Dolar (USD)
32.23
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2420.96
BIST 100
10055.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Vicdanları küreselleştirmeliyiz

Başbakan Erdoğan, ' Çocukların kimyasal silahlarla öldürüldüğü, çocuklarının kanının aktığı bir dünya, vicdanı, kalbi kuruttuğu kadar, refahı da kurutur. Markalarımızı küresel hale getirirken, barışı ve demokrasiyi küreselleştirmek, en önemlisi, vicdanı küreselleştirmek zorundayız' dedi.
Vicdanları küreselleştirmeliyiz
24 Eylül 2013 00:00:00
Başbakan Erdoğan, ' Çocukların kimyasal silahlarla öldürüldüğü, çocuklarının kanının aktığı bir dünya, vicdanı, kalbi kuruttuğu kadar, refahı da kurutur. Markalarımızı küresel hale getirirken, barışı ve demokrasiyi küreselleştirmek, en önemlisi, vicdanı küreselleştirmek zorundayız' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen, "Asya Pasifik Perakende Kongresi ve Fuarı"nın açılışında yaptığı konuşmada, ticaretin sürdürülebilir olması için, tarihin en eski zamanlarından bugüne kadar değişmeyen ve değişmeyecek şartlar olduğunu söyledi.

Bu şartlardan ilkinin "adalet" olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Ülkeler adil olacak ve adalet küreselleşecek. İki; yollar açık olacak. Yollarda haramiler, yani hırsızlar, yol kesenler olmayacak, korsanlar olmayacak, eşkıya olmayacak. Üç; hem yerel anlamda, hem küresel anlamda, huzur olacak, güvenlik olacak, istikrar olacak. Ticareti küreselleştirmek istiyorsak, refahı küreselleştirmek istiyorsak, işte bu şartların ortadan kalkmaması için de mücadele etmek zorundayız. Yani, markalarımızı küresel hale getirirken, barışı ve demokrasiyi de küreselleştirmek, en önemlisi de, vicdanı küreselleştirmek zorundayız."

Erdoğan, savaş ve çatışmaların, ticaretin yollarını kapatacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Adaletsizlik, katliamlar, darbeler, ticaretin yollarını kapatır. Çocukların kimyasal silahlarla öldürüldüğü, çocuklarının kanının aktığı bir dünya, vicdanı, kalbi kuruttuğu kadar, refahı da kurutur. İşte onun için vicdanın küreselleşmesi, kanaatin küreselleşmesi, ekonomi ve ticaretin farklı bir boyut kazanması, hepimiz için, bizim ve geleceğimiz için şarttır. Türkiye olarak, çok eski devlet geleneklerimiz rehberliğinde, refah ve huzur için, barışın çok çok önemli olduğuna inanıyor ve politikalarımızı da buna göre belirliyoruz. Son derece zorlu bir coğrafyada bulunmamıza rağmen, Türkiye'nin istikrar ve huzur içinde kalkınmasını önemsiyor; bunu bölgeye hakim kılmak için de samimi mücadele veriyoruz."

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, huzur, istikrar, refah, özellikle de demokrasi noktasında, bölgenin müstesna ülkelerinden birisi olduğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülke içinde var olan mevcut sorunları, tamamen demokrasi ve hukuk çerçevesinde tek tek çözüme kavuşturuyoruz. Bölgesel meselelerde ise barışı, huzur ve istikrarı, özellikle de halkın taleplerinin yönetime yansıdığı sistemleri, yani demokrasiyi, yani halkın iradesinin egemen olduğu iktidar sistemlerini en güçlü şekilde destekliyoruz. Az önce ifade ettim Somali'deki yoksulluğu dünya gündemine taşıyoruz ama önce kendimiz gidiyoruz. Bir yerde deprem mi var, bir felaket, sel felaketleri mi var, Şili de mi var, biz oradayız. Pakistan'da mı var, biz oradayız. Asla Müslümandır, bu Hristiyandır, böyle bir ayrım yapmadan oradayız. Niye ? Çünkü bu asrı, bir dayanışma, bir paylaşım asrı kılmak zorundayız."