına AR-GE faaliyetlerine ayırmakta olduğu kaynaklar noktasında da değerlendirmelerde bulunan Bakan Özlü, "Türkiye bu güne kadar araştırma geliştirme konularında önemli bütçeler ayırdı, ayırıyor. Ancak maalesef dağınık bir yapımız var. Her kurum AR-GE desteği veriyor. Kalkınma Bakanlığı veriyor, Savunma Sanayi Müsteşarlığı veriyor, bizim bakanlık veriyor, TÜBİTAK veriyor, Tarım Bakanlığı veriyor. Bunlar parça parça olduğu için de bir etki, bir sonuç elde edilemiyor. Dolayısıyla odaklı değil; bir noktaya odaklanmış değiliz. Herkese bir kaç kuruş destek veriyoruz ve bu verdiğimiz desteklerin etki analizini de yapamıyor; sonuçta bunlardan ne çıktı elde edebileceğimizi de bilemiyoruz" şeklinde konuştu.

'TÜBİTAK Reformu' olark bilinen yeni tasarıyla Araştırma Geliştirme ve Teknoloji Fonu (AR-GE Fonu) adıyla bir fon kurulacağını da bildiren Bakan Özlü, AR-GE desteklerinin bir disipline Bütçe dışı değil bütçe içi bir fon olacak. Bu fonu tasrruf yetkisi Bilim Sanayi ve Teknoloji İcra Kurulu'nda olacak. Bu kurul Başbakan bşkanlığında oluşturulacak bir kuul olacak. Odaklı AR-GE çalışacağız. Dağınık kaynakları bir fon da toplayıp projelerle kaynağı eşleştirmeyi hedefliyoruz. Zira daha önce kimi faaliyet panlamalarında bütçe sonradan geliyordu. Geliyor veya gelmiyordu; dolayısıyla bütçe sıkıntıları oluşuyordu. Yenin sistemde bütçeyi baştan belirleyeceğiz ve bütçeye göre plan yapcağız ve projelerle bütçeyi eşleştireceğiz. Dolayısıyla düşündüğümüz projelerde gecikme olmayacak. Yani zamanında yapacağız.

Bu sistem kapsamında değişiklik bakanlıklar bünyesindeki araştırma enstitülerinin de müşterek çalışmasının sağlanacağını kaydeden Ünlü, TÜBİTAK çatısı altındaki enstitülerin de özel sektörde karşılığı olanlarını kapatacaklarını, yüksek teknolojili ürünlere odaklı enstitülerin ise korunacağını kaydetti. Ünlü, bunların Yüksek Teknoloji Araştırma Merkezi adı altında tek bir çatı altında toplanacağını; böylece çok başlılığın ortadan kalkacağını ekledi.

çalışmamız var. Onu da aşağı yukarı bitirdik. Gelecek hafta EKK'ya sunacağız. Sonra Bakanlar Kurulu'na gelecek ve yasalaşacaktır. Bir, Anadolu'da her şehirde şehirde, şehir içerisinde kalmış ve çirkin görüntülere sebep olan sanayi siteleri vardır. Sanatyi sitelerini şehir makul sınırlarının dışında tertemiz pırıl pırıl, içerisinde bir camisi, çarşısı, pastanesi, sağlık merkezi, emniyet ve Sgk birimleri bulunan, akşam çalışanların tertemiz duşlarını alıp evlerine gidebilecekleri eklentilerin bulunduğu modern bir çehreye dönüştürmek istiyoruz. Bunun için 17 milyar gibi bir bütçeye ihtiyaç olduğu hesaplandı. Ve şu anda bulundukları yerler de dikkate alındığında bu işin kendi kendini dönüştürebilecek bir poisyonda olduğunu değerlendiriyoruz. Dolayısıyla sanayi sitelerinin şehrin dışına taşıyacak bir dönüşüm çalışması gerçekleştireceğiz. Artık Türkiye'nin OSB tarzının ötesinde çok daha büyük endüstri bölgelerine de ihtiyacının olduğunu düşünüyoruz. Yine bu pakette özel şahıslrın arzu ettikleri taktirde endüstri bölgeleri kurmalarının önünü açıyoruz. Türkiye'nin belli bölgelerini incelettik. Arzumuz odurki doğu Karadeniz'de Trabzonda endüstri bölgesi, Batı Kardeniz de filyos endüstri bögesi, yine güney Marmara'da Balıkesir civarında bir yer, Ege 'de Çandarlı limanının ark abölgesi uygun gözüküyor. Birde mahkeme sürçlerine takılan Adana'daki Ceyhan endüstri bölgesi var. Bunların her birinin 15-20 milyar dolar gibi bir hacim oluşturması halinde Türkiye'nin büyümesine önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Burada limanı olan ve büyük ekonomi faaliyetlerini gösterileceği bir Endüstri Bölgeleri Konsepti kurmamız gerekiyor.

Üretim Reform paketinde OSB'lerdeki emlak vergilerinin sıfırlanması veya azaltılması gibi destekler ve buraların ıslahı gibi konular da paketin içerisinde.

Çalışmalara başlattık. Sanayimizin dönüşümü sözkonusu olduğu için 6 STK; TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD, İhracatçılar Meclisi TİM, YASED ve YTGB??? TTGB gibi altı STK ile bakanlığımız arasında bir protokol çalışması yaptık, alt çalışma grupları oluşturduk. Batılı sanayici ülkerler mesela Çin ve Hindistan bigi endüstri bölgeleri ile mücadele için karanlık fabrikalar, robotlarla üretim, sıfır stoklu çalıuşma gibi teknikler üzerinde çalışıyorlar. Satın alıcıın taleplerine göre esnek üretim gibi yönetemleri ihtiva ediyor. Bunda biz çok geride eğiliz. Mesela 1i Sanayi Devrimini belki 100 yıl geriden takip etik fakat burada 3-4 yıl gerideyiz. Bu açığı kapatmayı amaçlıyuoruz. Bunu önemsiyoruz. Önümüzdeki yıllarda 4. sanayi devriminden sonra mevcut işkollarının yüzde 50'si civarındakilerin risk altında olduğu, kapatma durumuna gelebilecğei değerlendiriiyor.

İki etkisi olacak. Yıkıcı etki. Akbinde verimliliğin artması sebebiyle GSMH'larda artılş olacağı yönünde değerlendirmeler var.

Micro kobilerin desteklenmesine büyük önem atfettik. Şartları sağlayan ihtiyacı olan herkes bu destekten istifade edecek. Yeni başvurular alıyoruz. Öneki 206 binin üzerine yeni 264 bin başvuru daha oldu. 500 bine yaklaşıyor. 20 Şubat'a kadar başvuru alacağız. 1 ile 9 kişi çalıştıran kobilere öncelik vereceğiz. Tabi daha önce banklarl sorun yaşamış veya güvenlik açığı olanlr hariç olmak üzere ihtiyacı olan kobilere vereceğiz. 20'sinden sonra bir değerlendirme yapacağız. Ay sonu gibi destekler verilmeye başlanacak.

Birinci başvurularda da olduğu gibi değerlendirmeyi yine bilgisayar ortamında yapacağız. Bu da inşallah önümüzdeki 1 ay içerisinde 10.3 milyar sıcak paranın girmesine sebep olacak bir çalışma.

Yerli otomobil konusunda da açıklamalarda bulunan Ünlü, "Yerli mrkaotomobil konusunda çok iyi bir çalışma yaptık. Herşeyi gözden geçirdik. Öncelikle şunu söylemek gerekir, Türkiye'deki otomotiv sanayiinin mevcut durumu, ana sayani yan sanayi, mühendislerimizin durumu, üretim ve imalat mühendislerimiz kısaca teknik altyapıya baktığımız aman şunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Türkiye bir otomobil tasalayıp üretebilir ve bunu piyasaya sürebilir. Bir sıkıntımız yok. Problem ticari. Dünyada yaygın, oturmuş geniş kapsama alanına sahip oyuncular var. Her markanın bir değeri, marka değeri var. Bir otomobilin tasarımı ve üretimi için 1 lira harcamamız gerekiyorsa marka çalışması için 5 lira harcamak gerekiyor. Dolayısıyla biz bunnu TÜBİTAk bünyesinde değilde sanayicilerimiz arasındaki bir konsorsiyum tarafından götürülmesinin daha uygun olacağını düşündük. Biz destek vereim, gewrekiyorsa ortak olalım yüzde 49'una kadar ama yerli sanayimiz önde olsun öncü olsun, liderlik etsin. Onların öncülüğünde bu işi götürelim dedik, bunu sayın başbakana cumhurbaşkanımıza da arz ettik onların ourlarını da aldık. Dolayısıyla yeni model bu şekilde yürüyecek. Yerli marka otomobil konusu bizim vaz geçmeyeceğimiz bir önceliğimiz. Reno 6 bin 500 kişi çalıştırıyor. Bunlar da Türk. Mevcutları da siz yabancısınız diye ayırmayalım. Onlarda Türkiye'de üreten Türk Ticaret Kanunu'na göre kurulan kuruluşlarımız.

Şu anda çalışmalarımız iyi gidiyor. Sanayicilerimizle görüşmelere devam ediyoruz. Onların oluşturacağı bir yapıya elimizdeki bilgileri aktaracağız. Biz destekleyeceğiz onlar önde olacak. Elektrikli araçla başlayacağız. 2025-2030'larda Avrupa'da şehirlere elektrikli araç dışında arç girmeyecek. Dolayısıyla bu yarışın dışında kalmayacağız.

Savunma sanayiinde üretim ağırlıklı yapısı tasarım ve mühendislik ağırlıklı bir yapıya dönüştü. Türkiye artık kendi tasarımlarını, markalarını üretiyor. Altay tankı, Anka İHA, Milgem hep bu konseptin ürünleridir. Savunma Sanayi'nde teknoloji transferinden ziyade teknoloji üretme konsepti ile çalışıldığını ve önemli mesafeler katedildiğini kaydeden Ünlü, üretimde de yüzde 25'lerden yüzde 60'lara çıktığını vurguladı.

TÜBİTAK'taki FETÖ unsurlarının büyük tahribat yaptıkları yönündeki soyuyu yanıtlayan Ünlü, u00e9iğneyle kuyu kazar gibi çalıştık. Haksızlık yapmayalım dedik. Bugüne kadar 1000'den fazla kişiyi çıkardık" dedi.